Bugünlerde PKK ile mücadelede iktidar yine denenmişleri tekrar ediyor. Hala Barzani’den medet ve yardım umuyor. O Barzani ki, ayağındaki postalları ona biz giydirmiştik. Şimdi Ankara’da kırmızı halılarla karşılıyoruz kendisini. “Sıfırcı Hoca”ya, Barzani’yi yakından tanıyabilmesi için, onu çok iyi tanımış, araştırmacı yazar Hulusi Turgut’un gözlemlerini okumasını tavsiye ediyorum kendisine. İşte, Barzani Belgeseli’nden özetler;
Amcasının Osmanlı’ya isyanını anlatıyor
Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, amcası Abdüsselam Barzani’nin Osmanlı’ya isyanını “Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi” isimli kitabının 1. cildinde anlatırken, onun, Bab-ı âli’ye (Osmanlı devlet yönetimi) çektiği şu telgraf metnini de açıklıyor:
“1- Kürt bölgelerinde, Kürtçe’nin resmî dil olarak kabul edilmesi,
2- Eğitimin Kürtçe yapılması
3- Kaymakamların, nahiye müdürlerinin ve diğer memurların Kürtçeyi iyi derecede bilenlerden tayin edilmeleri,
4- Devletin dini İslâm olması hasebiyle, mahkemelerde verilen hükümlerin, İslâm şeriatına göre verilmesi,
5- Vergiler (zorunlu hizmetlerin karşılığı olarak) eskiden olduğu şekliyle alınacak, ancak bunların Kürt bölgelerindeki yolların onarımı, okulların açılması için kullanılması.”
***
Mesut Barzani, söz konusu kitabında Osmanlı’nın, amcası ile uzlaşma talebinde bulunduğunu ileri sürüyor. Osmanlı arşiv belgelerinde ise, görüşme ve uzlaşma talebinin Barzan Şeyhi Abdüsselam’dan geldiği, hatta bu talebin İstanbul’da, Bakanlar Kurulu’nda görüşüldüğü açıklanıyor.
2 Ağustos 1909 tarihli Osmanlı belgesi
Kuzey Irak’ın Akra ilçesi ve Zibar bucağından bir grup vatandaş, Osmanlı İmparatorluğu Sadaret (Başbakanlık) makamına çektiği telgrafta, Barzan Şeyhi Abdüsselam Barzani’nin (Mesut Barzani’nin amcası) bölgede katliamlar yapıp, çevreyi yakıp yıktığını haber vermişler. Bu bilgiler, Osmanlı’nın İçişleri Bakanlığı kayıtlarına geçmiş.
1 Ekim 1909 tarihli Osmanlı belgesi
Musul Valiliği’nin, Barzan Şeyhi Abdüsselam Barzani’yi adım adım takip ettiği, İstanbul’a peş peşe gönderilen telgraflardan anlaşılıyor. Musul Valisi ve Kumandanı I. Ferik Mehmet Kâmil Paşa’nın imzasını taşıyan telgrafta, Barzani ve adamlarının yakalanarak, Musul’a gönderildikleri bildiriliyor.
Barzan Şeyhi Abdüsselam’a Osmanlı Nişanı
1909’dan itibaren Musul’daki Osmanlı ordusunu eylemleriyle meşgul eden Barzan Şeyhi Abdüsselam’a 17 Ağustos 1913’te Padişah Mehmet Reşad’ın irade-i seniyesi ile 4. dereceden Osmanlı Nişanı veriliyor.
Madalyalı Barzan Şeyhinin Yeni Eylemleri
Barzan Şeyhi Abdüsselam Barzani, bölgedeki eylemlerini sürdürüyor. 11 Haziran 1914 tarihli Osmanlı arşiv belgelerine göre, Barzani’nin adamları, Herki aşiretinin saldırısına uğruyor.
Barzan Şeyhine 1914’te idam kararı
Irak Kürtlerinin lideri Molla Mustafa’nın ağabeyi ve Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin amcası, Osmanlı devleti vatandaşı Şeyh Abdüsselam Barzani; Musul Vilayeti bölgesinde kurduğu “Divanî” adlı gizli örgütle bölücülük yaptığı, 30 güvenlik görevlisini şehit ettiği ve hükümete karşı isyan hazırlığında olduğu gerekçesiyle 1914 yılında Musul’da idam ediliyor.
Aşiretin başına Şeyh Ahmet geçiyor
Abdüsselam Barzani’nin Musul’da idam edilmesi üzerine, kardeşi 18 yaşındaki Şeyh Ahmet, Barzan aşiretinin başına geçiyor. Şeyh Ahmet, Şubat 1925’te baş gösteren Şeyh Sait ayaklanmasından kısa bir süre önce, kardeşi Molla Mustafa Barzani’yi Türkiye’ye göndererek, Şeyh Abdülkadir ve Şeyh Sait Pirani ile görüşmesini sağlıyor. Bu bilgileri, Mesut Barzani “Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi” isimli kitabında açıklıyor.
Barzani’ye göre Sevr ve Lozan
Mesut Barzani, 10 Ağustos 1920’de Osmanlı Devleti ile I. Dünya Savaşı’nın galibi olan devletler arasında imzalanan Sevr Antlaşması’nı şöyle değerlendiriyor: “Bu antlaşma, Kürtlerin talepleri açısından fevkalâde cesaret vericiydi. Bölgede, bağımsız bir Kürt devletinin kurulması için tüm şartlar oluşmuştu. Ancak, itilaf güçleri, bu defa 1923 tarihinde Lozan Antlaşması’nı imzalayarak, Sevr Antlaşması’nı geçersiz kıldılar. Böylece Kemalistler, Kürt Meselesi konusunda eskisinden daha güçlü bir konuma geldiler. Bu uğursuz antlaşmayla birlikte, Kürtlere verilen tüm sözler unutuldu, vaatler yerine getirilmedi; dolayısıyla Kürtlerin tüm beklentileri boşa çıktı.”
***
Şimdi günümüze gelelim... Barzani’den dostluk beklenemez. Ne var ki, Davutoğlu yukarıda anlattığımız gerçekleri bilmediği için, Barzani’nin ayağına gitmekte bir beis görmüyor.
|