Din devleti ABD’de kürtaj yaptıranın rengi değişiyor

16 Eylül 2012 Pazar, 08:49

Meral Tamer/Milliyet

Geçen hafta 2 kitap okudum: Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Uyandığında ve Can Yayınları’ndan çıkan Stefan Zweig’ın Son Günleri.
Bunları peşpeşe okumam tamamen tesadüftü, ama ilkinde kadın kahramanımızın her manada “uyanışı”na tanık olurken, ikincisinde Nazi zulmünden kaçan Zweig’ın Brezilya’da intihar ederken gencecik karısı Lotte’yi de peşinden sürüklemesi beni sarstı. İkisi de özenle yazılmış, bir solukta okunan güzel kitaplar.
Erkeklerimizin eşek-köpekten sonra ördeklere, hatta damacanalara bile tecavüz ettikleri, tecavüze uğramış ancak kürtaj olamayan gencecik kadınların her Allah’ın günü medyada çaresizlik içinde boy gösterdikleri bu dayanılmaz ortamda “Uyandığında” çok iyi geldi bana! Hem Amerikalı aydın kadınlar da benzeri bir endişeyi taşıyor diye teselli buldum; hem de kürtaj yaptırdığı için 16 yıl ceza alan roman kahramanımızın, doğduğundan itibaren kendisine öğretilmiş ezberlerden ve kadını baskı altında tutan toplum düzeninden adım adım kurtuluşunun keyfini çıkardım.


Kürtaj cinayettir
Uyandığında, Türkiye’deki hararetli kürtaj tartışmalarının ortasında, konuyla yakından ilgili, çok çarpıcı bir bilim kurgu roman. Amerikalı yazar Hillary Jordan, biz Türkiyeli kadınları bugünlerde çok endişelendiren kürtaj konusunu, kadının kendi bedeni aracılığıyla hapsedilmesini, sırf kadın olmakla bile mahkûm edilebilmesini öylesine akıcı bir kurguyla romanlaştırmış ki...
Toplumsal kuralların ve cezaların erkekler tarafından belirlendiği ve her geçen gün muhafazakârlaşan bir dünya bize hiç yabancı değil; tıpkı cezayı çeken kadınların yaşadıkları travmalar ve çevredekilerin çarpık algısı gibi... Hepsi o kadar gerçekçi ki, özellikle kadın okurların çok keyif alacaklarını düşünüyorum.

Virüsle renklendirilmek

Jordan bizi Teksas’ta pek de uzak olmayan belirsiz bir geleceğe götürüyor. Din devletine dönüşmüş olan ABD’de bireysel haklar askıya alınmış, kadın bedeni yasaklarla kuşatılmıştır ve çıkarılan “Yaşamı Koruma Yasaları” ile kürtaj cinayet sayılmaktadır.
Bu arada hapishaneler tıka basa dolduğu ve finansmanı da sorun olduğu için en ağır suçluların dışındakiler, hapse atılmak yerine vücutlarına verilen bir virüsle ten renkleri kıpkırmızı, sapsarı ya da yemyeşile dönüştürülerek toplum içine salınmakta ve birer utanç simgesi olarak yaşamak zorunda bırakılmaktadırlar.
Evinin kadını, çocuklarının annesi olarak yetiştirilen Hannah, 26 yaşında evlilik dışı ilişkisinden hamile kalmış ve gizlice kürtaj yaptırmıştır. Dini kurallara sıkı sıkıya bağlı yasalarla yönetilen ABD'de kürtaj en ağır suçlar arasındadır. Hannah hamile kaldığı adamın ve kürtajı yapan doktorun ismini vermeyi reddettiği için 2. dereceden cinayet işlemekten suçlu bulunur. 1 ay hapis yatacak ve 16 yıl boyunca toplum içinde kıpkırmızı dolaşacaktır. Aşk yaşadığı kendi yerel cemaatlerinin lideri din adamı Peder Dale ise Hannah cezasını çekerken, başarılı icraatları sonucu ABD İnanç Bakanı olarak atanacaktır.
Hannah cezasını çekerken ve kıpkırmızı yaşamaktan kurtulmaya çalışırken, çocukluğundan başlayarak bütün yaşadıklarını, toplumun ahlak anlayışını, âşık olduğu adamı, cinselliği sorgular. Ten rengi nedeniyle tecavüze uğramaktan ya da öldürülmekten kaçarken yolu, dini eğitim merkezlerinden düzen karşıtı örgütlerin sığınaklarına ve Amerika'nın tekinsiz otoyollarına uzanan bu heyecan dolu yolculukta, çocukluğundan beri kendisine dayatılmış bütün inançlarla hesaplaşır. Ve sonuçta zamanından çok önce kendi normal rengine dönmüş, ama tümüyle değişmiş, “uyanmış”, özgür bir Hannah vardır karşımızda