Selvi'nin iddiası, Baransu'nun belgesi!

30 Kasım 2013 Cumartesi, 09:07

Aynı gün medyaya yansıyan iki bilgi, iki önemli iddia gündemi sarsmaya yetti.

Biri sessiz sedasız geçiştirildi.

Diğeri ‘belgeye’ dayandığı için daha çok ses getirdi.
İlkinden başlayalım…

Ankara’da hükümetin nabzını iyi tutan gazetecilerden Abdülkadir Selvi, Yeni Şafak’ta ‘Dershaneler konusundaki asıl strateji ne?’ başlıklı bir yazı kaleme aldı.
İddiası şu:

“Dershaneler konusu siyasi bir projenin sadece bir ayağı. Bu işin hedefinde cumhurbaşkanlığı seçimi ve Erdoğan’sız AK Parti projesi yatıyor.”

Yani cemaat dershaneler üzerinden ‘Erdoğan’sız bir AK Parti’ dizayn ediyor.

* * *

Selvi’nin kendisi bu yazdığına ne kadar inanıyor bilmiyorum ama Ak Parti çevrelerinde bu kanaat hayli yaygınmış.
E ne de olsa hayata olgulardan önce komplolar üzerinden bakmayı seven bir milletiz. Oysa insan biraz olsun önceliği olgulara verir.
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte ‘Erdoğan’sız bir AK Parti’ mevcut siyasi koşullarda zaten olma ihtimali en yüksek senaryo.

Ha, birileri bunu ister birileri istemez…

Ama bunun için özel çaba sarf etmeye gerek yok.
Çünkü Erdoğan 3 dönem sınırlamasından dolayı tekrar başbakan olmayacağını, gönlünden geçenin başkanlık, yarı başkanlık ya da partili cumhurbaşkanlığı olduğunu açıkça söyledi.

Fakat mevcut siyasi koşullar anayasa değişikliğine müsaade etmiyor.

Bu yüzden de bırakın cemaati aylardır Ak Parti yönetiminde ‘en iyi senaryo’ olarak Erdoğan’ın seçimle cumhurbaşkanı, Abdullah Gül’ün de başbakan olması konuşuluyor.

Bu durumda ‘Erdoğan’sız AK Parti’ planını falandan filandan önce bizzat Ak Parti yönetimi yapmış olmuyor mu?

Onlar da mı komplonun parçası, en yakınındakiler de mi Erdoğan karşıtı?

Selvi gibi hükümete yakın iyi gazeteciler bile bu senaryolara inanıyorsa AK Parti ve memleket için bundan daha büyük bir tehlike var mı?

* * *

Gelelim önceki gün Taraf’ta yayımlanan Mehmet Baransu imzalı ‘Gülen’i bitirme kararı 2004’te MGK’da alındı’ haberine.

Haberin kendisinde bir sorun yok.

Aksine Baransu’nun ‘MGK belgeli’ haberi kim ne derse desin gazetecilik açısından büyük başarı.

Fakat haber üzerinden yaratılmaya çalışılan, “Aslında hükümet dershaneleri kapatma kararını 2004’te MGK’da altına imza attığı kararla aldı” algısı çok sorunlu.

Bir kere o gün MGK’da alınan tavsiye kararını bugünün dershane tartışmasına bağlamak, hem doğru hem de ahlaki değil.

Dershane tartışmasının arka planını Oslo’da ya da 2004’ün MGK kararlarında aramak en az ‘Erdoğan’sız AK Parti komplosu’ kadar gerçeklikten uzak, saçma bir komplo teorisi.

Zamanında Erbakan’ı ‘28 Şubat kararları’na imza attığı için eleştiren Başbakan’ın böylesi bir belgeye neden imza attığı sorgulanabilir.

Nitekim Baransu’nun belgeli haberi sayesinde tartışılıyor.

Ama 2004’te atılan imzaları o günün bağlamından ve sonrasında yaşanan gerçeklerden koparıp bugünün dershane tartışmasına bağlamak en hafif tabirle ayıp.

Fakat dershane tartışması öyle bir noktaya vardı ki ne olgulara ve belgelere dikkatlice bakan var ne de ayıp tanıyan…

Varsa yoksa karşılıklı düşman üretmeye dayalı komplo teorisi…

Oysa bu kaypak ortamda herkesin düşmanı kendisi.

Kaynak : Eyüp Can /Radikal