“BEN Kürt’üm” diyen insanların sayısı toplam nüfusun yüzde 17.9‘unu oluşturuyor. Bu memlekette yaklaşık on dört milyon insan Kürt. Kürt seçmen sayısı ise, yedi milyon dolayında.
Kürtlerin sosyal kimliğinde öne çıkan iki özellik var. Yüzde 39.7’si eğitimsiz, yüzde 36.7’si işsiz. Her iki-üç Kürt’ten biri eğitimsiz ve işsiz. PKK’nın tam işine yarayan durum.
36, 39 bunlar çok yüksek oranlar. Afrika kabilelerinde görülebilecek oranlar. Bu gibi oranlar ne kadar yüksek ise, o kadar tehlikeli. Tehlike PKK ile doğrudan bağlantıdan ve PKK’ya duyulan sempatinin artmasından kaynaklanıyor. O sempati ya da bağlantının siyasal çevirisi var:
Gezici Araştırma Şirketinin yaptığı araştırmaya göre, bu kitle içinde yer alan her on kişiden dokuzu BDP milletvekillerinin PKK’lılarla kucaklaşmasına sıcak bakıyor. Her on kişiden sekizi PKK’yı terör örgütü olarak görmüyor.
PARTİLERE MESAJ
PKK’ya bu kadar sempati beslemelerine rağmen, Gezici Araştırmanın çok çarpıcı bir bulgusu var:
BDP seçmenin yüzde 68.9’u Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne güveniyor.
BDP’li seçmen belli ölçüde PKK sempatizanı, PKK ile kucaklaşmaya sıcak, ama Meclis’e güven duyuyor. Büyük sürpriz. Bu güven duygusu Meclis’teki bütün partilere büyük mesaj içeriyor:
MHP’ye: BDP’lileri düşman görmeyin.
CHP’ye: BDP’lileri anlamaya çalışın.
AKP’ye: BDP’leri her fırsatta bu kadar suçlamayın ve itmeyin.
BDP’ye: Sizin yeriniz Meclis. Biz sizi Meclis’te haklarımızı koruyun, yeni haklar elde edin, diye seçtik. Meclis dışında toplumu karşınıza alacak eylem ve sözlerden sakının.
BDP seçmeninin Meclis’e güven duyması, PKK’ya onca sempatiye rağmen, Kürt Sorununda çözümün her şeye rağmen, silahta değil, siyasette olduğunu gösteriyor.
BDP seçmenindeki Meclis’e güven duygusu Batı’dan Doğu’ya gittikçe, her ne kadar azalıyorsa da, azalmanın parametreleri eğitimsizlik ve işsizlik.
ADINI BİLMİYOR
Gezici Araştırmanın bulgularından biri de, hükümetin terörle mücadelesi. Türkiye genelinde halkın yüzde 60.2’si hükümeti terörle mücadelede başarısız görüyor.
Başarılı gören muhtemelen AKP seçmeni. Nasıl görüyorsa. Hatta, yüzde altmış hükümet için yine de iyi bir oran. Yaşadığımız son dört korkunç aya ve günde sekiz-on şehide rağmen, yüzde kırkı hala başarılı görüyorsa, hükümet için yine de iyi.
Bu bir yana, hükümet madem başarısız ki, doğru, madem silahla çözülmüyor ki, doğru, işte Meclis, işte oradasınız.
Araştırmanın paradoksal yönü başka. BDP seçmeninin yarısı, yüzde 46.7’si BDP Genel Başkanının adını bilmiyor. Selahattin Demirtaş ya da Gülten Kışanak’tan birinin adını söyleyemiyor.
Yine de, Meclis’e güveniyor. Çözüm için bu bir fırsat.
İstanbul’da azalan fark
AKP Türkiye genelinde düşme eğiliminde. Ama, hala tek başına iktidar olabilecek güçte.
Düşme eğilimi İstanbul’da da, var. O düşüşe rağmen, gelecek yıl yerel seçimler için şu anda İstanbul’da AKP yine önde. Ama, CHP ile arasındaki fark azalıyor. Bugün seçim olsa, İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanlığını yine AKP kazanıyor. Bir yıl sonra ne olacağı belli değil. Düşme eğilimi devam ederse, İstanbul’da kıran kırana iktidar mücadelesi olabilir.
Geçenlerde araştırma şirketleriyle sohbet ediyorum. Hepsinin ortak görüşü şu:
-Aday çok önemli. CHP iyi bir aday çıkartırsa, kazanma şansı olabilir.
-CHP Büyükşehir adayını ne kadar erken açıklarsa, şansı o kadar artabilir.
Gerisi AKP ve CHP’nin bileceği iş.
Her gün yeni bir dosya
ULUDERE, 34 kişinin nasıl olup da öldürüldüğünü hala bilmiyoruz. O bir dosya.
Düşen uçak, Genelkurmay Askeri Savcılığının açıklaması Suriye füzesinin uçağın yakınında patlamasından kaynaklanarak düştüğünü söylüyor, ama kimse tatmin oluyor. O bir dosya.
Afyon, 25 asker şehit, neden patladı bombalar, bilinmiyor. O bir dosya.
Pek çok karakol baskını, onca şehit, oralarda neler yaşanıyor, bilinmiyor. Hepsi tek tek, ayrı bir dosya.
Otobüs, askerin izin dönüşü on şehit. O bir dosya.
Daha bilmediğimiz kim bilir neler. Bu karanlık olayların hepsi bir kaç ay içinde. İnsanlar aldırmıyor sanıyorsunuz, aldanıyorsunuz. Ülke artık kaldırmıyor
|