İlk 10 bine girmemiş bakan kızı bizimle nasıl aynı sıralarda oturur

02 Temmuz 2013 Salı, 06:14

Hacettepe Tıp Fakültesi'nin mezuniyet töreninde Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı Faruk Çelik'in kızının torpille üniversiteye yerleştirilmesini eleştiren ve günün adamı olan Murat Çağan, Odatv'ye konuştu.

Çağan'a \'O gün neler yaşandı? Kürsüye nasıl çıktınız? Neden konuşmak istediniz? Konuşmanızın ardından neler oldu? Bize o gün neler olduğunu anlatır mısınız? Bakanın kızının Hacettepe'ye gelişi öğrenciler de nasıl bir etki bıraktı? Öğrenciler ne düşünüyor?

Neden mezuniyet töreninde \'seref listesi\' açıklanmasını istemiyorsunuz?\' sorularını sorduk.

İşte Çağan'ın Odatv'ye yaptığı açıklamalar:

2006 yılında yoğun çalışmalar sonunda Türkiye’nin dereceli öğrencileri olarak eğitime başladığımız Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 3 gün önce mezun oldum. Mezuniyet töreninde beni kürsüyü işgale zorlayan hislerimden kısaca bahsetmek istiyorum. Hacettepe köklü bir üniversite, çok konuda dünyayla yarışıyoruz. Aldığımız eğitim sırasında türlü aksaklıklar olmuştur, bunların bir kısmı tababetin yoğunluğundan ve büyük bir kısmı da hükümetin sağlık politikalarındandır.

REKTÖR SONRASI BÜYÜK DEĞİŞİM

Sayın Murat Tuncer’in rektörlüğe atanmasıyla Hacettepe’de büyük değişmeler oldu. Tepkimiz bunadır. Mezuniyetimizde Sayın Rektör Gezi Parkı eylemlerinde hekimlik görevini yapan meslektaşlarımıza uygulanan polis şiddetini kınamış; yer, zaman, izin ihtiyacı duymadan şifa dağıtmak konusunda yüreklendirmiştir. Kendisini bu konuşmasından dolayı kutluyorum. Ancak; göreve geldiği günden beri öğrencisinden güvenlik görevlisine, hastane personelinden Hacettepe’yi Hacettepe yapan profesörlerine kadar içinde bulunduğu baskıcı tutum, işten çıkarılmalar, açılan haksız soruşturmalar, bakan kızı örneğinde olduğu gibi haktan uzak olaylar tüm Hacettepe’yi daraltmıştır. Mezuniyetimizde olanlar bu durumun bir yansımasıdır.

ŞEREF ÖĞRENCİSİ KABUL GÖRMEDİ

Geçen yıl başlatılan akademik ortalama esaslı ‘Şeref ve Yüksek Şeref Öğrencisi’ uygulaması 45. Dönem mezunları olarak yapılan provalarda en yüksek ortalamalı arkadaşlarım tarafından dahi kabul görmemiş, şerefin akademik ortalamayla ölçülemeyeceği, gereği halinde ‘Başarılı ve Üstün Başarılı Öğrenci’ şeklinde anons edilebileceği önerisi sunulmuştur. Ancak Hacettepe Tıp Fakültesi’ni bitirmiş olan her arkadaşın mutlak başarılı olduğu, aileler önünde başarının derecelendirilmesinin anlamsızlığı üzerine hepimizin yalnızca Doktor olarak sahneye çağrılması oy birliğiyle karara bağlanmıştır. Haftada bir yapılan provalarda ‘Şeref’ öğrenciliğinden söz edilmemiş, 45. Dönem mezunları olarak aldığımız karara uyulduğu görülmüştür.

Gezi Parkı eylemlerinde hekimleri dahi terörist olarak nitelendiren iktidar tüm yurtta mezuniyet törenlerinde protesto edilmiştir. Mezuniyetimizdeki afiş ve pankartların bir kısmı hükümet ve polis şiddeti üzerine, bir kısım pankart ise haksız yere soruşturma yiyen, görevden alınan, ayrılmak zorunda bırakılan kıymetli hocalarımızı onurlandırmak içindir. Diploma töreninden hemen önce konuşma yapan rektörümüz diplomalarımızın zorunlu hizmet dayatması olmadan mezuniyette verilmesi için gerekli yerlere defalarca başvurduklarını ama sonuç alamadıklarını “eğer birilerine bir şey anlatmak istiyorsanız öncelikle karşınızda dinleyecek adam lazım” diyerek eleştirmiştir. Hemen arkasından dekanımız “Türkiye’nin en iyi tıp fakültesi olarak öğrencilerimizi hep ilk 1000’den aldık, bundan sonra da ilk 1000’den almaya devam edeceğiz” şeklinde konuşmuştur.

İLK 10 BİNE GİREMEMİŞ BAKAN KIZI

Bana tören akışını bozduran olayı başlatan benden yaklaşık 20 öğrenci kadar önce yapılan ilk ‘Şeref Öğrencisi’ anonsuydu. Defalarca bunu istemediğimizi söylememize rağmen rektörümüzün isteğiyle bu şekilde anons edildiğini öğrenince kürsüden küçük bir konuşma yapmak istedim. Sıra bana gelinceye kadar geçen 3-4 dakikada dekan ve rektörümüzün cümlelerine atıfta bulunarak cümlelerimi kafamda kurdum. Mezuniyet belgemi aldığımda yerime geçmeden birkaç şey söylemek istediğimi belirtip kürsüye geçtim.

Şeref öğrencisi uygulamasına karşı çıktığımızı ama yine de anonsu üzerine karşımızda dinleyecek adamın olmadığını ve ilk 1000’den öğrenci alan bir fakültede ilk 10.000’e girememiş bir bakan kızının nasıl bizimle aynı sıralara oturtulduğunu sorarak yapılan adaletsizliği tekrar hatırlattım. Bu cümlelerim salondan büyük alkış aldı, istisnasız her arkadaşım söylediklerime katılarak salonu inlettiler. Tüm isimler okunup yemin edilmeden hemen önce rektörümüz tekrar mikrofona geçerek ‘Şeref Öğrencisi’ Avrupa kaynaklı olup Türkçe’ye birebir çevrildiği için bu sıkıntının yaşandığını, seneye belki başarılı öğrenci şeklinde bir anonsla davet edilebileceğini belirtti. Bakan kızıyla ilgili olarak “onun bir adı var, ona bakan kızı diyemezsin, adı Yasemin’dir, kendisi de bakan kızı değildir” dedi.Yasemin yine yatay geçişle geçmiş bir arkadaşımızdır, şartları taşıyıp taşımadığını bilmem ama benim bahsettiğim 'Zeynep Çelik’tir ve rektörümüz de bunun farkındadır.

NİYE KIRMIZI KOLTUK

Aslında kendisi yabancı ekollere karşıdır, İngilizce Tıp Fakültesi’ni bile kapatmayı düşünmüştür bir ara. Gerçi söylediklerinin samimiyetsizliğini Harvard ile ortak eğitim verecek bir Tıp Fakültesi kurma girişiminden sonra anlamıştık. Bir diğer samimiyetsizlik de şudur: Mezuniyette protokol için ayrılan koltukların ailelerin zaptına engel olunamaması üzerine, bizlerin yanına oturarak “bu sene öğrencilerimizle beraber oturmak istedik” denilmesidir. “Madem bizimle oturacaktın niye kırmızı koltukların üzerine protokol yazdırdın?” diye sormazlar mı adama? Yeminlerimizin ardından tüm arkadaşlarım gelip beni tebrik etti, sonrasında kısa zamanda tüm yurtta ses getirdi. Sağlıkla ilgili olsun olmasın duyarlı tüm vatandaşlarımız çok yerde yaşanan torpil pisliğine karşı bir çığlık olarak görüp desteklerini verdiler. O gün salonda beni alkışlayan tüm arkadaşlarıma, yurt genelinde haberi olup protestoma hak veren tüm vatandaşlarımıza ben de çok teşekkür ederim. Sosyal medya üzerinden aleyhte yazılmış yazılara da sadece gülüyorum. Son olarak diyoruz ki “Bizi bilmeyen ne bilsin, bilenlere selam olsun.”

Kaynak : Odatv.com