CHP'nin topluma neden güven veremediği ve neden iktidar alternatifi olamadığı, Mustafa Sarıgül etrafında dönen tartışmalar sayesinde bir kez daha görülüyor.
Bir parti düşünün; İstanbul gibi bir kentte, hali hazırda 12 belediye başkanı olmasına rağmen, ''kurtarıcı'' olarak ''dışarıdan'' bir isme umut bağlıyor. Partinin Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, kendisini ziyaret eden ilçe başkanlarına \'Kemal Bey'le görüşünce, Mustafa Sarıgül ismini zikredin. Mustafa'yı aday yapmamız gerekiyor'' talimatını veriyor. İlçe başkanları da bu talimat doğrultusunda Kılıçdaroğlu'na \'Sarıgül mutlaka CHP'de olmalı'' diyor.
Sarıgül ise başka bir telden çalıyor! Partisinin gücüne ve örgütlülüğüne inancını yitirmiş MYK üyelerine nazire yaparcasına \'Kadir Abi aday olursa, onun karşısına çıkmam\' demeci veriyor. Üstüne üstlük, bu demeç yetmezmiş gibi, Kadir Abi'sini bir cenaze töreninde boynundan öpüyor ve AKP'lilere ''sevgi mesajı\' yolluyor!
Bazı CHP'liler ise ne yazık ki; bunu bile görmek istemiyor. İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, her fırsatta Sarıgül'ün propagandasını yapıyor. Bazı ilçe başkanları ve il yöneticileri Sarıgül'ün etkinliklerini SMS yoluyla CHP kitlesine yolluyor. Sarıgül'e parti içinde partiymiş muamelesi yapılıyor.
Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi ise örgüt yemeğinde, İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı'ya dönerek, \'İstanbul'u kazanacak başkanı getirin artık bu partiye\' diyor. Sevgili İlgezdi, Sarıgül'ün partiye geldiği taktirde, Şişli yerine Ataşehir'i isteyeceğini bilse, eminim bu sözleri etmezdi!
Şaşırdınız değil mi? ''Nereden çıktı bu Ataşehir'i isteme mevzusu\' dediğinizi duyar gibiyim...
Siz yoksa Sarıgül'ün Şişli'de kalmak istediğini mi sanıyorsunuz?
Sarıgül ve arkadaşları, geride bıraktığımız ay içinde bir toplantı yaptı ve yeni planlarını masaya yatırdı. Buna göre, Sarıgül belediye başkan adayı olduğu taktirde, Sarıyer ya da Ataşehir'de şansını deneyecek. Hatta bunun için Sarıyer'deki 18 muhtarla irtibat kurdu ve onlarla iki kez kahvaltıda buluştu. Sarıyer'in çarşısını iki kez turlayan Sarıgül, ilçede nabız da yokladı.
Sarıgül'ün geçen haftaki durağı ise Ataşehir'di. Bir grup eski CHP yöneticisi ile Ataşehir'de kahvaltıda buluşan Sarıgül, bölgeye ilişkin bilgi aldı. İki gün sonra ise yine aynı bölgede \'Kanatçı''da buluşuldu. Yemekte, Sarıgül'ün Ataşehir'deki parti tabanıyla nasıl kaynaştırılacağı konuşuldu.
Biliyorsunuz; Sarıyer ve Ataşehir, İstanbul'un en önemli iki rant merkezidir. Şişli'de rant yaratan üç mahallenin Sarıyer'e bağlanmasıyla birlikte, bu bölgenin, yani Şişli'nin eski cazibesi kalmadı. Sarıgül bu yüzden yönünü Sarıyer ve Ataşehir arasında belirlemeye çalışıyor.
Öyle ki; geçen ay kurmaylarıyla yaptığı toplantıda, \'Başka bir ilçeden aday olması halinde, yerine yardımcısı Bayram Özata'yı bırakacağı''nı bile söyledi. Özata ismini duyan diğer kurmaylar, buna tepki gösterince, Sarıgül konuyu ''şimdilik'' buzdolabına kaldırdı.
Ne garip değil mi?
CHP üyesi olmadığınız halde, başını Adnan Keskin'in çektiği bir grup MYK üyesi sayesinde, CHP ile kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyorsunuz. Keskin, İstanbul'a gelince sizin özel ofisinizde ağırlanıyor, siz de babası vefat edince Rahmi Koç'un jetiyle Denizli'ye gidiyor, vefa gösteriyorsunuz. Haa; o uçağa da tek binmiyorsunuz tabii.. Yanınıza CHP'li üç ilçe başkanını da alıyorsunuz ki; ''kaynaşma ve bütünleşme'' tam olsun...
Sağolsun, o ilçe başkanları da sizin bu jestinizi karşılıksız bırakmıyor. CHP'nin kasasından ödenen SMS'lerle şu duyuru yapılıyor: \'Zeytinburnu İlçe Başkanımız, Mustafa Sarıgül ile birlikte Denizli'ye Adnan Keskin'in babasının cenazesine gitmiştir.\'
İlçe Başkanı bunu yapar da il yöneticisi durur mu? Dursa geri kalır zaten! İstanbul İl Yöneticisi de \'Silivri'den belediye başkan adayı olma garantisi\' karşılığında, Sarıgül'ün etkinliklerini SMS'le CHP'lilere yolluyor!
Bu CHP gerçekten garip bir parti! Genel Başkan Yardımcısı'ndan, en alttaki üyesine kadar parti kültürünü hiçe sayan ve partinin geleneklerini ayaklar altına alan tavırlar sergilemek vaka-i adiyeden oldu...
Yazık...
Tabii skandallar bununla sınırlı değil... Biz sıradan yurttaşlar Sarıgül'ün CHP'yle kedinin fareyle oynar gibi oynadığını izlerken, arka planda geliştirilen ilişkilerden habersiziz tabii... Sarıgül'ü Kılıçdaroğlu'yla adeta alay eder hale getiren cüret sebepsiz ve boşuna değil...
Şimdi bir düşünün; CHP'nin Şişli İlçesi bir dayanışma yemeği düzenliyor. Yemeğe sanatçı Pınar Aydınlar davet ediliyor. Aydınlar, şarkısını söyledikten sonra \'Beni bu geceye davet eden ve burada olmamı sağlayan Mustafa Sarıgül'e teşekkür ederim'' diyor.
Sonradan anlaşılıyor ki; CHP Şişli'nin dayanışma yemeğini meğer Sarıgül üstlenmiş... Siz CHP Şişli'nin bölgede Sarıgül'e karşı aday çıkarabilmesi ve siyaset üretmesini bekleyebilir misiniz?
Daha neler neler...
Anlatsam buraya sığmaz, yazsam \'Yuh artık bu kadar da olmaz'' dersiniz...
Yukarıda anlattığım birkaç olaydan sonra Sarıgül'ün CHP ile adeta alay edebilmesinin sebeplerini anlamışsınızdır sanırım...
İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, partisinin üyesi bile olmayan bir belediye başkanının peşinden koşuyor. Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, odasında Sarıgül propagandası yapıyor. İl ve ilçe yöneticileri, Sarıgül'le görüşebilmek için sıraya giriyor. Ataşehir Belediye Başkan Yardımcıları kapısına kadar gidip \'N'olur partiye gelin'' diyor.
Demek ki; bu kişilerin kendi partilerinden ve örgütlerinden bir umutları yok. Yok ki; ''kurtarıcı'' aranıyor...
Böyle bir partinin halka umut vermesi ve iktidar olabilmesi mümkün mü?
Şimdi bunları yazdım diye, bazı aptallar ve geri zekalılar hemen şunu diyecekler: \'Gürsel Tekin'i destekliyorsun.''
Hayır, Gürsel Tekin'i desteklemiyorum. Eğer destekleseydim, bunu açıkça söylerdim... Ben Tekin'in yerinde olsam, büyükşehir adaylığını aklımın ucundan bile geçirmem... Bunu kendisine de söyledim... Bırakırım kimin ne hali varsa görsün... 12 belediye başkanının olduğu bir kentte, hala ''dışarıdan'' bir isim aranıyorsa, kim ve ne için mücadele edeceksiniz?
Baksanıza, MYK üyeleri bile, Cumhuriyet Gazetesi'ne yalan yanlış bilgiler sızdırıyor ve \'Örgüt Sarıgül'ü istiyor'' diye haber yaptırtıyor. Belli ki; o MYK üyeleri de halka güven veremediklerini hissediyor ve koltuklarında biraz daha oturabilmenin garantisini Sarıgül'de görüyor.
Tamam, çare aramak, başarılı olmayı istemek, statükonu korumaya çalışmak güzeldir de; artık bu kadarı da fazla oluyor!
Beyler, hanımlar, anlamıyor musunuz! Sarıgül, CHP'ye gelmek istemiyor. Kılıçdaroğlu'na eski bir siyasetçi aracılığıyla gönderdiği mesajda, \'Evime gelsin, yakama rozet taksın'' dedi. Ardından da şartını ekledi: \'Büyükşehire aday olmam. Olursa ilçelerden birine başkan adayı olurum. En az beş ilçeyi de ben belirlerim.''
Bunun adı ipe un sermektir!
Sarıgül daha başka ne desin!
Bakın; Sarıgül kazara CHP'ye gelse bile, Tayyip Erdoğan'la karşı karşıya gelecek cesareti kendisinde bulamaz. Sarıgül'ü bir gecede hallaç pamuğu gibi silkeler, bir kenara koyarlar... (İnanmıyorsanız, Kılıçdaroğlu'na geçen hafta eski bir ilçe başkanının teslim ettiği sekiz klasörlük dosyayı sorun) Sarıgül bunu bildiği için, \'Kadir Abi'nin karşısına çıkmam, ona karşı yarışmam'' dedi.
Siz eğer bunu anlayamıyorsanız, zaten o koltukları da boşuna işgal ediyorsunuz demektir.
Artık şuna karar vermeniz gerekiyor:
CHP mi Sarıgül'e tabi olacak, yoksa Sarıgül mü CHP'ye?
Siz bu tavırlarınızla, ''CHP'li ve partili olmayı'' değersizleştiriyorsunuz. CHP'de emek veren kişilere saygısızlık yapıyorsunuz. Sarıgül'ün CHP'de siyaset yapma gibi bir derdi varsa; gelir dilekçesini verir, MYK ve PM'de durumu görüşülür. Sonra da adaylık ve diğer meseleler konuşulur.
Siz bu halinizle, 12 milyon oy alan partinizi, size gelmek istemeyen bir kişiye mahkum ediyor, kendinizi de komik ve gülünç duruma düşürüyorsunuz.
Biliyorum, şimdi bunları yazdım diye hemen telefona sarılacak, reklam verenlere baskı yapacaksınız. Umurumda bile değil... Bunu zaten yapıyorsunuz. Gücünüz Gerçek Gündem'i susturmaya yetmez. Bu boş işlerle uğraşmayın... (Bu pis işlere girenlerin isimlerini ve kime nerede ne söylediklerini tek tek yazacağım günü geldiğinde.)
Siz, Gerçek Gündem'le uğraşmak yerine kendi işinize bakın ve CHP'lilere \'Yeter ki onursuz olmasın aşk'' şarkısını söylettirmeyin... Bizi bu şarkıyı söylemeye mecbur bırakmayın...
|