İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZAR YAZI

İslamcılık Müslümanlara karşı mı?

İslamcılık Müslümanlara karşı mı?

19 Ağustos 2012 Pazar, 09:48

Etyen Mahçupyan /ZAMAN

İslamcılık konusunu asli sahiplerine devretmeden önce birkaç söz daha söylenebilir. Bu tartışmanın 'bugün', yani İslami kesimden gelen, bu duyarlılığı kendi kimliği olarak ilan eden bir toplumsal ve siyasi hareketin iktidara sahip olduğu momentte ortaya çıkmış olması son derece anlamlı.


İktidar devirleri genellikle bir sürece yayılır ve yeni iktidar sahiplerinin bizzat kendi ideolojileri üzerinden tasarrufta bulunma hamleleri ile de devir işleminin gerçekleştiği belli olur. Söz konusu sürecin ilk bölümü bir 'düşmanın' alt edilmesi veya bir 'yanlışın' düzeltilmesi gibi tanımlanabilir. Ama nasıl adlandırılırsa adlandırılsın belirgin niteliği var olan düzenin bir yere kadar yıkılması, tahrip edilmesi ve bunun geçmiş iktidarın kısıtlanması yolu ile gerçekleşmesidir. Ancak sonrasında yeni iktidarın otoritesini meşrulaştırma, kendisine alan açma, rahatlama ve toplumsallaşma dönemi gelir. AKP iktidarı 'bugün' ikinci dönemde ve kendi tabanının kurucu bir aktör olarak kamusal alana girmesine olanak sağlıyor.

Bütün bunların İslamcılık tartışmasıyla yakından ilişkisi var... Çünkü eski rejimle mücadele edilen dönemde, siyasete damgasını vuran şey bizzat o rejimin nitelikleriydi. Kemalizm ve laiklik vurgusu İslami bir dil etrafında yığınların toparlanması ve ortak bir itiraz sesi yükseltmesi için yeterliydi. O sırada Müslümanlar arasındaki farklılıkların, kimin ve neyin İslami olduğunun bir önemi yoktu. Müslümanlar ve İslamcılar kendilerine ve birbirlerine değil, ötekine bakıyorlardı. Oysa iktidara sahip olunduğu ve kamusal alanın yeniden inşa edilebilme kanallarının açıldığı sonraki dönemde, hem ötekinin varlığı siyaset oluşturmak açısından yetersiz hale geldi, hem de çok yeni bir gelişme yaşandı: Kendilerine 'dindar' diyen birçok Müslüman kamusal alana girdiler, kendi din anlayışlarına uygun olan veya en azından ona ters düşmeyen çeşitli tutum ve davranışlar sergilemeye başladılar. Dahası, bu tutum ve davranışlar giderek norm koyucu özellik kazanma eğilimi taşıma ve yeni bir toplumsal iktidarın niteliğini tanımlama istidadı gösterdi.

Kısacası iktidarın başkalarında, İslami duyarlılıktan beslenen itirazın ise muhalefette olduğu süreçte, İslam'ı belirleyen 'şey' tüm Müslümanları kuşattığı varsayılan ve tanımı rehber aydınlarca yapılan bir ideolojik Müslümanlık, yani genel anlamıyla İslamcılıktı. Oysa iktidarın Müslümanlara geçtiği, her dindarın kendi din algısını kamusal alana yansıtabildiği dönemde, İslam'ı belirleyen 'şey' söz konusu iktidar sahibi Müslümanların niyet, istek, tercih ve taleplerini yansıtan pragmatik bir Müslümanlık, tabiri caizse Müslüman iktidarın 'praksisi' oldu.

Böylece İslam, iktidar sahibi Müslümanlar sayesinde İslamcıların elinden 'kaçırıldı'. Bu noktada iktidar sahibi derken, AKP hükümetini değil, onu çok aşan bir biçimde ekonomiden sanat ve kültüre, eğlence dünyasından yeni aile düzeneğine her alanda yeniyi inşa eden bir dalgadan bahsediyoruz. Bu dalganın aktörleri kendilerini muhakkak ki dindar olarak görüyor ve iyi Müslümanlar addediyorlar... Öte yandan kendilerini değişmez bir dindarlık kalıbına uydurmaktansa, dindarlığı kendi hayatlarını ve bireysel hayallerini kuşatacak biçimde tedrici olarak yeniden biçimlendiriyorlar.

Basitçe söylersek, Müslümanlar sekülerleşiyor ve bu da İslamcılığın cemaat içi otoritesini kaybetmesi anlamına geliyor. Kemalist rejimin laikliği ile mücade edildiğinde böyle bir sorun yoktu, çünkü sekülerleşme laikliğin 'mütemmim cüzü' gibi algılanıyordu ve aslında felsefi açıdan bu iki kavramın birbiriyle çelişkili olabileceği idrak edilmemişti. Derken laikliğin otoriter zihniyet altında Kemalist yoruma taşındığı, her zaman devletçi bir yaklaşımı ima ettiği keşfedildi ve bu tespit bizzat dindar ve Müslüman Başbakan tarafından telaffuz edildi. Böylece sekülerleşme zihniyet bağlamı açısından laiklikten koptu. Sekülerleşmenin farklı bir zihniyet altında yaşanabileceği ve bunun dindar kalarak ama din algısını özgürleştirerek yeni bir kişiselleşme yaratabileceği deneyimle anlaşıldı.

Dolayısıyla eskiden tüm Müslümanlar laikliğe karşı iken, bugün İslamcılar artık sekülerleşmeye karşılar ve onu yeniden laiklikle özdeşleştirmek istiyorlar. Bu durum, geçmişte tüm Müslümanların modernleşmeye karşı iken, şimdi İslamcıların bizzat modernliğe karşı olmalarıyla paralel... Ne var ki Türkiye'nin yeni sosyolojik gerçeği, sekülerleşen ve kendi dünyasından bir modernlik üretmek üzere olan yeni bir Müslüman'ı ve dindarlığı haberdar ediyor. Bu toplumsal dalga modernliğin ve devletçi otoriter laikliğin eleştirilebildiği post-modern ve küresel bir tarih aralığında mümkün olurken, geri dönüşü şimdilik olanaksız bir sosyolojik ve zihnî eşiğin geçilmesiyle de sonuçlandı.

İslamcıların anlaması gerek ki, artık 'elimizdeki' Müslümanlar bu ve onların kendilerini dindar kalarak değiştirme dürtüsünü durdurmak zor. Bu durumda sekülerleşmeye ve modern olana karşı çıkmanın bizzat Müslümanlara karşı olmak gibi algılanabileceğini idrak etmekte yarar var.

Orhan Miroğlu'na şifa dileği notu: İttihatçılığın ne olduğu meselesine Hrant'ı da sokup bir de benim bu hafızayı yok saydığımı yazabildiğine göre pekiyi bir ruh halinde olmadığını sanıyorum... Geçmiş olsun Orhan'cığım.

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız