Yıllardır 29 Ekimlerde, 10 Kasımlarda yollara düşeriz; bizi, belediye otobüsleri toplamaz; parasız pulsuz taşımaz; kumanya dağıtmaz! Kimse ağzımıza savsöz yapıştırmaz; kimseden buyruk almayız, kimsenin komutayla toplanıp dağılmayız!
Biz, ulusal bayramlarda Atatürk’ü anar, onu yaşarız! Ulusal bayramlarda, alnımızı ak, başımızı dik tutan devrimlere inancımızı pekiştiririz! Biz ulusal gün ve değerlerimizin, bağımsızlık savaşı veren bütün uluslara örnek olduğunu bilir; “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesine inanırız!
Bizim bulunduğumuz alanlarda kimse bayrak dağıtmaz! Bayraklarımızı kendimiz ediniriz! Biz bayrağı, doğduğumuz günden beri onurla taşırız! Biz, TC’ye inanırız; TC’yi silene inanmayız!
Biz cumhuriyetin kızlarıyız; Atatürk’ün ardıllarıyız; ne düşüncemizden ne saçımızdan utanırız! Aklımızın ve bedenimizin sahibiyiz; kimseyi cinsiyetiyle görmeyiz! Alanlarda ve salonlarda erkekle aramıza sınır koymayız; sınır koyanların kadın erkek eşitliğine inanmadığını; kadınlara değil kendilerine güvenmediğini; parmak kadar kızları cinsiyetiyle görüp ötekileştirdiğini biliriz. Bunu ayırt edemeyen hemcinslerimize değildir tepkimiz; bu ayrımı yapanlara Atatürk’ün kızları olduğumuzu bir kez daha anımsatırız! Ne cinsiyetimiz ne başka özelliklerimiz; ne inanç ve köken farkımız önceliğimizdir!
HALKIZ BİZ
Aynı dille ortak çıkarlarımız; çocuklarımızın geleceği için ortak akıl ürütmektir amacımız!
Yıllardır bekliyor, mumla arıyoruz; hangi ortak akıl, hangi ortak dil! Halkına çapulcu diyenler kendini Atamıza denk görüyor; ortak akıl Kafdağının ardında; bilgisizlik, görgüsüzce süslenen orunları kokutuyor; ortak dil mi? “Marjinal, vandal, çapulcu…” Şu “marjinal” sözcüğünü içimize sokanların, diline dolayanların boyu posu devrilsin desek yeridir! Düşman bile olsa bibergazı yemesin nur topu gibi “marjinal” üretenler! “Kör olasın” demiyoruz; “Kör olma”sın da görsün bizi demek yeter mi? Kendine gelsin ağzını bozanlar; ne “marjinal”iz ne “çapulcu…” Onun memuru, polisi, valisi, malı değil; yurttaşız, halkız, halkkk!
İnancımızdan kime ne, yalnız bizi ilgilendirir; bireysel “sevabımız” için devlet otolarıyla, yüzlerce korumayla cami önünde gösteri yapmayız; dik durur; her yere dimdik girer çıkarız! Halktan korkmayız; tıpkı Mustafa Kemaller gibi… Her yurttaşın hakkı olan bir avuç toprağı bir çiçekli dalı yandaş malı yaptırmayız; devletin olan, halkındır; arsızca kemirenlere izin vermeyiz!
SÖMÜRENLERDEN BIKTIK
Gözümüz görüyor; gönlümüz dirildi; uyandık işte! Ne ki iki gözünü birden kapatan basına yargıya ne demeli… Öfkeleniriz; hak ararken öfkeyi gemleyemediğimiz olur; yerimizi, kim olduğumuzu bilir; boklu sidikli söylevlerle alkış almaya çalışmayız!
Yalan dolandan; halkın olanı kendinin sananlardan usandık! Kimsenin inancına, orucuna, namazına karışmadık; herkes inancını kendi dünyasında yaşasın istedik. Laik eğitimi, laik eğitimle aydınlanan okulları yıkanlardan, “Ah, aahhh! Neler çektik neler, 80 yıldır ezildik” diye diye halkın duygu ve inancını sömürenlerden bıktık! Özgürlükçü olduğumuzdan hoşgörüyü kuşandık… Horgörüyle kuşatıldık!
Biz halkız; açıkça biline! Ulusal değerlerden, cumhuriyetten ödün vermeyiz! Kurtuluş Savaşıyla gösterdik bunu emperyaliste de işbirlikçisine de… Bizim ulusalcılığımızı dinle ırk değil, ulusal ve evrensel değerleri akılla, evrensel bilgiyle harmanlamak tanımlar; geçmişe özlemi, dinsel öğeleri çıkar aracı yapanları da bir noktaya dek çekeriz! Akılcı ve bilimsel olandan başka doğru tanımayız! Sanata savaş açana önce ağaçlar, “Dur!” dedi işte! Tek ağaçtan vazgeçmeyiz! Bayrağımızı kapar; bu güzel yurdun her sokağından alanlara fırlarız! Halkın olanı değil, tencere tava çalarız!
Demek o gün geldi! Demek sabah oldu!
Odatv.com
|