İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZAR YAZI

İstanbul ayağa kalktı; Başbakan meydan okuyor...

İstanbul ayağa kalktı; Başbakan meydan okuyor...

02 Haziran 2013 Pazar, 09:06

Cengiz ÇANDAR /Hürriyet

Taksim Gezi Parkı’nın tetiklediği ve dün sabaha kadar neredeyse tüm İstanbul’u ayakta tutan olayların ardından ilk kez Başbakan Tayyip Erdoğan dün öğle saatlerinde konuştu ve son dönemlerde çok kişide –ben dahil- alışkanlık haline getirdiği üzre, bir kez daha “hayal kırıklığı”na yol açtı.


O daha konuşmasını tamamlamadan elime Twitter’a gitti: “Tayyip Erdoğan ekranları başında olanlara sesleniyor. Ben de ekran başından ona: Ne yazık ki, olan-biteni hiç anlamamışsın!”

Önceki gece yarısı, İstanbul ayağa kalkmışken, elime yine Twitter’a gitmişti: “Tayyip Bey ‘Kimsesizlerin Kimsesi’, ‘Sessizlerin Sesi’ olmaktan çıkıp, ‘Zalimlerin Amiri’ olmaya nasıl ve niye dönüşmeye başladığını düşünmeli.”

Gece boyunca ne düşündüyse düşündü ve dün kalktı ve on yıllardır halkına, toplumuna –seçmenine değil- duyarsız yöneticilerden sayısız kez duyduğumuz basmakalıp sıfatlarla örülü konuşmasını yaptı. “Aşırı uçlar”, “ideolojik eylem” vs. cinsinden değerlendirmeler yaparak, “kamu düzeni” ve “güvenlik” öncelikli, “benim valim”, “benim emniyet müdürüm” soslu, “polisperest” ama insan sevmez, kalpsiz, tehditkar, dediğim dedik türünden bir konuşma.

Orhan Kemal Cengiz, “Başbakanın etrafındaki ses ve eleştiri geçirmez duvar inanılmaz derecede kalınmış. Konuşmasının ortaya koyduğu tek gerçek bu” diye twit yazmıştı. Hasan Cemal, dayanamamış, bulunduğu tatil beldesinden “Başbakan’ı dinliyorum. Bu kadar duyarsızlıkla barış ve demokrasi yollarında yürünemez!” diye yazmak zorunda hissetmiş kendisini.

Yurt dışındaki algılama da pek farklı değilmiş anlaşılanp Steven Cook, “Erdoğan ‘Siz protestocular gerçek Türkiye değilsiniz’ oyununu oynuyormuş gibi gözüküyor. Şimdii; bunu daha önce nerede duymuştum?”

Kahire-Tahrir, Ocak 2011. Hüsnü Mübarek. Steven Cook’un kastettiği o.

Bu arada, Başbakan Tayyip Erdoğan zahmet edip, 15 Mart 2011’den sonra Suriye’de Başşar Esad’ın yaptığı ilk konuşmaların metinlerini bir okusun, ardından kendi konuşmasına bir bakıversin; ortak noktalar ve benzer değerlendirmeler ürkütücü.

Taksim-Gezi’nin tetiklediği, ülkenin çeşitli şehirlerine hatta Londra’ya Hyde Park’a, Trafalgar Meydanı’na, Venedik’te San Marco Meydanı’na, Kanada’da Toronto’ya, Almanya’nın çeşitli şehirlerine, oradaki Türklerin “dayanışma gösterileri”ni hareket geçirecek kadar önemli olaya verdiği tepkiden sonra, Başşar Esad’ı Suriye’deki zorbalık ve zulümden ötürü kınamasının inandırıcılığı zedelenmez mi?

Bu tavrıyla, Tayyip Erdoğan, izlediği Suriye politikasının “sürdürülebilirliği”ni ve daha da önemlisi “Süreç”in geleceğini tehlikeye attığının farkında mı acaba?

Tayyip Erdoğan’ın “Akil İnsanlar” grubuna dahil edip, “barışın yararlarını” anlatsın diye sahaya sürdüklerinden Ali Bayramoğlu, dün Yeni Şafak’taki yazısına “Bu nasıl barış? Bu ne hoyratlık?” başlığını attı Taksim-Gezi Parkı olaylarına ilişkin yazısına. Bir başkası, Murat Belge, “.. Bir ay kadar önce, Türkiye’de çok başka türlü bir hava vardı. Bütün gündemlerin, bütün maddelerinin üzerinde, ‘Barış Süreci’ dediğimiz başlık yer alıyordu... Bir de şimdiki duruma bakın. Başta Taksim olmak üzere, yeni bir savaş atmosferine girdik” diye yazdı dünkü Taraf’ta.

Murat Belge, ben dahil birçoğumuzun yaklaşımını açıklayan şu satırları da kaleme aldı: “Başbakan, bütün Türkiye’ye ilgilendiren yapısal-tarihi sorunlarla mücadele etti. Bunları, bu ülkede demokrasinin kurulmasını isteyen herkes destekledi. Bunlar olurken, bu adımları atan kişi ve kişilerle dünya görüşlerinin nereden nereye uyumlu olduğunu kurcalamadık... Türkiye olacaksa şimdi demokratik olacak. Bunun genel ilkeleri var, genel kuralları var. Demokrasi, Tayyip Erdoğan’a tahsis edilmiş bir otobüs değil... Ben kendi hesabıma, ‘jakoben vesayet’ten kurtulmayı, ‘plebisiter diktatörlük’e geçiş olarak değerlendirmiyorum. Bu otobüsler, benim varmak istediğim duraktan (ya da güzergahtan) geçmiyor.”

Herşeyden önemlisi, Taksim-Gezi Parkı olaylarının, Başbakan’a “Akil İnsanlar”ın bir bölümüyle kopmasına yol açacak sinyaller vermesi. Onun, “Süreç”e ilişkin politikasına meşruiyet kazandıran, önemli ölçüde “Akil İnsanlar” arasında yer alan, “demokrat kimlikleri” ile ün ve saygınlık sahibi arkadaşlarımız.

Yani, Başbakan’ın duyarsızlığı ve hoyratlığı ile “Barış Süreci” arasında ve olumsuz etkide bulunacak bir bağ kurulmakta olduğuna dikkat çekmek istiyoruz.
Yani, Taksim-Gezi Parkı olayları, tahmin edildiğinden çok daha önemli özellikler ve kendi dışındaki temel sorunları etkileme kapasitesini taşıyor. Bu olayların en büyük gücü, “kendiliğindenliği” yani arkasında “aşırı uçlar”ın ya da Tayyip Erdoğan’ın işi kolay kazanacağı güreş minderine çevirmek için sözünü ettiği CHP’nin bulunmaması. Elbette ki, büyük çapta ve “sivil” eylemlerin içine Ergenekoncusundan, İP’lisine, CHP’lisinden, Ulusalcısına, her türlü Ak Parti’ye muhalif unsur girip, gelişmeyi manipüle etmek isteyebilir. Ancak, bu Taksim-Gezi Parkı olayının nasıl başladığı ve şimdiye kadar nasıl geliştiği gerçeğini örtemez.

Dizilerden ve beyaz perdeden tanınan, bugüne dek hiçbir şekilde siyasi bir angajman ile hatırlanmamış genç bir oyuncu, Nesrin Cavadzade, twitter hesabından “Bu eylem sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil, sivil” diye haykırıyordu. Türkiye’de her görüşten insanın izlediği ve güldüğü, bir bakıma bir “ulusal ortak payda” olan Cem Yılmaz, “Ahaliyi aptal sanmanın bir neticesi olacaktı elbet” mesajını verdi. Sezen Aksu, Taksim-Gezi Parkı direnişinin yanındaydı. Türkiye’nin özellikle Arap dünyasında en tanınan ekran yüzü haline gelen Kıvanç Tatlıtuğ, “Aklımız Taksim’de... Diren Gezi Parkı... Susmayın, kimse susmasın... Orantısız kullanılan güç, tek bir evladı bile yıldıramayacaktır” satırlarını kim tarafından aldatılarak, hangi ideolojik dürtüyle yazdı acaba?

Dünya çapındaki bir sanat-kültür adamı Kutluğ Ataman, “Bu bir sivil insan hakları eylemidir. CHP’nin darbe yanlısı, militarist, barış karşıtı bayrak mitingi değildir. Gaspetmelerine izin vermem” satırıyla bilinci ortaya koydu..

İnternet medyasının başını çekenlerden biri olan Hadi Özışık, “İktidar durup dururken, İNAT uğruna, Türkiye’yi bir belaya sürükledi. AFERİN” diye yazdı.

Eh, açın gözünüzü artık. Tayyip Bey, “Bu, Gezi Parkı olayı değildir” diyor. Tabii değil, gaddar polis müdahalesi sayesinde çok aştı onu. Öyle başladı ama küstahlığınız, duyarsızlığınız, leblebi-çekirdek yer gibi insanlara reva gördüğünüz biber gazı zorbalığınız, size karşı birikmiş tüm öfkeleri, kırgınlıkları, rahatsızlıkları infilak ettirdi. İlk yapacağınız iş, biber gazlı polisi İstanbul sokaklarından çekmenizdir. Gerisini sonra konuşuruz.

Tayyip Bey: Olaylar, ABD Dışişleri’nden Avrupa Komisyonu’na konu edilebilecek boyutları ifade ediyorsa, ünlü Amerikalı sinema oyuncusu Bruce Willis, “Türkiye’nin canı acıyor” diye tepki verip, insanları “Türkiye halkı ile dayanışma”ya çağırıyorsa, TİM’de yaptığınız konuşmada değindiğiniz hususların hükmü yok demektir. Açın gözünüzü.
Altı gün önce başlayan, beşinci günün gecesi İstanbul’un birçok semtini seferber eden ve dünden itibaren ülke yüzeyine yayılmaya başlayan gelişmelerden, iktidar devirme hesabına olan ve demokrasiyle hiç ilgisi olmalan kimi güçlerin yararlanmak istediğini görebiliyoruz. Yani, bizim gözümüz açık.

Ancak, ne olursa olsun, Taksim-Gezi Parkı direnişi ve onunla ülke içi ve dışındaki dayanışma eylemlerinin “demokratik niteliği” ortadadır.

Başta İstanbul halkı ve gençliği, Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinin kahraman meçhul askerlerini sevgiyle selamlıyorum!

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız