CHP ne yaptığını biliyor mu?

14 Nisan 2011 Perşembe, 08:18

Kadri Gürsel/Milliyet

Dakika bir, gol bir... Beklenen oldu ve “Ergenekon sanıklarının CHP’den milletvekili adayı gösterilmeleri” ilk günden itibaren seçim gündemine yerleşti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a önceki gün tutuklu milletvekili adayları konusunu nasıl değerlendirdiğini sordular...
Şu cevabı verdi: “Benden önce milletim nasıl değerlendirecek? Hangi davadan tutuklu oldukları ortada... CHP’nin tavrı, BDP’nin tavrı ortada. ‘Dokunulmazlık kaldırılsın’ bu kadar konuştular, şimdi dokunulmazlık zırhına kimlerin müracaat ettiği o da ortada”.
Böylece gördük ki “Ergenekon sanığı adaylar” konusu AKP tarafından seçim meydanlarında CHP’ye karşı bolca sarf edilecek bir cephane olacaktır.
Kılıçdaroğlu ne zaman, “Hadi kaldırın dokunulmazlıkları” dese susmaktan başka bir şey yapamayan Başbakan’ın artık verecek cevabı vardır. Eşitlik sağlanmıştır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Başbakan’ın sözlerine cevaben sert bir yazılı bir açıklama yaptı. Şöyle dedi Kılıçdaroğlu:
“Partimize aday adayı olarak başvuran ve aday olmalarına karar verilen tutuklu arkadaşlarımız, tutuklu oldukları için değil, dokunulmazlık zırhına ihtiyaç duydukları için değil, kişisel özellikleri, birikim ve deneyimleri nedeniyle milletvekili adayı olarak listelere alındılar. (...)
Daha da önemlisi aday adayı olmak için başvurdukları zaman dokunulmazlıkların kaldırılmasına söz vermişlerdir. Dokunulmazlığın kaldırılması için mücadele edeceklerine söz vermekle de kalmamışlar, imza atmışlardır. (...) Başbakan’a diyorum ki adam gibi adam olan sözünde durur. 2002’de dokunulmazlıkları kaldırma sözü vermiştin, hodri meydan... Adam gibi adamsan sözünde dur, çık ‘Dokunulmazlıkları kaldıracağım’ de.”
Aman Sayın Kılıçdaroğlu, sakın ola ki bir daha Başbakan’dan dokunulmazlıkların kaldırılmasını istemeyiniz. Yoksa Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal yeniden Silivri’ye gönderilir... Onları parlamentoya sokmak için şimdiden ödemeye başladığınız ağır bedele de hepten yazık olur.
Ve sonra siz ve arkadaşlarınızın artık dokunulabilinir olması bugünkü siyasallaşmış yargı düzeninde başınıza nice çorabın örülmesini mümkün kılabilir.
Başbakan’ın “dokunulmazlık zırhı” hususundaki dokundurmaları karşısında Kılıçdaroğlu’nun Balbay ve Haberal’ı aday yapma kararını savunmakta daha ilk günden itibaren zorlandığı da görüldü. Öyle olmasa, milletvekili dokunulmazlığı sayesinde hapisten çıkacak bir tutukludan, onu yeniden hapse gönderecek, “dokunulmazlıkların kaldırılması” yönündeki bir düzenleme için söz aldıklarını söylemek zorunda kalır mıydı?
Her neyse, Ergenekon sanıklarını parlamentoya sokma bağlamında izaha muhtaç daha önemli çelişkileri var CHP’nin...
Mesela, devletçi ve bürokratik seçkinci Önder Sav ve ekibinden kurtulurken CHP “yenileşmiş” oluyor da, militarist ve derin devletçi ideolojiyi temsil ettikleri aşikâr olan Ergenekon sanıklarını parlamentoya sokarken CHP’nin nesi yeni oluyor?
Balbay ve Haberal’ın tutukluluk halleri bir cezalandırmaya, öç alma eylemine dönüşmüştür, hukuksuzluktur; vicdanlarda kanayan bir yaradır; tamam. Serbest bırakılmalıdırlar; ona da tamam. Ama bu iki insanı hapisten çıkarmak için CHP’yi siyaseten kurban etmenin de bir bedeli olacaktır.
Bir an için Balbay’ın CHP’deki varsayılan değişime ayak uydurduğunu, sözde daha sivil, daha demokrat bir çizgiye gelmiş olduğunu düşünelim. O zaman bu “değişim” CHP’nin Balbay’ı milletvekili yaparak hapisten çıkarmasının hafifletici bir nedeni olarak görülebilirdi.
Peki, Haberal kimdir?
Bugün artık bir seçmen tabanı kalmamış olan, 70’lerin nostaljik, devletçi sağ milliyetçisi. Eski merkez sağ tabanın sahillerde ve büyük kentlerde yaşayan bölümü CHP’ye, geri kalanı da AKP’ye oy veriyor.
Haberal’ın aday gösterilmesi oy avcılığı ise, kendisinin CHP’ye AKP’den getireceği bir oy olabilir mi?
Ya da sağ seçmenden oy almak için illa da Sinan Aygün gibi Ergenekon sanığı başka bir sağcıyı mı listeye koymak gereklidir?
Eski derin devletin “AKP+Cemaat koalisyonu”yla olan kavgasını Meclis’teki CHP sıralarına taşıyarak sürdürmenin, bu partideki değişim adına hayra yorulacak bir tarafı yok.