AKP'nin hedefinde olan Loğoğlu o sözlere yanıt verdi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Mısır’daki yeni hükümetin davetlisi olarak yaptıkları Mısır ziyareti nedeniyle, partisini “darbecilere hayırlı olsuna gittiler, utanç ziyareti” diye suçlayıp, hedef tahtası haline getiren Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP’lilere, “Biz darbecilerin değil, Mısır halkının ayağına gittik. Eğer ortada bir utanç varsa bu Türk hükümetinin Bağdat’a, Mısır’a gidememesinden kaynaklı bir utanç olmalıdır” yanıtını verdi.
Mısır halkının Erdoğan’dan El Ezher Şeyhi’nden özür dilemesini beklediğini belirten Loğoğlu, Mısır’da yönetim yanlılarının, AKP’nin kendilerine dönük tepkisini, “AKP’nin, Müslüman Kardeşler’in yenilgisini, kendi ideolojisinin yenilgisi olarak görmesine bağladığını” belirtti.
CHP’nin diğer diplomat kökenli ismi İstanbul Milletvekili Osman Korutürk ile Mısır temaslarını tamamlayan Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Mısır gezisi, izlenimleri ve Türkiye-Mısır ilişkilerini Cumhuriyet’e değerlendirdi:
Utanması gerekenler: Başbakan, AKP sözcüleri, ‘Darbecilerin ayağına gidiliyor, utanç verici gezi, darbe konusunda görüş alışverişi yapmak için mi gittiniz’ diyorlar; El Ezher Şeyhi’yle görüşmemize parti tabanından da eleştiri geliyor. Oysa biz darbecilerin ayağına gitmedik, Mısır halkının ayağına gittik. Eğer ortada bir utanç var ise bu Türk hükümetinin Bağdat’a, Mısır’a gidememesinden kaynaklı bir utanç olmalıdır.
Türk hükümetinin komşularıyla ilişkilerini tamamen kopma noktasına getirmesi utanç vericidir.
Milletten aldığımız yetkiyle: Şimdi soruyorlar, ‘Hangi yetkiyle gittiniz’ diye. Herhalde Başbakan kendilerinden izin almamız gerektiğini düşünüyor. Biz milletten aldığımız yetkiyle oraya gittik.
AKP ideolojisi yenildi: Mısır’da AKP’nin tavır değiştirmesi konusundaki egemen görüş, AKP’nin Müslüman Kardeşler’in başarısı için gösterdiği çabanın Mısır’daki gelişmeler nedeniyle iflas etmesinden kaynaklı olduğu yönünde.
AKP’nin, ideolojik bakışının Mısır’da geri tepmesinden rahatsızlık duyduğu için yönetime bu kadar tepkili olduğunu düşünüyorlar. Müslüman Kardeşler’le birlikte, AKP’nin hem bölgesel anlamda hem de kendi ideolojik yaklaşımlarının yenilgiye uğradığını düşünüyorlar.
‘Erdoğan özür dilemeli’: Türkiye-Mısır ilişkileri kopma noktasına gelmiş, pamuk ipliğine bağlı. Görüştüğümüz hem hükümet yetkilileri, hem de siyasi parti liderleri, bu duruma iki neden gösteriyor. Birincisi, Türkiye’nin Mısır’ın içişlerine müdahale ettiğini düşünüyorlar; ikincisi, ki bu daha derin ve duygusal bir tepki, Başbakan Erdoğan’ın El Ezher Şeyhi’ne yönelik ağır ifadeleri. Görüştüğümüz hemen hemen tüm kesimler, ki sadece Müslümanlar değil, Hıristiyanlar da dahil, Erdoğan’ın sözlerinin ‘hakaret’ içerdiğini söylüyorlar ve ‘Türk Başbakanı özür dilemeli’ diyorlar.
‘Türkiye’yle ilişkileri kesin!’: Bu iki faktör nedeniyle kamuoyunda, halkta Mısır yönetimine yönelik yoğun bir ‘Türkiye ile ilişkileri kesin, niye hâlâ bu ülkeyle alışverişe devam ediyorsunuz’ baskısı var. Görüştüğümüz Mısırlı bakanlar, siyasi parti liderleri, orada ayrıca özellikle ticari ilişkiler açısından bire bir işin içinde olan Mısırlı işadamlarının söyledikleri aynı. Daha çarpıcı olan ise bu Türk şirketlerinde 52 bin Mısır vatandaşı çalışıyor. Bu demektir ki Türk firmaları Mısır’da 200-250 bin kişiye iş ve aş sağlıyor.
İşadamları tedirgin, ‘Çalışanlarımızda her an bir patlama olabilir’ diyorlar. Türkiye huzursuzluğunun, ticari ilişkilere zarar vereceğinden, Mısırlı çalışanın tepkisi nedeniyle işlerinin sıkıntıya gireceğini düşünüyorlar. Kendileri ‘Biz bu baskılara direnmeye çalışıyoruz ancak çok fazla da dayanacak gücümüz kalmadı’ diyorlar.
Müslüman Kardeşler diyalog istiyor:
Müslüman Kardeşler’in Mursi dönemindeki bakanı ile görüştük. Aydın kişiler, makul şeyler söylüyorlar. Mısır’da 9 aylık bir süreç var; anayasa tadili, seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimleri süreci var. Müslüman Kardeşler’in söylediği ‘Biz diyaloğa hazırız ancak bazı güven artıcı önlemler için adım atılması lazım.’ Koşulları var; Mursi’nin ve yandaşlarının serbest bırakılması, el konulan medya organlarının Müslüman Kardeşler’e iadesi, yaralananların tedavisi, ölenlerin ailelerine tazminat verilmesi gibi.
Rol mü değişti?: Cumhuriyet tarihinde, dış politika açısından böyle bir dönem hatırlamıyorum. Yani ilk kez ana muhalefet partisi (CHP) olarak biz dış politikayı yürütme konusunda önemli bir sorumluluk üstlenme durumuna geldik. Çünkü AKP’nin bölge ülkeleri ve komşularına dar, ideolojik, mezhepsel bakışı nedeniyle ilişkiler kopma noktasına geldi.
|