Bayramdan önceki cuma akşamı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul-Sarıyer’de CHP’li belediye tarafından organize edilmiş iftar yemeğine katıldı. Organizasyon, AKP organizasyonlarından farklı değildi. Demek ki, yeni CHP, Baykal dönemindeki gibi dindarlara yukarıdan bakma politikasını değiştirmeye çalışıyor. Fakat, bu politikaların mimarları, bu kez de AKP’yi taklit ediyor. Yani, din istismarcılığını. AKP gibi iftar yemekleri düzenlersek, ara sıra medya önünde cuma namazlarına katılırsak, birkaç torba da erzak dağıtırsak, oyları toplarız diye düşünüyorlar. Olabilir. Oyları belki bu yöntemlerle toplayabilirler. Fakat, bu politika, din istismarcılığında yarış, Türkiye’yi Pakistan’a çevirir.
Elbette, halkın dini inançlarına, örf ve adetlerine saygı göstermek gerek. Ama, halk için gerçekten bir şeyler yapmak istiyorsan, onun dini inançlarını istismar etmek yerine, haklarını savunmak, sömürüye ve eşitsizliğe karşı mücadelesine destek olmak, halkın daha çok yararına olur. Böyle bir politika din istismarcılarının da gerçek yüzlerini ortaya çıkarır. İftar çadırındaki yemeğin o akşam masrafını karşılayan patronun, aslında, işyerinde daha kıdemli ve bana pahalıya mal oluyor diye kaç işçiyi işten attığını, işten atılan işçilerin evine ekmek götüremediği için ailecek nasıl perişan olduğu daha kolay anlaşılır.
CHP’nin iftar yemekleri düzenlediği günlerde patronların temsilcileri, TOBB Yönetim Kurulu da umreye gitmiş. TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Yardımcı bu ziyaretten sonra içkiyi bırakma kararı vermiş. Keşke, öylesi uhrevi bir ortamda, pişmanlıkları içki ile sınırla kalmayıp, bugüne kadar savunduğu sömürü ve zulüm sisteminin bir temsilcisi olmaktan vazgeçip, din kardeşleri ile eşit paylaşma ve onların haklarını gasbetmeme konusunda hayatını yenileseydi. Fakat, Mustafa Yardımcı’nın içkiyi bırakma haberinin devamını okuyunca öğreniyoruz ki, patronların temsilcisi oraya aslında dinen arınma için gitmemiş, İslam Kalkınma Bankası ve İslam İşbirliği Teşkilatı ile görüşmeye gitmişler. İslam Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası Başkanı Şeyh Saleh Kamel ile Suriye’deki gelişmeler üzerine konuşmuşlar. İslam Ülkeleri Emtia Borsası kurulması üzerine tartışmışlar. Özel harcamaları dışındaki masrafları da örgütleri tarafından karşılanmış. Ziyaretin asıl amacı böyle iken, Mustafa Yardımcı’nın da içkiyi bırakma nedeninin aslı şeker hastası olması imiş.
Görüyor musunuz? Türkiye’deki halkı sömürdükleri yetmezmiş gibi Suriye ve diğer İslam ülkelerindeki halkı nasıl daha fazla sömürürüz diye toplantıya gidiyorlar, bu toplantıyı umre ziyareti diye allayıp pullayıp din istismarı yapıyorlar. Türkiye’de işçilerin kıdem tazminatına göz dikip, bölge asgari ücreti diyerek Kürt işçilerini 300 TL’ye çalıştırırken, Mekke’de 600 bin yoksul ve zengin din kardeşi iftar açtık diye kardeşlikten söz edebiliyorlar.
Anlaşılan, yeni CHP yine yenileyememiş kendini. Yenileniyorum diye daha da eskiye özenmiş. Binlerce yıldır zalimlerin ve sömürücülerin klasik taktiğine, din istismarına sarılmış. Bu bildik taktiği de yeni diye yutturmaya çalışıyor. Halkın dini duygularını istismar ederim, sömürüye-zulme fazla dikkat çekmem, patronların da desteğini kazanırım, AKP’nin gittiği yoldan ben de iktidar olurum diye hesaplar yapıyor anlaşılan. Fakat, CHP’ye oy veren milyonlarca emekçi, bu yeni politikayı yutmaz. Halkçılıktan uzaklaşarak halka yakınlaşamazsınız, din istismarı yaparak yenileşemezsiniz. Yenileşecekseniz, tabanınızın sesini dinleyin. Emek cephesine yaklaşın. Demokrasi cephesine yaklaşın. Barış cephesine yaklaşın.
|