TÜRKİYE’nin bir aydır odaklandığı, her sorunu dahi gölgede bırakan bir ilgi çekmeyi başaran AKP kongresi beklendiği gibi geçti.
Başbakan Erdoğan ve yabancı konuklar dışında kimse kürsüye çıkmadı, denebilecek; Erdoğan’ın yaptığı listenin tüm delegeden çizik yemeden onay bulduğu, muhalif görülen bazı gazetelere ‘yasak konan’ bir kongre izledik. CHP kurultayı sonrası, ‘Disiplin-düzen arayanlar bir ay beklesin’ demiştim, belki güvenlik önlemleri onları sıkmıştır, ama aradıklarına dün ulaştılar.
Doğrusu hangi kongrenin daha demokratik ve güzel geçtiğini söylemek tamamen kişinin nereden baktığına bağlı.
Erdoğan’ın 2023 vizyonu çizeceğini söyleyenler ise pek karşılık bulamadı.
Selamlama merkezleri tek tip oldu
Erdoğan, bizim beklediğimiz gibi balkon konuşmalarının bir yenisini yaptı. Kimsenin yaşam tarzına karışmadıklarını, bir yaşam tarzı dayatmadıklarını, aksine bunların güvencesi olduklarını; özgürlük, hoşgörü, demokrasi, hak-hukuk dediklerini; azamet, kibir ve gururdan uzak durduklarını; biz ve diğerleri anlayışına prim vermediklerini; korkuyu bertaraf ettiklerini söyledi.
Daha önce, “Aranan yeni bir balkon konuşması değil, toplumu bütünleştirecek uygulamalar” diye yazmış biri olarak bu konuşmanın gelecek için ümit verdiğini söyleyemem; ancak AKP’nin bugüne kadar uyguladığı politikalardan farklı bir şey göremeyeceğimizi ileri sürebilirim.
Başbakan herkesi kucakladığını söylerken, örneğin Âşık Veysel ile Neşet Ertaş’ın şiirlerini okudu, seslerini dinletti, ama Alevilerin tek bir sorununa atıf yapmadı, konuşmasında Alevi sözcüğünü hiç geçirmedi.
10 yıl önce büyük AB vizyonu ile yola çıkan, 2004 aralık ayında gündüz gözü Türkiye AB’ye girmiş gibi kutlama yapan AKP iktidarı, dünkü kongrede konukları ve konuşmayla AB’den tamamen uzaklaşmış, Ortadoğu ve İslam coğrafyası ile tam iç içe geçmiş bir görüntü verdi.
Erdoğan’ın, önceki konuşmalarının aksine dünyanın selam yolladığı merkezlerinin bu kez sadece İslam dünyası ile sınırladığını da anımsatayım.
CHP’ye haklı ve önemli bir çağrı
Erdoğan’dan en büyük beklenti Kürt sorunu ve Suriye konusunda ayrıntılı değerlendirmeler yapması, yeni açılımlar sergilemesiydi; böyle olmadı.
Her şeyi 10 yıl öncesi ile kıyaslayan Erdoğan, zaman zaman özeleştiri yaptıklarını söyledi; ama “10 yıl önce Hakkâri’ye havaalanı yapılacağı söylenseydi kim inanırdı” derken, “10 yıl önce Hakkâri’de PKK kampları olacak denseydi kim inanırdı” şeklinde bir kıyaslama yaptı mı bilmiyorum.
BDP milletvekillerini teröristlerle kucaklaştıkları için yine eleştiri odağına koyan Erdoğan, “Teröre karşı sesinizi yükseltin” dediği Kürtlere çözüm adresini, “Sizlerle kucaklaşanlar” diye gösterdi.
Bu durumda Kürtlerle kucaklaşan kişinin Öcalan olduğu sonucu çıkarılabilir.
Erdoğan’ın bu sorun konusunda “Haksız” denemeyecek tek çıkışı, CHP’ye, “3 aydır bekliyorum, gel beraber çalışalım” önerisine yaptığı güçlü vurgu oldu.
CHP’nin bu konuda hâlâ işi sürüncemede bırakması, MHP liderine yazacağı mektubu dahi yollamamış olması ciddi bir niyet sorgulaması gerektiriyor.
Ancak aynı Erdoğan’ın, konuşmasının ileri bölümünde CHP için, “Bu adamlarla nereye gidebiliriz ki?” demesi de samimiyet şüphesi yarattı.
Dünkü Kongre’de olmayan sadece bazı muhalif gazeteler değildi, CHP ve MHP de yoktu; doğrusu içbarışın nereye geldiği konusunda çok çarpıcı bir durum. Dileriz bu böyle devam etmez, ama Erdoğan’ın yeni anayasa konusunda tüm partilerin mutabakatını aramaktan vazgeçtiğini göstermesi belki de 2023 vizyonunun ne anlama geldiğinin pek olumlu olmayan somut bir işaretidir.
|