Ges, Göz, Arpacık

16 Ağustos 2012 Perşembe, 07:30

ERGÜN DİLER /TAKVİM

CHP'li vekil Hüseyin Aygün'ün PKK tarafından iki gün misafir edildikten sonra serbest bırakılması, asıl etkisini önümüzdeki günlerde gösterecek.
Sahillerdeki oyları GARANTİ gören Kemal Bey, çok sıkıntı yaşayacak.
Parti içi muhalefet kısa zamanda kendini gösterecek.
Yumrukların nereden geldiğini şaşıracak!
Neyse, bunları yazacak ve konuşacak çok zamanımız olacak.
Gelin başa dönelim...
Facebook'tan her gideceği noktayı dakika dakika açıklayan Aygün, kendisini bekleyen Kaleşnikoflu PKK'lılara yardımcı olduktan sonra, \'Bizimle dağa geliyorsunuz\' teklifine önce karşı koydu. Direniş Zazaca'ydı.
Teröristlerin kendisini anlamadığını görünce tepkisini sertleştirdi. \'Başıma sıksanız da gelmem\' dedi. Sanki Kürtçe bilmemek suçmuş gibi... APO Kürtçe bilmediği halde örgütün lideri oldu, kimse sesini çıkarmadı. Ne var bunda yani!
Sorunun DİL olmadığı anlaşılınca çok sevdiği dağlara gönüllü çıktı. 48 saat kendisinden haber alınamadı. Hangi mağarada tutulduğu bilinemedi.
Eşi, çocukları, sevenleri ve partisi merakla beklerken o saygı çerçevesinde kendisine dertlerini anlatan çocukların NOTLARINI tuttu...
Hepsi \'iyi çocuklardı\' onun için...
Dağdan indikten sonra ayağının tozuyla mesajları iletti. Kendisini ağırlayan çocuklar şunları söylüyordu: \'Bizim tek isteğimiz demokratik özerklik. Bunun için silahlı mücadeleye gerek olmadığını biliyoruz. Avrupa'da birçok ülkede var. Bu bakımdan yürüttüğümüz mücadelenin bir anlamı da kalmadı. Farkındayız.
Bir an önce evlerimize dönmek istiyoruz. Bu anlamsız savaşın daha fazla sürmesini istemiyoruz.\'
Uçak kaçıran korsanın nasıl bir talebi oluyorsa, burada da mesaj açıktı: DEMOKRATİK ÖZERKLİK... İşin ilginç tarafı ÇOCUKLAR bunu KANDİL'den habersiz yapıyordu. PKK elebaşlarının ne kaçırılan vekilden ne de verilen mesajdan haberi vardı! Onlar da KAÇIRMA eylemini televizyonlardan öğreniyordu!
Adı son zamanlarda her eylemin arkasına yapıştırılan BAHOZ ERDAL hiç vakit kaybetmeden TUNCELİ'ye uzanarak kendi kafasına göre iş yapan teröristlere, \'Emin misiniz Hüseyin Aygün'ü kaçırdığınıza\' diye soruyordu!
CHP'li vekil, teröristlerle Bahoz'un konuşmasına tanıklık ediyordu. \'Sohbeti bölmesin\' diye araya girmiyordu! \'Evet ben Hüseyin Aygün\' diyemiyordu!
Her PKK saldırısından sonra yayınlanan, daha doğrusu sızdırılan telsiz ya da telefon görüşmeleri bu kez yine iş işten geçtikten sonra ortaya çıkıyordu.
Ortaya döken de vekilin ta kendisiydi!
Hiç üstünde durmadığımız çok ciddi bir tablo karışımızda duruyordu.
Asker-polis rehin vekili ararken, PKK kendi içinde çok rahat iletişim kuruyordu.
Oysa Türkiye'nin bir yerinde kelebek kanat çırpsa duyan GES olaya Fransız'dı! Daha ocak ayında askerden MİT'e geçen GENELKURMAY ELEKTRONİK SİSTEMLER KOMUTANLIĞI (GES) herhangi bir uyarı vermiyordu.
Tüm teçhizatıyla devredilen kurum, CHP'li Aygün'ün bulunduğu yerin koordinatlarını paylaşmıyordu!
Bu nedenle herkes PKK'nın ağzının içine bakarken, tek bir hamle bile yapılamıyordu.
Kurdukları oyun bozulamıyordu.
Kaçırma PKK şovuna dönüyordu. Adamlar kendi aralarında KESİNTİSİZ İLETİŞİM sağlarken, neden bunlardan haberimiz olmuyordu?
Önümüzde sadece iki şık var.
Ya GES'te görevli bazı isimler bu konuşmayı dinledi. Bütün hepsini kayıt altına aldı. Ancak gereğini yapıp, yetkililere iletmedi.
Ya da PKK'nın iletişim alt yapısını kuran ABD, uyduya çıkan konuşmalar için ÖZEL ŞİFRE koydu. Biz de bunu kıramadık!
Cevabı çok merak ediyorum.
Ama aklım \'ikinci şık\' diyor...
Çünkü Bahoz'un elindeki UYDU TELSİZİ en fazla 6 kişiyle İRTİBAT kurmasını sağlıyor. Bütün görüşmeleri de buradan yapıyor. Ama o frekansa girilemediği için her şey olup bittikten sonra haberimiz oluyor...
Müttefik güvencesi böyle bir şey işte...
Geçtiğimiz gün \'Konuşacak yer bulamıyorum\' diye şikayet eden Baykal, \'ABD, PKK'yı bitirmemize izin vermiyor\' demişti...
KASETLE koltuğunu bırakan Baykal, Kemal Bey'in, TELSİZLE gideceğini görmüş olmasın! Burası Türkiye, olmaz o