Dışişlerini artık diplomatlar değil imamlar yönetecek

21 Haziran 2013 Cuma, 06:51

Prof. Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı olmasıyla birlikte Başbakan Erdoğan’la kafa kafaya verip Türk dış politikasında “eksen değişikliği” olarak tanımlanabilecek yeni bir çizgiye kayması yanında başka yönelimler de kendisini göstermeye devam ediyor. Dışişlerindeki “istisnai memurluğu” genişletme eğilimindeki AKP Hükümeti, işi Dışişleri merkez teşkilatındaki yapılanmayla oynamaya kadar götürmeye yöneliyor. AKP Hükümetinin TBMM’ye getirdiği ve alt komisyonda görüşülmeye başlanan torba yasaya göre, artık Dışişlerinde üst düzey yönetici olmak için diplomat olmak gerekmeyecek.

Söz konusu gelişmeyle ilgili olarak ilk tepki CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Osman Korutürk’ten geldi. Korutürk, konu hakkında bugün akşamüstü twitter hesabından şu eleştirileri paylaştı kamuoyu ile:

“AKP'nin TBMM'ye verdiği ve alt komisyonda görüşülmeye başlanan torba yasa, Dışişleri Bakanlığında üst düzey yönetici olmak için meslekten diplomat olma zorunluğunu kaldırıyor.

Ayrıca dışarıdan atanan Büyükelçilerin görev bitiminde merkez teşkilatında görev almalarına olanak veriyor.

Yasalaştığı takdirde Dışişlerinin dünyadaki diplomasi servisleri nezdindeki büyük itibarını sağlayan 'kariyer' niteliği kaybolacak tüm uluslararası krizlere komşu çok kritik bir coğrafyada bulunan Türkiye'nin dış siyaseti meslekten olmayan 'diplomatlarca' yürütülecek!”

DAVUTOĞLU PATİNAJ İSTEMİYOR

Zaten temellerini Atatürk’ün attığı ve 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' ilkesine dayalı; dürüstlüğe, sorumluluğa ve karşılıklı güvene dayalı; yumuşak güç kullanarak sorunlarının, risklerinin ve sıkıntılarının üstesinden gelen geleneksel dış politikası tepetaklak olan Türkiye Cumhuriyeti, torba yasayla gelecek değişiklikten sonra ehliyetsiz ellerde iyice yerlere serilecek demektir. Anlaşılan, Dışişleri bürokratlarını, deneyimli diplomatları şimdilik devre dışı bırakan Davutoğlu, bununla da yetinmeyerek “kendisini daha iyi anlayacak ve patinaj yapmayacak” AKP kadrolarıyla çalışmak istiyor, Dışişleri bürokrasisini kendisine engel görüyor! Dürüstlüğü ve barışçı yaklaşımları bir yana bırakarak etrafta salınan ve Türkiye’yi izlediği Suriye politikasıyla zor durumda bırakan Davutoğlu’na bu vesileyle Atatürk’ün 1 Kasım 1928’deki TBMM Üçüncü Dönem İkinci Yasama Yılı Açılış Konuşması’ndaki sözlerini ibret-i alem için hatırlatmak isterim. Ne diyordu strateji dehası o konuşmasında;“Harici siyasetimizde dürüstlük memleketimizin emniyetine ve inkişafına, masuniyetine dikkat, şiari hareketimize kılavuz olmalıdır.”

Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu, attığı her adımla Türk Dış Politikasını cendereye sokuyor, yalnız ve güzel ülkemizi içte ve dışta sıkıntıya sürüklüyor… Atmaya çalıştıkları son adım da tıpkı Adnan Menderes’in “Gerekirse Orduyu yedek subaylarla idare ederim!” demesine benziyor. Dikkat edilirse, Başbakan uzunca bir süredir Türk diplomatlarını ‘monşer’ vb. hak etmedikleri nitelemelerle gözden düşürmeye çalışıyor. Ayıp ediyor. O ‘monşerler’ yıllarca Ermeni terör örgütü ASALA’nın saldırı altında ülkelerin temsil ettiler. Onlarcası şehit oldu, onlarcası yaşamının geri kalan yıllarını kurşun delikleriyle tamamladı. Onlar, yaban ellerdeki elçilik rezidanslarında yastıklarının altında tetikteki tabancalarıyla tavşan uykusu uyudular yıllarca… Ülkeden ülkeye göçerek geçen yaşamlarında ailelerinden, çoluk-çocuklarından ayrı kaldılar… 65 yaşına gelip emekli olduklarında deneyimlerini topluma akademik alanda, siyasette, medyada sunmaya devam ettiler. Ak saçlarıyla deneyimlerini, bilgilerini ülkelerine sundular.

GÜL ANLATSIN

Dışişlerinin deneyimli ve bin bir badireden, eğitimden, tecrübeden geçerek belli noktalara gelen diplomatlarını by-pas yaparak onların yerine AKP kadrolarını istihdam etmek, “istisnai memurluğu” genelleştirmek ve merkez teşkilatına buralardan yönetici devşirmenin ne demek olduğunu belki olsa olsa Cumhurbaşkanı Sayın Gül anlatabilir arkadaşlarına… Ne de olsa kendileri, Dışişleri Bakanlığı koltuğundayken Dışiişleri bürokrasisine saygı duymuş ve onlarla çalışmış, önerilerini dikkate almıştı. O zamanlarda dış politikada bir eksen kaymasından da söz edilemezdi büyük ölçüde…

Dışişleri kariyerinde parlak bir diplomat olarak yıllarca ülkemize hizmet veren Korutürk’ün eleştirilerine kulak verecek kimseler çıkar mı acaba?

Bekleyip göreceğiz…

Kaynak : Muzaffer Ayhan Kara/ Odatv.com