Yımaz Özdil yazıyor, ''Bu tezkereyle ne yapılacak? Organik tarım...''
Başbakanımızın pek sevdiği bi laf var: Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.
E başbakanımız ha bire “hafıza, beşer” filan deyince… İster istemez Hafız’ın oğlu Beşar geliyor insanın aklına.
Hatırlayın, 3 sene önce… Durup dururken “Suriye sınırındaki mayınları acilen temizlememiz lazım” dediler mi? Dediler.
“Günler torbaya mı girdi, niye acilen?” diye soranlara… “Ottowa Sözleşmesi var, en geç 3 seneye kadar temizlememiz şart” dediler mi? Dediler.
“Bu ne biçim Ottowa birader, niye illa Suriye sınırı? Mesela, niye İran sınırı değil? Suriye sınırındakiler mayın da, İran sınırındakiler karpuz mu?” diyenlere… “Faşist” dediler mi? Dediler.
İhaleyi İsrail’e vermeye çalıştıkları ortaya çıktı mı? Çıktı. “Biz temizlesek olmaz mı?” diyenlere… “Paranın dini, milleti olmaz” diye akıl öğretip, “ırkçı” damgası yapıştırdılar mı? Yapıştırdılar.
Sınırı temizleyene, sınırı 44 seneliğine verecekleri ortaya çıktı mı? Çıktı. “Toprağımızı niye veriyorsunuz, orası babanızın malı mı?” diye itiraz edenlere… “Adam masraf yapacak, masrafını çıkarmak için de organik tarım yapacak, win-win” dediler mi? Dediler.
“Evini temizlemeye gelen gündelikçi kadına, 44 seneliğine kullansın diye balkonunu veriyor musun?” denilince… Mahkemeden dönüp, iptal edildi mi? Edildi.
Ahali unuttu mu? Unuttu.
Mayınları temizliycez ayaklarıyla “tampon bölge”yi “bu tarafa kuramayacakları” anlaşılınca… İngiliz ve Alman basınında, bangır bangır, “Türkiye, ordusunu Suriye’ye sokacak, sınırın öte tarafında tampon bölge oluşturacak” manşetleri atıldı mı? Atıldı. Dışişleri Bakanımız “sığınmacı sayısı 100 bin olursa, Suriye tarafında güvenli bölge oluşturmak lazım” dedi mi? Dedi.
Başbakanımız, Gaziantep’teki yetmez ama evet mitinginde, “Sevgili kardeşlerim, zaman tünelinde geriye gidelim, ne yaptılar, sanal tehditler ürettiler, endişelere maruz bıraktılar, milleti korkuttular, biz ne yaptık, Esad kardeşimle oturduk, vizeleri kaldırdık, kapılarımızı açtık, bütün o tehditlerin, o korkuların ne kadar boş olduğu ortaya çıktı, kim kazandı, Gaziantep kazandı, vizyonumuzun en canlı tanığı Gaziantep’tir” demişti miydi mi? Demişti. Gaziantep’te bomba patladı mı? Patladı.
Gaziantep’te patlayan bombanın…
ABD’deki sözde düşünce kuruluşu Brookings’in “savaş oyunu”nda, adıyla sanıyla “Gaziantep bombası” olarak yer aldığı ortaya çıktı mı? Çıktı.
Hazır, ahalimiz unutmuşken… Biz temizleyemiyoruz, mutlaka İsraillilerin temizlemesi gerekiyor denilen, Suriye sınırındaki mayınların bir bölümü Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından sessiz sedasız temizlendi mi? Temizlendi. Suriye sınırımız taaa 877 kilometre uzunluğundayken, küçücük bi şerit, sadece 2-3 kilometrecik mi temizlendi yoksa? Hayret ama evet!
Neresi orası yahu?
Akçakale!
Kaderin cilvesi işte, tam da “kafamızı bozmasınlar, sınırın öte tarafına iki-üç top mermisi düşüverir” diyen rahmetli Özal’ı kabrinden çıkardıkları gün… Sınırın bu tarafına top mermisi düştü mü? Düştü.
“Hudut, şümul, miktar ve zamanı sayın hükümetimiz tarafından takdir edilmek kaydı”yla, tezkere çıktı mı? Çıktı.
Ve, hâlâ deniyor ki:
Bu tezkereyle ne yapılacak?
Söylediler ya size kardeşim…
Organik tarım.
|