“Mısır’da olanlar azınlığın çoğunluğa tahakkümüdür”..
“Meydanlar değil, sandıklar ülkeyi yansıtır”..
“Sokağa ineceklerine sandığı beklesinler, son sözü milli irade söyler”..
Bu sözler şimdi Mısır için söyleniyor ama kısa süre önce Gezi eylemleri için Türkiye’de de söylenmişti. Mısır’daki fark orada ordunun işe karışması, Mursi’yi darbeyle indirmesi oldu, oysa halk en doğal hakkı olan “DEMOKRASİ”yi istiyordu.. Mursi’nin aşırı dinci uygulamalarına, Müslüman Kardeşler’le elele ülkeyi eskiye çevirmesine karşı ayaklanmıştı.
Yakın geçmişi okumak..
Hükümet üyelerinin Mısır’daki gelişmelerle ilgili söylediklerinin çoğu “kızım sana söylüyorum, gelinim sen duy” lafını hatırlatıyor, ordu müdahalesi kısmını çıkarırsak geriye “antidemokratik uygulamaları ve baskıları istemeyerek tepki gösteren kitleler için” söylenenler kalıyor. Demokrasi “çoğunluğun azınlığa tahakkümü” demek de olmadığına göre seçimi kazanan, geride kalan büyük kitleleri (hatta yüzde 1’i bile) dışlayarak canının istediğini yapar denemez.
Başbakan Erdoğan “sandık namustur” dediği konuşmasında “Mısır halkının Türkiye’nin yakın tarihini doğru okuması gerektiğini” söyledi. Yakın tarihle “darbeleri” kast ediyor, darbenin zararlarını doğru okumaları şart elbette ama “sandık namustur” sözüne onlar da inanmayacak, zira her şeyden önce “din faktörü kullanılıp düşman kutuplar yaratılarak, yalan dolan karıştırılarak yapılan seçimlerden hayır gelmediğini” gördüler.
Sandık ancak “seçim EŞİT ŞARTLARDA, seçmenin tamamı mecliste temsil edilecek şekilde, dürüst ve güvenli yapıldığına her vatandaş inanacak şekilde, din istismarı siyasete alet edilmeden, milletvekillerini halkın seçeceği sistemle” yapılırsa NAMUS’tur, aksi takdirde hiçbir şey değildir. Bu konuya devam edeceğim.
Türbanlı kadına saldırı... Gerçek mi acaba?
Başbakan Erdoğan’ın “bir başörtülü kadını Kabataş’ta yerlerde süründürdüler” iddiasını mitinglerden sonra grup konuşmasında da tekrarlaması üzerine çok sayıda mesaj ve telefon geliyor vatandaşlardan. Başbakan’ın bu olay nedeniyle de Ana Muhalefet Lideri Kılıçdaroğlu’na çatmasını da kimse anlayamamış. Kaldı ki Kılıçdaroğlu’nun kendisi de “böyle bir olay gerçekten yaşanmışsa kendisinin de lanetleyeceğini” defalarca söyledi, “güç kendilerinde yapanı ortaya çıkarsınlar” dedi.
Gelen mesajlar da aynı şeyi söylüyor, diyorlar ki; iddiaya göre olay İstanbul’un göbeğinde, iskelelerin, hızlı tramvayın, otobüs duraklarının olduğu meydanda geçmiş. Saldırıya uğradığı iddia edilen kadının kayınpederi “kamera kayıtlarının olduğunu” söylemiş ki her köşede kameraların olduğu zaten biliniyor. Peki, nasıl oluyor da böyle bir olayın suçlusunu “İstanbul Emniyeti” ortaya çıkaramıyor? Bunu bulmak Emniyet’in, Valiliğin, İçişleri Bakanlığı’nın görev alanında değil midir?
Provokasyon ise?
İnsanlar “Hükümet’in istenmeyen her olayı komplolara, provokasyona bağladığını, eğer gerçekten olmuşsa Türkiye’de daha önce hiç görülmemiş, duyulmamış bu olayın neden provokasyon olamayacağını da” merak ediyorlar. Öyle ya, bu memlekette türban takıp yalan söyleyen kadınlar varsa, “bana saldırdılar” diyerek olmamış bir olayı olmuş gibi gösteren de çıkabilir.
Ayrıca şu da merak ediliyor; “başörtülü kadına saldırı oldu” iddiasıyla yer gök inletilirken, Dikmen’deki gösteriler sırasında gözaltına alınan yüksek lisans öğrencisi Eylem K’nın “Akrep’e bindirilirken ve içinde polis tarafından her şekilde tacize uğradım” diyerek anlattığı, hem de güvenlik görevlilerinin eylemi olan iğrenç tacize neden hiç değinmiyorlar? Kadınlar başörtüsüz olunca vatandaş sayılmıyorlar mı? Onlara, hem de polis tarafından yapılan saldırılar konuşmaya değmez mi? Halkın tepkileri bunları yansıtıyor işte!
Gazdanadam Festivali!
Temmuz’un 7’sinde, yani yarın Kadıköy Rıhtım’da saat 17.30’da sanatçıların da katılacağı, Oyuncular Sendikası ile Sanatçılar Girişimi’nin de destek verdiği “Gazadanadam Festivali” yapılacakmış. Her yıl tekrarlanarak geleneksel hale dönüştürülmesi planlanan festivalde “Oh biber” diyenler için dev biber gazı kapsülleri, “serinlemek isteyenler” için dev TOMA’lar, sanatçıların kendi fotoğraflarından birleştirecekleri “direniş yap-boz’u”, isteyen herkesin slogan yazabileceği “dev maket duvar” ve daha birçok sürpriz çapulcuları bekliyormuş.
Tarık Akan, Ataol Behramoğlu, Ferhan Şensoy, Metin Akpınar, Zeki Alasya, Füsun Demirel, Leman Sam, Mehmet Ali Erbil, Cem Adrian, Bulutsuzluk Özlemi, Kurtalan Ekspres, Boğaziçi Caz Korosu ve Çapulcular Korosu, Mir Sanat Topluluğu, Güven Kıraç, Bennu Yıldırımlar, Levent Üzümcü, Ayşen Gruda, Gülriz Sururi ve daha bir çok ünlü ismin, sanatçının, grubun katılacağı bildirilen ve TGB Basın bürosundan gönderilen haberde TV kanalları ve basının da festivali izleyeceği açıklanmış. Kadıköy’ün dört bir yanını festival alanına çevireceği söylenen İstanbul 1. Geleneksel Gazdanadam Festivali’ni sizlere duyurmuş olayım!
|