İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZAR YAZI

Kafamızı karıştıran soru: Türkiye emperyalist mi oldu?

Kafamızı karıştıran soru: Türkiye emperyalist mi oldu?

17 Ağustos 2012 Cuma, 09:42

İsmet BERKAN /Hürriyet

HEPİMİZ aynı okul kitaplarının endoktrinasyonundan geçtik. Buna Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da dahil, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da, siz de, ben de...


Okulda bize Osmanlı’nın son dönemi ve Kurtuluş Savaşı anlatılırken, Batılı emperyalist güçlerin ülkemiz üzerindeki emelleri, nasıl baskı yaptıkları, Duyunu Umumiyeler, Tanzimat Fermanı için yapılan baskılar vs hepsi öğretildi, ‘Bir başka ülkenin içişlerine karışmak, ona baskı yapmak, onu parçalamak yanlıştır’ anlayışı (Batı düşmanı olmak, ‘Türkün Türkten başka dostu yoktur’ vs ile birlikte) kafalarımıza kazındı. (AB reformları dönemini hatırlayın...)
Oysa şu anda ülkemiz, devletimiz, hükümetimiz, tam da bize okul kitaplarında kötü şeyler olarak adlandırılanların aynısını Suriye’ye yapıyor. Biz yapıyoruz.
Önce dedik ki Suriye’ye, rejimini demokratikleştir, insan haklarına dikkat et, muhalefete izin ver, hukuk reformu yap, yerel yönetimler oluştur, serbest seçimlere izin ver...
Onlar bunu yapmadı, bizi oyaladı.
Sonra dedik ki, ‘Bak zamanın tükeniyor, hadi yap artık.’
Onlar yine bizi oyaladı.
Derken onlar sokağa çıkan muhalefeti silahla bastırmaya kalkıştı. Başlangıçta yine dedik ki, ‘Böyle yapma, muhalefetin silahsız, barışçıl gösteriler yapıyor, sen sokağa çıkanların üzerine ateş etme.’
Dinlemediler. Bunun üzerine çok kızdık, ‘Sen beni dinlemiyorsam benim de senle işim bitti’ dedik ve muhalefeti desteklemeye başladık.
Ülkede olaylar iç savaş boyutuna ulaşınca muhalif askeri grupları da destekledik, onların yaralılarını aldık tedavi ettik, onlara silah vs verdiğimiz öne sürüldü, ama en azından muhalif silahlı grupların koordinasyonuna yardım ettik.
Yani, 150-200 yıl önce Osmanlı’da ne olduysa, Batılı güçler ne yaptıysa aynısını Suriye’de yaptık, yapıyoruz. Bulgarlar ayrılırken, Yunanlılar ayrılırken olanlara benziyor Suriye’de yaşananlar.
İşte bu durum kafamızı fena halde karıştırıyor. ‘Ne yapıyoruz biz Suriye’de?’ deniyor, ‘Ne işimiz var orada?’
Geçen gün yazmaya çalıştım, Türkiye’nin orta ve uzun vadeli çıkarları, Irak’ta ve Suriye’de yaşananlara sırtını dönme lüksünü kaldırmıyor. Oralara bakmak, oralarda olmak, Türkiye’nin çıkarını savunmak zorundayız.
En genel anlamda Türkiye’nin çıkarı, o bölgenin savaştan arındırılmasında, ülkelerin normalleşmesinde ve ticaretin kolayca yapılabilir olmasında yatıyor.
Düne kadar Türkiye bu çıkarını savunmak için Arap-İsrail barışını savunuyor, İsrail ile Suriye arasında arabuluculuk yapıyor, Suriye’yi İran’dan koparmaya çalışıyordu. Bugün de durum farklı değil. Suriye İran etkisinden çıkarsa, İsrail’le daha kolay yan yana gelebilir.
Ama bu dediklerim, Türkiye’nin Suriye konusunda bize tam da ders kitaplarında öğretilen türden ‘emperyalist’ politikalar güttüğü gerçeğini değiştirmiyor.
Bu noktada soralım: Okul kitaplarımız mı doğruyu söylüyordu, bugünün dünyasının gerçekleri mi? Bir takım yüce ilke ve idealler ile halkınızın refahı arasında çelişki doğduğunda hangisinin peşinden gitmelisiniz?
Görelilikler ve dolayısıyla çifte standartlar dünyasına hoşgeldiniz.

Başından beri rakip İran’dı, Irak ve Suriye bahanesi


BÖLGEMİZİN bazıları çok eski bazıları ise çok yeni gerçekleri var. Bu gerçeklerin başlıcası, İran’ın başat bir güç olarak ortaya çıkması ve Ortadoğu’da yeni bir çeşit soğuk savaşın giderek hızlanması.
Meseleye Sünni-Şii çekişmesi diye bakılabilir belki ama bu bizi sığ bir yere götürür. Çünkü esasen çoğunluk olan Sünni’lerin gözünde bir ‘Şii sorunu’ yoktur. Sorun, tanımı gereği ve doğal olarak azınlıktaki Şiilerin gözünde bir ‘Sünni sorunu’dur.
Ama her etki tepkisini de doğurur. Artık Sünniler de Şiilere karşı düne kadar sahip olduklarının farkında olmadıkları ‘Sünni bilinciyle’ hareket ediyor.
Bu bölgedeki yeni çeşit soğuk savaşın bir mihveri İran. Bu taa 1979’dan beri böyle. Bugün İran, beklenmedik biçimde çok güç kazandı, çünkü Amerika Irak’ı bu ülkeye hediye etti.
Böyle olunca da bölge hareketlendi. Türkiye kendini bir anda ‘Sünni cephe’de buluverdi. Türkiye’nin bu cephede yer alması kendi Sünniliğinden değil, İran’la girdiği çıkar rekabetinden kaynaklanıyor. Bunu hiç aklımızdan çıkarmamalıyız.
Türkiye, sadece İran’la değil, Rusya başta olmak üzere pek çok ülkeyle rekabet ilişkisi içinde ama başka hiçbir rekabetinin silahlı boyutu yok. İran, gerektiğinde PKK aracılığıyla gerektiğinde başka aracılarla işi silahlı boyuta taşıyor.
Suriye’yi İsrail’le görüşmeye ikna ederken de rakibimiz İran’dı. Yani, ‘Bir de başımıza İran çıktı’ demenin çok anlamı yok, İran hep vardı, rekabet hep vardı.

İslamcı enternasyonalizmden bugün gelinen yere yolculuk


TÜRKİYE’yi ve Türk dış politikasını yönetenlerin zihin dünyasıyla Türkiye’nin izlediği siyasetler arasında hiçbir ilişki bulunmadığını öne sürüyor değilim, salı günkü yazım öyle bir algıya sebep olmuş.
Gerek Ahmet Davutoğlu ve gerekse Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, siyasal islamcı bir geçmişten geliyorlar. Siyasal islam, mezhepler ve tarikatler üstü bir şey, doğal biçimde bir çeşit İslam enternasyonalizmi içerir.
Başlangıçta İran’a karşı yaklaşımda bu enternasyonalizmin izleri çok rahat görülüyordu. Bugün ise bu enternasyonalizm bir gençlik romantizmi seviyesine inmiş durumda.
Kişilerin enternasyonalist rüyalarının bozulmasından milliyetçiliğe geçişleri belki başka derin analizlerin konusu olabilir ama bu yazı sınırları içinde söylenecek şey belli: Gündelik hayatın gerçekleri hepimizi bulunduğumuzu sandığımız yerlerden alıp başka yerlere götürdü.
Bunu bir ‘travma’ olarak yaşayanlarımız olduğu gibi kendi içinde ‘doğal bir değişim’ olarak yaşayanlarımız da oldu.
Başbakan Erdoğan veya Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun islamcı enternasyonalizmden milliyetçiliğe geçişleri bir ‘travma’yla olmuş gibi gelmiyor bana.

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız