İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.

YAZAR YAZI

ÇGD BAŞKANI YÜKSEL BAYSAL İLE EĞİTİM ÜZERİNE POLEMİK!!!

ÇGD BAŞKANI YÜKSEL BAYSAL İLE EĞİTİM ÜZERİNE POLEMİK!!!

11 Şubat 2013 Pazartesi, 18:47

Bülent Aslanhan/Bursaport

Aslında başlık şöylede olabilirdi. “Yüksel abi aklımız yetiyor da, gücümüz yetmiyor...”
Yüksel abi (Baysal) Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı oldu. En baştan başarılar dileklerimi paylaşmalıyım. Ben gazeteci değilim. Şurada iki satırla düşüncelerimi paylaşıyorum. Ama medya emekçilerinin içinden geçtiğimiz dönemde başta mesleki bağımsızlıkları, tarafsızlıkları, iş güvencesi, özlük hakları konusunda yaşadıkları sıkıntının farkındayız. Bu nedenle gerçekten ve sahici olarak Çağdaş Gazeteciler Derneğine başarılar dilemek zorundayız.
Doğal olarak bu yazı gazeteciler derneği ile değil, Yüksel Baysal ile bir değerlendirme yazısıdır.
Yüksel abi, bir kaç gün önce bir yazı yazarak ÇEK’in ( Çağdaş Eğitim Kooperatifi) yaşadığı sorunları ve kısıtlamaları paylaştı. ÇEK bu dönemde yürütülen önemli bir proje. Hepimiz destek olmaya çalışıyoruz. Burada bir sorun yok. Benim çocuklarımda ÇEK kurumlarında eğitim gördüler. Bu nedenle değerini yaşayarak bilenlerdeniz.
Sorun yazının devamında. Yüksel Baysal yazısının” eğitim ve Fetullah Gülen Hareketi” başlıklı bölümünüde şöyle sonuçlandırmış.
“FethullahGülenHareketi’nin en stratejikhamlesieğitimeyapılanyatırımdır.
O anadamarıyakalayanHareket, dünyaçapındabirmarkahalinedönüşmeyibaşardı.
Eğitimeyaptıklarıyatırımınmeyvelerinidünaldılar, bugünalmayadevamediyorlar, önümüzdekidönemdedahaçokdevşirecekler.
Kıskanmak, kuyukazmak, eleştirmek, yoksaymakyerine, öğrenmeklazımbuönemliprojeyi…
Dünyadaki 179 ülkeden140’ınaokulaçmak, oralaraeğitimelçisigöndermeyibaşarmakaziş mi?
Neden sol yapmasınbunu?
Eleştirmek, yoksaymak, düşmanlıkyapmakyerine, takdiretmek, öğrenmekveyapmakgerekmez mi?
Kaynak: http://www.yenieksen.com/yazar/cagdas-bir-egitim-icin-32.html#ixzz2Kb6Kvr4s”
Yazıyı okuyan genç kuşak arkadaşlarımız sanırım şöyle düşünecekler : “Fettullah Hareketi ve kadroları öylesine yetenekli ve örgütcüki 179 ülkenin 140’ında okul açabiliyorlar, aynı zamanda bu solcular o kadar beceriksiz ki, iki kreş açmayı bile beceremiyorlar. Üstelik solcular birde sadece eleştirmeyi, yok saymayı, düşmanlik yapmayı, taktir etmemeyi ve öğrenmemek konusunda ısrar ediyorlar. Özetle solcular beceriksiz.
Gerçekten böylemi acaba? Ülkemiz sol hareketinin şu an yaşadığı sorunlar konusunda sayfalar dolusu külliyat üretebiliriz. Bu kolay. Ancak gerçekten mesele sadece bir beceri meselesi mi? Yüksel abi bu yazdıklarına gerçekten inanıyor mu?
Bu Gülen Hareketinin eğitim faaliyetlerine sempati neden acaba?
Gülen Hareketi bir siyasal yapı değilde sadece “hayırsever eğitim hareketi” olabilir mi acaba?
Sanırım ülkemizde okuyup-yazan, siyaset yapan, ticaret yapan, gazete okuyan, televizyon izleyen kimse bunun böyle olduğunu düşünmez. Yüksel Baysal ne kadar uğraşsa da buna kimse inanmaz.
Fetullah Gülen hareketi siyasal bir yapılanmadadır. Her siyasal yapılanmanın arzu ettiği gibi siyasal, örgütsel, finansal, eğitsel, kadrosal örgütlenmeleri vardır. Hemde yıllar içinde gelişerek.
Yani eğitim faaliyetleri diğer faaliyetlerinden bağımsız değildir. Tüm bu parçalar sonuçta “siyasal hedeflere” hizmet eder.
Bilmeliyiz ki; Gülen hareketi bir siyasal harekettir ve 12 Eylül ürünüdür. 12 Eylül ülkemiz solunu hemde çok vahşi bir şeklide ezmiş, yoketmeye çalışmış beraberinde “Siyasal İslamcıların” önünü açmıştır.
Tüm bunları unutursak aklımız bulanır. Gülen Hareketini övmeye, solu beceriksiz ilan etmeye başlarız. Haksızlık olur.
Tarihsel bir tekrarın uzunluğunu ve sıkıcılığını göze alarak bu yazıyı okuyacak üç-dört genç arkadaşım için Siyasal İslam ve 12 Eylül değerlendirmesi yapmak isterim. Meslenin bir beceri sorunu değil 12 Eylül’den beslenerek büyüme meselesi olduğunu paylaşmak için.
Elbette; geniş bir 12 Eylül analizi yapmak değil niyetim. 12 Eylül’ün gerçek mağdurları kim? Muhattabları kim? Kimlere karşı hangi toplumsal mücadele zemininde, hangi dünya konjonktüründe, nasıl bir ortamda oluştu 12 Eylül cuntası ? Gibi soruların yanıtı da bambaşka bir yazının derin bir konusu olur. Ancak 12 Eylül ürünü siyasal akımlar “Biz 12 Eylül’ün gerçek mağduruyuz” türünden bir edebiyata başlayıp “askeri vesayeti kaldırdık” diye devem edince , yaşı kemale erenler biraz geçmiş hafızalarını yoklayarak, yaşı yetmeyenler de yazılı belgelere bakarak bir değerlendirme yapmak durumunda kalmalı. Ben hem hafızamı hem de yazılı belgeleri tarayarak bu yeni oluşturulan “AKP ve Gülen Hareketi çok yetenekli, solcular beceriksiz”edebiyatını kurcalamak istedim kıyısından köşesinden...
12 EYLÜL ve İSLAMCI AKIMLAR : Darbeciler ve cemaatler ittifakı
Evet doğrudur, 12 Eylül askeri darbesi sonrası, o dönemki siyasal İslamcı parti MSP kapatılır. Diğer siyasi liderler gibi bu partinin lideri olan Erbakan da cezaevine gönderilir. Darbenin ilk günlerinde İslamcı çevreler büyük bir korku yaşar gerçekten. Fakat çok geçmeden durumun pek de korkulacak gibi olmadığını fark edilir. Darbenin lideri Kenan Evren, neredeyse dini cemaatlerin yapmak istediklerini yapar hale gelir bir süre sonra. Evren, yaptığı konuşmalarda ayetler, hadisler okur, İslami çevreleri över. Darbeciler, cemaatlerin desteği karşılığında okullarda dini eğitimi zorunlu hale getirir. Felsefe zorunlu ders olmaktan çıkarılarak seçmeli hale getirilir. Evren'in bu tutumu dini cemaat ve tarikatları alabildiğine rahatlatır.
12 Eylül darbecileri, özellikle 82 anayasa oylamasına taban bulmak amacıyla, İslamcı çevrelere hoşgörülü davranır. Hatta kimi cemaatlerle de doğrudan ilişkiye geçer. Nurcuların ileri gelenleri, darbecilerle yakınlık kurmaya başlar. Erzurum'da bulunan Mehmet Kırkıncı Hoca bunların başında gelmektedir. Mehmet Kırkıncı Hoca, Kenan Evren'e mektup yazarak neler yapılabileceğine dair önerilerde bulunur, darbecileri överek dualar eder. Mehmet Kırkıncı'nın Demirel'e bağlı Yeni Asya Cemaati içinde çok etkili olduğunu öğrenen darbeciler de ona yakınlık gösterir ve özel görüşmelerde kendisine yardımcı olacaklarını söyler. Kırkıncı Hoca, Fettullah Gülen ile işbirliği yapınca ortaya büyük bir güç çıkar.
F. Gülen, hakkında aranıyor afişleri asılı olmasına rağmen darbecilere tam destek verir. Sızıntı dergisinde askerleri öven başyazılar yazar. Darbeden bir ay sonra yazdığı ''Asker'' ile daha sonra kaleme aldığı ''Son Karakol'' başlığını taşıyan başyazılarda askerlerin ''Tepe'' bir varlık olduğunu söyleyerek, anadan doğma asker millet olduğumuzu belirtir. Gülen'e göre asker tam zamanında yetişmiştir. Aksi halde, ''Bütün millet olarak inkisar içinde ağlamakdan başka çaremiz kalmayacaktır'' ve böylece Gülen 12 Eylül'den günümüze kadar “ağlayarak” vaazların sürdürür.
Meraklısına ve Yüksel abi’ye bu övgü dolu yazılarından kısa alıntılar;
\'Her milletin tarihinde asker bir tepe varlıktır (...) bir de anadan doğma asker-millet vardır. o, asker doğar, askerlik türkülerinden ninniler dinler ve asker olarak ölür. Aşıktır askerliğe, serhad boylarına, akına ve kavgaya (...) onun süngüsü, yüz defa iniltimizi dindirdi ve ateşimize su serpti. Yakın tarihimizde dahi kaç defa onda mazinin tebessüm eden çehresini ve yıldırımlaşan celadetini gördük... Eğer, atik davranıp da yıllardan beri hazırlanan karanlık emellerin önüne geçmeseydi, bütün bir millet olarak inkisar içinde ağlamaktan başka çaremiz kalmayacaktı. Tuğa selam, sancağa selam ve ölçülerimiz içinde onu tutan yüce başa binlerce selam...!\'
\'Düşmanı kıskıvrak yakalama ve bir zaferdir. İçtimai bünyenin, harici bir kısım eraciften temizlenme, arındırılma ve aslına irca zaferi (...) ümidimizin tükendiği yerde, hızır gibi imdadımıza yetişen mehmetçiğe, istihalerin son kertesine varabilmesi dileğimizi arzediyoruz.\'
( ruşen çakır ayet ve slogan s.100)
AKP iktidarının bir parçası – belki de en önemli parçası- olan F. Gülen cemaati, \'Hızır gibi yetişen\' darbecilere sevgisini açıkça dile getirirken bu dönemde ne aksi ki hakkında arama kararı da çıkarılmıştır. Yıllar sonra nedense aranıp aranıp darbe döneminde bile yakalanmamasındaki garipliği de Reha Muhtar'a şöyle anlatmıştır.
\'Reha Muhtar: 12 eylül döneminde yeraltındaki illegal örgütler ortaya çıkarıldı. Adı üstünde askeri yönetim. hemen hemen her şey ortaya çıkarıldı. Siz askeri yönetim döneminde bile yıllarca Türkiye’deymişsiniz. Hiç dışarı çıkmamışsınız. Türkiye’de kalabiliyorsunuz, yakalanmıyorsunuz, aranıyorsunuz. O dönemde şartlar ne olursa olsun aranıyorsunuz. Epey güçlüsünüz galiba istemezlerse yakalayamıyorlar sizi?
Fethullah Gülen: Meselenin bir yanı şudur: Benim inançlarım açısından yakalanmama gayretimin yanında birisi tarafından sanki yakalatmama gibi bir şey de oldu. Yoksa isteselerdi yakalarlardı. Ya böyle arayanlar çok ciddi yürekten aramadılar. Eğer o işte de ihlâs söz konusu ise ihlâslı aramadılar veya böyle ben bazen yanlarından teğet geçtim, görmedikleri de oldu. hatta asker kışlalarına gidiyor, dostları, arkadaşları ziyaret ediyordum, askeriye beni ararken. hatta bazı askeri kışlalarda bazı komutanlar resimlerimi bile yapıştırmışlardı.\' (http://www.barandergisi.com/...)

Alıntıları ve lafı fazla uzatmadan, 12 Eylül sonrasında Gülen Cemaati’nin yükselişe geçtiğini ancak gerçek ivmeyi 28 şubat süreciyle yakaladığını hatırlayalım. 28 Şubat süreciyle yargıdan kaçarak yurtdışına çıkan Gülen'e sahip çıkan da ABD oldu. Biliyoruz ki Gülen'in yetiştiği komünizmle mücadele dernekleri ABD'nin yeşil kuşak politikasının en önemli aygıtlarındandı. İslam ülkelerinde, toplumun dini duyarlılıklarını solculara/devrimcilere karşı kullanmayı hedefleyen bu aygıtın örgütleyicisi de CIA olarak bilinmektedir.
12 EYLÜL’DE GÜÇLENDİLER 28 ŞUBAT’TA DEĞİŞTİLER.
Derdim yazıyı uzatmak ve uzun bir AKP analizi yapmak değil. yazı yeterince uzadı farkındayım. Bu analizden hareketle söylemek isterim ki yapılmak istenen 140 ülkede eğitim yapmak falan değildir. Çok açık ki sorun “Özgürlükleri genişletme sorunu” falan da değildir. Sorun AKP’nin ve doğal olarak Gülen Hareketi’nin , yargısıyla, üniversitesiyle, medyasıyla, yasama, yürütme ve Çankaya'sıyla ülkeyi tümden denetim altına alma girişimidir. Benim kanımca başarmışlardır.
Bu nedenle şimdilerde Gülen Hareketi ile AKP arasında değişik başlıklarda “güç kavgası” yürütme lüksü doğmuştur.
Bu arada uzun bir analiz yapmayalım ama 28 Şubat’la birlikte yaşanan dönüşümü de hatırlamadan geçmeyelim. Aksi durumda bir boşluk kalacaktır. Şimdi nasıl ki 12 Eylül dahil bütün yaşadığımız tarihsel süreçlere ekonomik, siyasal ve sosyal açılardan bakmaya çalışıyoruz. Nasıl ki, 12 Eylül darbesini kim yaptı? Niçin yapıldı? Türünden sorulara yanıt ararken bunu yüzeyel ve sığ bir sonuca bağlıyamıyoruz. Nasıl ki 12 Eylül darbesi, Türkiye‘deki üç beş tane generalin “Biz idareye el koyalım, insanlara işkence yapalım, bir kısmını da asalım” diye akıl yürütmesiyle oluşmamışsa ve idareye bu nedenle el konulmamışsa ve darbede yükselen toplumsal muhalefetin ve ABD’nin ülkemize biçtiği rollerin çok özel bir değeri varsa. Aynı şekilde AKP iktidarı da, “Hadi bir parti kurup yüksek oylar alalım” mantığıyla ortaya çıkmış bir iktidar değildir. Yani aslında AKP bir siyasi partiden çok bir projedir. Bu proje de 28 Şubat sürecinde olgunlaştırılmıştır. Bu projenin en önemli bileşenlerinden birisi Gülen Hareketidir.
AKP’nin dayandığı ana siyasal damar 12 Eylül‘ün ürünü ve onun devamıdır. AKP, 28 Şubat sürecinde Erbakan‘ın tasfiye edilmesi sonucunda dolaylı müdahale ile kurdurulmuş bir partidir. Arkasında uluslararası güçlerin olduğu bilinmektedir.
28 Şubat‘tan sonra AKP‘nin kurulmuş olmasının kanıtı nedir? Diye sorulabilir. Durum ortada değil midir? 28 Şubat‘ta Erbakan‘ın Milli Görüş çizgisindeki Refah Partisi tasfiye edilmiştir. Daha sonra onun içerisinden bir grup çıkmış ve Milli Görüş‘ün anti-Amerikancı kimi görüşlerini bir kenara bırakarak daha liberal görüşler etrafında birleşen bir parti kurmuştur. Böylece ortaya görüntü olarak “ Dışı muhafazakar içi liberal” bir parti çıkmıştır. Bu partinin bütün programı ve kuruluş mantığı da küresel sermayenin politikalarına uygun görüşler etrafındadır. Daha önce AB‘ye karşı iken AB çizgisini bile benimsemişlerdir. Kısacasi, 28 Şubat'ta ABD karşıtı Erbakan tasfiye edilerek yerine Amerikancı-Ilımlı İslamcı Tayyip Erdoğan hareketi geliştirilmiştir. Ancak ana damar 12 Eylül’de büyütülen siyasal akımdır. Bu nedenle AKP’nin dayandığı ana siyasal damar bir 12 Eylül‘ün ürünüdür ve onun devamıdır.

Bu bakımdan yaşananlar; Türkiye‘de AKP eliyle sürdürülmeye çalışılan neoliberal yeni toplum düzeninin sürdürülmesi çabasından başka bir şey değildir. En büyük ortağıda Gülen Hareketidir.
Yüksel abi bunları bilmez mi? Bence çok iyi bilir.
Peki nedir bu Gülen Hareketi eğitim faaliyetleri sempatizanlığı?
İşte bunu anlamakta zorlanıyorum.
Bu yazının dipnotu: Yüksel abi bir yanda da bugünkü “adaletsizliklere” ve Süleyman Soylu’yakızarak “birdaha 28 Şubatveyabenzeri anti demokratikbirmüdahaleolur, İslamcılarabaskıyapılırsa, Allah’ayeminederimki, onukenardanseyredeceğim, aslakarşıdurmayacağım!”demiş.
Olmadıyine.Şimdiaskerivesayetvedarbelerinyıkıcılığıüzerine de cümlelerkurarsambuyazıbitmez.Amaolmamışyineabi.“Darbecilik” bizeyakışmaz.

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız