Tıpkı e-devlet gibi. CHP’de de benzer bir çalışma yapılmak isteniyor. Yapılıyor değil, yapılmak isteniyor. Zaten, hikaye oradan çıkıyor.
CHP’de Türkiye’nin dört bir yanında, illerden başlayarak beldelere, mahallelere varıncaya kadar üyelik çalışması yapılacak. Kağıt üstünde bakıldığında, CHP’nin bir milyona yakın üyesi görünüyor. Ama, günlük hayatta, pratikte kaç tane faal üye var? Bir milyona vardığı söylenen üyelerin kaçı partisi için çalışıyor, kaçı faal?
Örgüt¸örgüt,örgüt. CHP’deki en büyük eksiklik bu. AKP’nin ezici üstünlüğü burada. AKP üyesi olan bir kişi, bunu kendine gerçekten iş ediniyor ve kapı kapı dolaşıyor, bıkmadan usanmadan partisini anlatıyor.
CHP’de bu yok.
AKSÜNGER PROJESİ
Bu açığı gidermek üzere, İzmir milletvekili Erdal Aksünger bir proje hazırlıyor. Aksünger meslekten bilişimci, bilgisayarcı. Milletvekili olmadan önce, hisselerinin çoğunluğuna sahip olduğu şirketin faaliyet alanı bilgisayar. Program yazılımlarını iyi bilen biri.
CHP’nin en uzak köşelerine kadar inen bilgisayar ağı kurmak istiyor. Var olan üyelerin işlerini tanımlamak, onları faal hale getirmek, ayrıca partiye yeni üyeler kazandırmak projesi.
Ama, asıl üyeleri faal hale getirmek. Üyeleri, belde, ilçe ve il örgütlerini bilgisayar üzerinden denetlemek. Üyelere liyakat kazandırmak.
Her şey elektronik olduğu için Aksünger yeni üyeler için de bir proje hazırlıyor. Herhangi bir kişi CHP’ye üye olduğunda, genel merkez bunu anında kayıtlara geçiyor. Ne yapacağını bilecek yeni üye bilgisayarını açtığında, parti onu sürprizle karşılıyor:
“Hoş geldin yoldaş.”
Yoldaş, Batı’da sosyal demokrat partilerde, Sosyalist Enternasyonalde sosyal demokratlar için kullanılan bir deyim.
MALİYE BEKLEMİYOR
Projenin temel amacı CHP örgütünü harekete geçirmek.
CHP’nin mahalle, belde, ilçe ve illerinde bu projenin maliyeti hesaplanıyor. Üstesinden gelinmeyecek gibi değil. Makul bir maliyet. Kaldı ki, CHP’de en büyük açığı kapatacak bir proje.
Erdal Aksünger projeyi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na açıyor. Ne güzel, tamam yapalım. Buna rağmen, CHP içindeki bürokrasi bir türlü aşılamıyor. Proje masada bekliyor.
Bu olayın bir yüzü. Olayın öteki yüzü ibretlik.
Proje masada bekliyor ama Maliye’nin denetim elemanları beklemiyor.
Böyle bir projenin varlığını birileri her nasılsa öğreniyor. Proje sahibinin Erdal Aksünger olduğu da biliniyor. Gerisi tahmin ettiğiniz gibi:
Maliye elemanları Erdal Aksünger’in İzmir’deki şirketini bir süredir denetliyor.
Hükümet isterse öğrenirsin
Her hafta mutlaka en az bir kere demokrasi anlayışı yerlerde sürünüyor.
Tayyip Erdoğan geçen hafta “yargıya gerekeni zaten söyledik” diyerek, demokrasinin vazgeçilmez koşulu, kuvvetler ayrılığı ilkesini çiğniyor.
Şimdi de, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in “Uludere ve Afyon’da ne olduğunu öğrenmek hakkımız” sözü üzerine, “o kendi işine baksın, nelerin öğrenebileceğine karar veren mercii hükümettir, yargıdır” diyor.
Tipik otoriter anlayış. Demokrasilerde buna ne hükümet karar verir, ne yargı. Halkın bilgi edinmek hakkı, bütün demokrasilerde en kutsal haklardan biridir. Halk bu hakkı hem birey olarak, hem de sivil toplum örgütleri aracılığıyla kullanabilir.
Halkın ne öğreneceğine hükümet karar veriyorsa, o rejimin adı artık demokrasi olmaktan çıkıyor. Bugün ne öğreneceğine karar verecek, yarın ne yapacağına, ne söyleyeceğine.
Son otuz yılın en kötü Yazı
Terörün tırmanışı açısından 1990’lar geride kalıyor. Terör her gün bir-iki değil, artık altı-yedi, bazen daha çok can almaya devam ediyor.
TV’lerde ilk haber cenaze törenleri. Türkiye’nin dört bir yanında. Son olarak Bingöl’de sekiz polis, Hakkari’de dört asker şehit.
Bu yaz PKK’nın en azgın yazı. Son otuz yılın en kötü yaz ve sonbahar aylarını yaşıyoruz.
“Kanı yerde kalmayacak”, “terörün üstesinden gelecek güçteyiz” lafları artık bir şey ifade etmiyor. Bursa’da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın başına geldiği gibi, halk protesto seslerini artık yükseltmeye başlıyor.
Teröre karşı askeri operasyon tamam da, temel çözüm için hükümet ne yapacak, bunu bilen yok.
|