Kurnaz ve popülist bir politikacı

01 Ekim 2012 Pazartesi, 10:00

Erol Çevikçe/Vatan

Milli görüşçü R. T. Erdoğan’ın, bu gün çıktığı zirveyi anlamak için siyasal davasını baştan almak gerekir; Erbakan Hoca’nın başlattığı milli görüş siyasetinden yola çıkan ve bugün ülkeyi yöneten AKP’nin, varlık nedeni olan çağdaş uygarlık karşıtı, kendi dilleriyle “zihniyet” çok önemlidir
Zihniyet ayrılığı yüzünden çıkan savaşlarda ölenlerin sayısını hesaplamak zor bir iş olmasa gerek! Birinci Dünya Savaşı’ndan önce, o zamanki sözcüklerle “muharebelerde, harplerde” ölenlerin sayısı en çok 5 milyon olabilir. Dünyanın ve savaşan ülkelerin, yani tarafların, o yıllardaki nüfusundan giderek yaptığım aritmetik saptama çok küçük bir hata payı ile bu sayıyı verdi. Birinci Dünya Savaşı’nda 20 milyon insan can verdi. İkinci Dünya Savaşı'nda yaşamını yitiren insan sayısının 40 milyon dolayında olduğunda ortak görüş birliği vardır. 1950’den bu yana, Kore’den Doğu Timor’a, Afganistan’dan Guatemala’ya, Çin’den İrlanda’ya, Irak’tan Ruanda’ya kadar, her yerde yaşanan terör olayları ve sürmekte olan savaşlarda yitirilen insan sayısı ise kaynaklardan derlenen bilgilere göre, 10 milyona yakındır. Şimdilerde de, dünyanın değişik bölgelerinde her gün 500’e yakın insan can vermektedir.
Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde Arapça kökenli olan “zihniyet\' sözcüğüne, “Bir toplum veya topluluktaki bireylerde görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle beliren düşünme yolu, düşünüş biçimi” olarak tanım verilmiş. Bugün başta “siyasal İslâm” olmak üzere, yükselerek artan siyasal tartışmanın “zihniyet” ayrımından çıktığını artık kimse yadsıyamıyor. Daha 2000’lerin başında, eski başbakanlar Ecevit ve Yılmaz’ın, “bu zihniyeti ile Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’yi, bırakın Avrupa Birliği’ne götürmesini, girmemesi için elinden geleni yapacağını” söylediklerini hepimiz unuttuk! Şimdi Tayyip Bey’den çok şey bekleyen özellikle liberal demokrat geçinen aydınlar ve iş çevreleri sinsi bir pişmanlık içindeler. Onuruna düşkün olanlar, kendilerini aldatılmış hisseder durumdalar.
Artık aklı başında aydının gördüğü gerçek şudur: Tayyip Erdoğan için, ya aslını inkâr etmek ya da zihniyeti uğrunda direnmek ve gerekiyorsa her şeyi göze almak vardı! 2007 ve 2011 seçimlerinde beklediğinin çok üstünde oy aldığında da, zihniyetinin önünde artık hiçbir engel kalmamış oldu. Bir zamanlar “demokrasi bizim için amaç değil, araçtır” demek isterken, bugün görülüyor ki, bilinçaltındaki “milli görüş zihniyeti” R. T. Erdoğan’ın aklını ve sağduyusunu tutsak etmiş durumda. R.T. Erdoğan değişmemiştir. Başbakanlığının ilk günlerinde dediği gibi Menderes’in yolunda muhafazakâr demokrat filan değildir. Zihniyetinin esiri olmuş, kurnaz ve popülist bir politikacıdır.