Saçlarına “jöle” sürerek, televizyon ekranlarına çıktığı için “Jöleli” diye anılan Yiğit Bulut’u tanımam. Onunla yüz yüze gelmişliğim, konuşmuşluğum yok. Herkes gibi benim de dikkatimi, “keskin ulusalcı” günlerinde, televizyonlarda ettiği sözlerle çekmişti.
Yiğit Bulut, şimdi TMSF’nin eline geçen, dolayısıyla AKP’nin yayın organına dönüştürülen Şov (Show) TV’de, gece yarılarına, bazen de sabahın erken saatlerine kadar ilgiyle izlenen, Ali Kırca yönetimindeki, yanlı yayınlanan “Siyaset Meydanı”na katılmıştı. İki kişi arasına oturmuştu; karşısında da “karşıt görüş”te üç kişi vardı.
Karşıt görüşte olanlardan sondaki 30 – 35 yaşlarında, esmer, kirli sakallı; Başbakan’a, Başbakan’ın hükümetine, partisi AKP’ye etmediğini bırakmayan Bulut’a bakarak, tersleyen ama sakin, alçak sesle -usumda kaldığı kadarıyla- şunları söylemişti:
“Arkandaki Arap sponsoru bilmediğimiz sanma. Ona da güvenme…”
Yiğit Bulut, kızarmış, bozarmıştı; arkasında “Arap destekleyicisi” (sponsoru) olmadığını söyleyememişti; boncuk boncuk terler dökmüş, sırıtmakla yetinmişti.
O an, “keskin ulusalcı Yiğit Bulut” için kafamda soru işareti oluştu. Sonraları da, her yazdığı yazıya, söylediği her söze “temkinli” yaklaştım.
Süreç, öngörümde beni yanıltmadı.
Anımsanacağı gibi, “keskin ulusalcı Yiğit Bulut”, 180 derece dönüşle Başbakan’a yakınlaştı.
Adının önündeki “Jöleli” sözcüğünün yanına “dönek”, “yandaş”, “yalaka” sözcükleri dizildi.
Hiç birinden tedirgin, rahatsız olmadı. Güldü geçti. Sözle, yazıyla, karikatürle vb kendisini yerenlere inat “çember sakal” da bıraktı.
Galatasaray Lisesi, Bilkent Üniversitesi Bankacılık ve Finans bölümü mezunuymuş. Sorbonne Üniversitesi'nde yüksek lisans yapmış. “Finans analisti, bankacı” olarak bilinirmiş. 1977’de Adalet Partisi’nden Edirne Milletvekili seçilen Mustafa Bulut’un oğluymuş.
Çokça “dönek, yandaş”, “yalaka” diye yazılıp çizildiği, konuşulduğu o günlerde, “Başbakan’a danışman olacak” haberleri öce internet basınında, sonra yazılı, sözlü ve görsel basında yer aldı.
Aradan birkaç yıl geçti…
Birkaç yıl önceki yazılanlar, 9 Temmuz 2013 Salı günü internet basınına düşen haberlerle gerçek oldu: Yiğit Bulut’un, “Başbakanlık Başdanışmanılığı”na ” getirildi…
Başbakan’a, ekonomik alanda danışmanlık yapacakmış.
Yiğit Bulut’u iyi tanıyanlar, “O borsacıdır, daha doğrusu, borsa takipçisidir. Ekonomi bilmez, ekonomiden anlamaz” demeye başladılar. Hala da diyorlar...
Bilmem, anlamam. Ama… “Finans analisti”, “bankacı” ve “borsa takipçisi” Yiğit Bulut’un, Türkiye’den, sıcak paranın kaçtığı günlerde, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Başdanışmanlığına getirilmesi ilginçti ve ilgimi çekti, bana “Arap sponsor” sözünü anımsattı…
Taşları yerlerine oturturken, şu sorularla boğuştum:
“Arap sponsor” olayı doğru muydu? Yoksa Yiğit Bulut, destekleyicisi (sponsoru) olan Arap’ın Türkiye’deki paralarının koşuşturanı mıydı? Arap destekleyicisinden gelen “emir” doğrultusunda mı, “keskin ulusalcılık”tan dönüş yaptı, her yazısında, her konuşmasında her defasında yerden yere vurduğu Başbakan’ın safına geçti?..
Soruların yanıtı “evet” ise… O zaman, şu, yadsınamaz gerçekle karşılaşırız:
Yiğit Bulut, “keskin ulusalcılığından dönüşünden, yandaş ve yalaka olmasından ötürü, Başbakanlık Başdanışmanlığı”na getirilmedi; “sponsor Arap”ın parasını, Türkiye’de tutmak için getirildi…
Er geç ortaya çıkacak… Ama… Konunun uzmanlarının yapacakları “derin çalışmalar”la, Yiğit Bulut’un destekleyicisi Arap’ın “Türkiye vurgunu” tezden pazara dökülür.
Yiğit Bulut yakından izlenirse, “giz” ya da “gizler” tek tek ve peş peşe aydınlanır.
Sanırım… “Başbakan ve Başbakanlık Başdanışmanlığı, Arap destekçisine çok kazandırma olayında, “araç”tan başka bir şey değildir” diye bir tümce kurarsam, yanlışa düşmemiş olurum…
bakikarakol@hotmail.com
|