Sadece örgütlü olanlar değil, sıradan oy verenler bile müthiş tepkili…
Bir bayan okurum şu iletiyi göndermiş CHP Genel Merkezi’ne…
“Sayın CHP Genel Başkanı ve PM Üyeleri,
ANAP, DYP gibi partilerde gezdikten sonra arkasında hiçbir tabanı kalmayan
Tayan, Bursa listelerinin ikinci sırasında. Bu listeyi AKP mi yaptı, CHP'nin
oylarını düşürmek için acaba. Sokakta selam vereni bile bulunmayan birinin
Bursa ikinci sırada yer alması, CHP ye oy kaybettirir. Ben yıllardır CHP ye
oy vermiş biri olarak bu tercihinizi protesto ediyor ve seçimlerde CHP ye oy
vermeyeceğimi bildiriyorum. “
Bu kez bütün ölçüler aşıldı.
Yıllardır AP-DYP çizgisinde politika yapan bir isim, Turhan Tayan CHP’nin ikinci sıra adayı oldu.
Önce CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na sözüm…
Demek ki, sonradan lider olunmuyor, lider özellikleri galiba doğuştan, çocukluktan
Kim, nasıl önermişse, yıllardır sol düşüncenin düşmanı, sol politikalara karşı ömrü mücadele etmekle geçmiş Turhan Tayan CHP’den milletvekili olacak.
Akla, mantığa, vicdana, insanlığa uygun bir karar değil…
Vallahi İsmet İnönü duysa, mezardan kalkıp bu kararı verenlerin peşine düşerdi!
Denilebilir ki, CHP Merkez Sağ’dan oy almak zorunda…
Hayır, Turhan Tayan iflas etmiş bir politik figür…
Son kullanma tarihi dolmuş, Anavatan, DYP arasında gezmiş, her dönem aday olmuş bir siyasi mevta…
Asla oy getirmeyeceği gibi çok oy götürecek.
Dün hangi telefona baksam, aynı tepkilerle karşı karşıya kaldım.
“O varsa biz oy vermeyeceğiz!”
İşin en acı tarafın ne biliyor musunuz?
Listenin kritik yerine konulan Kemal Ekinci, 12 Eylül öncesinde YSE Müdürü olarak görev yaparken, AP İl Başkanı Turhan Tayan’ın partizanca tavrı ve uygulamaları nedeniyle görevden ayrılmak zorunda kalmıştı.
Liste açıklandıktan sonra Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli ile konuştum.
Oluşan tepkileri, ilçe başkanlarının istifa noktasına gelmesini, bazı partililerin derin hayal kırıklığını anlattım.
Kendisinin de durumu Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na anlattığını, buna karşılık Kılıçdaroğlu’nun “Merkez Sağ’a ihtiyacımız var.
Başka türlü iktidar olamıyoruz. Örgüt örgüt deniliyor da, niye şimdiye kadar bu örgüt bizi iktidar yapmadı? Örgütler kendi aralarında mücadele ile meşgul” yanıtını verdiğini aktardı Sena Kaleli…
Yani Turhan Tayan tercihi Genel Başkan Kemal Sena Kaleli’ye, “Demirel mi bunu istedi?” sorusunu yönelttim.
“Hayır” dedi Kaleli, “Başka bir yerden geldi ama açıklayamam!”
Her neyse…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün denediğini Baykal çok önce yapmıştı.
Merkez Sağ’dan aday koymuş ama yine de başarı elde edememişti.
2002 yılında CHP’nin milletvekili çıkardığı Yozgat’tan, ANAP’tan gelen Lütfullah Kayalar’ı aday yaptığı halde CHP 2007 yılında bu ilden milletvekili çıkaramamıştı.
İlhan Kesici, Edip Safter Gaydalı örneklerinin yazıldığı gazete sayfaları henüz tarih olmadı.
XXXXXXXX
Duruma tepki göstermek üzere İl Başkanı Gürhan Akdoğan’ın çağırısı üzerine CHP ilçe başkanları toplandı.
İstifa dahil her seçenek masaya yatırıldı.
15. Sıra adayı eski Nilüfer ilçe Başkanı Metin Çelik adaylıktan çekildi.
Salih Top’un kararı ise sadece adaylıktan çekilme değil, partiden istifayı da içeriyor.
Üzgün, kırgın ve kızgın taban her adımı atmaya hazırlanıyor.
Tayan’a tarihi çağrı
1988 yılından bu yana tanıdığım, her siyasal adımını izlediğim Turhan Tayan’a çağrımdır.
Muhabir olarak yüzlerce demecinizi yazdım.
Köşe yazarı ve televizyoncu olarak binlerce yorumunuzu dinledim, aktardım.
Hiç birinde sol, sosyal demokrasi vurgusu yoktu.
Eğer Bursa halkına, CHP’ye oy veren yüz binlerce insana azıcık saygınız varsa, listeden çekilirsiniz.
Aksi halde tarihe “Fouche” olarak geçeceksiniz…
Not: Fransız Devrimi sırasında devlet adamı (!) olan Fouche’yle ilgili şu bilgileri iletmek isterim.
“Bir Politikacının Portresi isimli kitabında yazar Stefan Zweig Fransız Devrimi döneminin, gölgede kalmış görünmesine rağmen en önemli figürlerinden biri olan Joseph Fouché’nin portresini çizmektedir.
Her zaman güçlünün yanında yer alan ve kazanmak için her yol mubahtır anlayışıyla hareket eden Fouché’nin devrim döneminin karışık ortamında nasıl farklı yönetimler, birbirine zıt ideolojiler ve düşman taraflarla çıkarları gereği işbirliği yaptığını gözler önüne seren kitapta aynı zamanda sadece Fransa’nın değil dünyanın da kaderine belirleyen bir sürece ışık tutulmaktadır. “
|