YENİDEN ÇAĞIRIYORUM:Bu zalim ve kötü dönemi sonlandırmak için.
Cumhuriyet mitingleri için halkımıza seslendiğimde, “Gelincikleri” meydanlara davet ettiğimde “ÇAĞIRIYORUM” başlıklı yazılar yayınladım.
Gelincikler, Anadolu tarihi boyunca hep olageldiği gibi “Dost dostu çağırınca gelindiği” için; Türkiye ve çocuklarımızın geleceği için meydanları doldurup coşkuyla; demokrasiye, Cumhuriyete, Anadolu aydınlanmasına ve Mustafa Kemal’in ilkelerine sahip çıktılar.
Dünyaya nam saldılar: “Demokrat Gelincikler” olarak.
Şimdi bu inatçı ve kindar dönemde, iyi ve temiz insanların kötü sayıldığı, zalimin zulmünü ve zorbalığını giderek arttırdığı bu dönemde gene aynı başlıklı yazılarla bütün dostları, Gelincikleri “ÇAĞIRIYORUM”
Neden mi?
Bu zalim ve kötü dönemi sonlandırmak için.
Silivri zindanını yıkmak, Ergenekon yalanını yüzlerine çarpmak, Türkiye’yi götürmek istedikleri karanlığa direnmek için “ÇAĞIRIYORUM”
Bazen böylesi kindar dönemlerde bazı dostlar ile düşmanlar el ele verirler. Şimdi ben böyle bir süreci yaşıyorum.
Dostlarım vefasızlık, siyasi tecrit ve başka tanımlamalarda bulunuyorlar. Ben Silivri zindanında 32 aydır, bu anı bekledim. İki aya yakın süredir bir başıma tecrit hücresinde tutuluyorum.
Neden?
Çünkü Türkiye’yi savunma mücadelesinin bu kritik dönemecinde benim olmamamı, mücadele etmememi istiyorlar.
Başaracaklar mı?
Asla!
12 Haziran genel seçimleri için CHP’ye, İstanbul 1. Bölge seçim çevresinden milletvekili adaylığı için başvuru yaptım; ama başvurum, MYK’da görüşülmeksizin ve en hazini PM’de dahi görüşülmesine izin verilmeksizin reddedildi.
Arkasından neden aday gösterilmediğime dair açıklama dahi yapılmadı.
Aylardır mahkeme heyetine ve savcılara sorduğum soruyu Sn.Kılıçdaroğlu şimdi size soruyorum: Benim Suçum Ne! Benim adaylık başvurumu neden reddettiniz? Bu vefasızlık, bu sessizlik niye? Savcıların yapamadığını yapmak mı bunun adı? Halkın gönlünde de beni tecrite koymak mı?
Oysa amacım güç katmaktı, güç vermekti.
Anlıyorum ki, beni CHP’nin yetkili kurullarına sunmaktan bile kaygı duydular. Ya kabul edilirsem diye çekindiler.
Ama inanın su akar ve yolunu bulur.
Bu kötü ve kıskanç, inatçı ve kindar dönem de sona erer. Erecek; bunu 12 Haziran’dan sonra yaşayıp göreceğiz.
Aynı şeyleri yaparak farklı sonuç almak mümkün değildir. Bunun için ben de Anadolu’dan yani İstanbul’un Anadolu yakasından; 1. Bölge seçim çevresinden “Bağımsız Milletvekili Adayı” oldum. İşte bunun için çağırıyorum dostlar. Bütün dostları; 12 Haziran günü, beni Aşkla bağlı olduğum halkımla buluşturmamak için kapattıkları Silivri zindanını gömmek için sandığa, bana oy vermeye çağırıyorum. Tuncay Özkan’ı fiilen Silivri zindanında tecritte tutanlara ve bana katmer olsun diye siyasi tecritte kalmamı isteyenlere Mustafa Kemal aydınlığı ile yanıt vermek için bütün dostları çağırıyorum. 12 Haziran’da kötüyü, vefasızı, kindarı, zalimi, zulmü yenmek için çağırıyorum! Türkiye mücadeleme özgürce devam etmemi sağlayacak karşı duruşa, isyana, hepinizi seçim sandığına çağırıyorum. Oylarınızla Tuncay Özkan’ın özgürlüğüne kanat olmaya çağırıyorum sizi.
Vefasızlığa, zulme, zorbalığa, “Hayır” demeye çağırıyorum sizi.
Ne için mi?
13 Haziran günü Türkiye’yi yutmaya çalışacak karanlığa karşı bir güneş gibi Atatürkçü düşünceyi doğurmak için.
Mustafa Kemal’in askeri, sancaktarı Tuncay Özkan’ı karanlığa karşı bu yeni mücadeleye özgürce hazırlamak için.
Anayasayı, yasama biçimimizi, Cumhuriyet kazanımlarını ve Mustafa Kemal aydınlığını savunmak için.
ÇAĞIRIYORUM:
Ey dostlar; savaşmaya fırsat bulamayan fikirler yaşayamazlar.
Bugün mücadelenin en zor dönemecindeyiz. Ama inanın BİZ kazanacağız. Anadolu’nun aydınlığının, aydınlanmasının, 21. yüzyıla ulaşan güneşi Atatürkçülük yeniden doğuyor bu mücadeleyle. Savaşıyoruz ve kazanacağız. Sizden 12 Haziran’da Tuncay Özkan’a oy istemem bundan.
Dönemlerin tarzı vardır. Bu dönemin tarzı: Kötülük!
Bu kötülük; zulm, zorbalık, vefasızlık, korkaklık, aymazlık ruhumuzdaki iyiliğin, azmin, inancın ve haklılığın güce dönüşmesini engelleyemeyecek. Sözlerimizin yani fikirlerimizin eyleme yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girip halkı ve adaleti savunmamızı, çocuklarımızın geleceğini kurmamızı; iktidara yürümemizi engelleyemeyecek.
Karanlığın temsilcileri meclise girmemizi engelleyemeyecekler. Onların korkusu bir elimde Kuran, bir elimde Nutuk karşılarına dikilmemdir. O gün Atatürkçü düşüncenin gücünü anlayacaklar. Bezirgânlıkları bitecek. Sizi bunun için çağırıyorum!
Buradan sesleniyorum:
Ne yaparsanız yapın! Aşkımla; halkımla kucaklaşmamı, onların sesi olmamı engelleyemeyeceksiniz. Kucaklaşacağız; enerjimiz, irademiz, gücümüzle; usanmadan, yorulmadan, yılmadan, bıkmadan mücadele edeceğiz. Mustafa Kemal ülküsünü 21. yüzyılın ötesine taşıyacağız.
12 Haziran’da bütün dostları, Gelincikleri Kadıköy’de, Tuzla’da, Adalar’da, Ataşehir’de, Beykoz’da, Çekmeköy’de, Kartal’da, Maltepe’de, Pendik’te, Sancaktepe’de, Sultanbeyli’de, Şile’de, Ümraniye’de oylarını Bağımsız Milletvekili Tuncay Özkan’a vermeye çağırıyorum.
Dostlar, Gelincikler; herkese şunu söyleyin; oy verirken bir ellerini vicdanlarına koysunlar, Türkiye’yi, Anadolu’yu, BİZ’i Tuncay Özkan mı yoksa; onlar o adını bildikleriniz mi hakkıyla ve layıkıyla mecliste temsil eder?
Vatan!
Namus!
Ahde Vefa!
Memleket sevdasında vefasızlığı yenecek!
Yaşayıp göreceğiz.
Tanrı yardımcımız olsun.
Hepinizi Silivri Zindanından hasret ve özgürlük sevdasıyla selamlıyorum. Yeniden ÇAĞIRIYORUM! 12 Haziran’da sandıkta gelincik gelincik açmak için.
18 Nisan 2011
Tuncay Özkan
Silivri Cezaevi B/3 Tecrit Hücresi
|