Bu sefer zor bir konuyu yazmaya çalışacağım. Bursa’da Güneştepe Mahallesinde yaşayan Çingenelere yönelik saldırıların haberlerini okumuşsunuzdur.
Dün Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Mazlumder ve HDK üyeleri ile mahalleye gittik. Biz tam mahalleye girerken Osmangazi Belediyesi’nin dozerleri de hızla mahalleden çıkıyordu.
Çingenelerin oturduğu 4 ev yıkılmış. Yüksek gerilim hattının altında bulunan 4 ev. Önce Çingenelerle konuştuk. Öfkeliler ve Ramazan günü evsiz kalmalarına kızgınlar. Burası \'Şırnak mı, gelip evimizi yıktılar\' diyorlar. \'Biz de askerlik yaptık, biz de Müslümanız, biz de bu memleketin vatandaşıyız, neden ayrım gayrım yapılıyor\' diye soruyorlar.
Osmangazi Belediyesi, sadece 4 evi yıkmış. Suyu, elektriği, tapusu olan 4 ev. Neden diğerleri değil de sadece Çingenelerin evi yıkıldı diye soruyorlar. Herhangi bir tebligat yapılmamış, yıkım kararı da yok diyorlar, neden yıkıldı evlerimiz diyorlar.
Toplamda 50 hane civarındalarmış Güneştepe’de. Esas mahalle yukarıda. Bunlar 6,7 hane mahallenin girişinde kalmış. Arada Samsunlular, Erzurumlular var.
Üst tarafa doğru yürüyelim istedik. Bu sefer kavganın diğer tarafındakiler durun bizi de dinleyin dediler. Tabii ki dinledik. Onlar da çok kızgınlar. Mesele “at pisliğinden” çıkmış görünüyor. Sinek yapıyor, at pisliklerinizi temizleyin demişler. Sonra kavga kopmuş. Pompalı tüfekle bir kız yaralanmış. Yaralı kız da orada. Beni vuran kişi serbest, babam tutuklandı diyor ve ağlıyor. Anne, kız, erkek kardeş ağlaşıyorlar.
Birden hepsi sokağa çıkıverdiler. Sokağa çıkan kadınlar öfkeyle konuşuyorlar. Aşağıda evleri yıkılan Çingenelerin uyuşturucu sattıklarını, her gece olay çıkardıklarını, gece evlerine korkarak geldiklerini, çocuklarını sokağa salamadıklarını anlattılar. Uyuşturucu konusunda polise şikayet ettiklerini ama bir çare bulunamadığını anlattılar. Dinleyince bunlar da mağdur dedik.
Aralarında yirmi metre yok aşağıdakiler de yukarıdakiler de ağlaşıyorlar. Yukarıdakiler siz kimden tarafsınız diye soruyorlar, aşağıdakiler ise bunlar da bişey yapamaz diyorlar.
Bursa’nın ovasında kaçak yapılaşmış mahalle. Çingesi de Samsunlusu da Erzurumlusu da sonradan göç etmiş. Sokağın ömrü en fazla 10 yıl. Çingeneler, Bursa’nın Soğanlı Mahallesi'nden gelmeler. Aslında en fazla onlar Bursalı.
Sürekli sürgün halindeler. Sorun çıktı, hoop Çingeneler sürgüne, kentsel dönüşüm hoop Çingeneler kent çeperine. Misal Kız Yakup Mahallesi'ndeki Gökdere kenarında yaşayan Çingeneler, kentsel dönüşüm sonrasında Yıldırım’daki Şirinevler Mahallesi'ndeki Deli Çay'ın kenarına gittiler. Şimdi orası da kentsel dönüşüm bölgesi, nehrin diğer kısmına gidecekler muhtemel. Evliya Çelebi'nin anlattığı Bursa’dan bu yana Çingeneler burada yaşıyor. Şimdi de Bursa’nın ovasına, ovasından ovasına sürülüp duruyorlar.
Yunuseli’nin Güneştepe’sindeki Çingene kadın, bizi gördüğünde ilk söylediği şey “Biz doğma büyüme buralıyız, Bursalıyız abla” oldu.
Bursalı olması, üstelik de yüzyıllardır Bursalı olması onu kurtaramadı. Çünkü Çingene. Irkıyla ilgili bir durum var ortada. Bir de karıştıkları suç işleri ile.
Irkı Çingene olduğu sürece öteki olacak ve en küçük saldırıda ezilenlerle değil ezenlerle bir olup bir diğer ötekine misal Kürtler'e saldıracak.
Irkı Çingene olduğu sürece ırkçı tutumlar nedeniyle iş bulamayıp suça karışacaklar. Yasal vatandaş olmayanlar yasal olmayan işler yaparlar bu kadar basit. Siz hiç çingene bir emniyet müdürü ya da belediye başkanı gördünüz mü? Çünkü onlar çingene, olamazlar. Olamayınca da kaderlerine suç işlemek düşüyor. Çünkü diğerleri ile eşit değiller.
Öyle, bu sistem en pis işlerini toplumun en ötekisine, ötekilerin ötekisine yaptırıyor. Ve sonunda kendisinden bir tık üstteki ile bir tık alttakileri birbirine düşürüyor. Halklar birbirine düşerken devlete ve belediyeye ayrımcılık yapmak düşüyor ve onca kaçak yapıdan Çingene vatandaşların evi yıkılıyor.
Halbuki kamu yönetiminin, yerel yönetimin yapması gereken yereldeki halklar arasındaki sorunları eşitlikçi bir temelde çözmek, ayrımcılık yapmak değil.
Belli ki sorun var. Halklar anlaşamıyor, kültürel uyumsuzluk söz konusu.
Şimdi sormak lazım, belediye başkanlarına, milletvekillerine, emniyet müdürlerine, muhtarlara, on yıl içinde bir sokakta yaşamak zorunda kalan ve birbiriyle hiç bir ortak geçmişi olmayan ve aynı kültürden gelmeyen bu farklı kesimleri birbirini ezmeden, kurşunlamadan, yakmadan, yıkmadan, can acıtmadan, ağlatmadan, Ramazan günü evlerini başına yıkmadan bir çözüm bulabilme becerisine sahip değilseniz o zaman ne diye varsınız? Sizin göreviniz nedir?
Çingenelerin evleri yıkıldı, arabaları yakıldı, atlarına el konuldu. Şimdi de diğerleri korkuyla bekliyorlar, efsane yayılmış, Çingeneler gelip saldıracaklar diye. Sakince çözülebilecek bir konu, bir anlaşmazlık ne hale geliyor. Ve üstelik kamu yönetimi birimlerince ayrımcılık yapılarak tüm taraflara nasıl zarar veriliyor.
Özetle zor konunun sonucu bu memlekette ayrım gayrım var ama eşit, adil bir kamu yönetimi yok.
|