Ankara’nın Suriye politikasını eleştiren İran Genelkurmay Başkanı Hasan Firuzabadi, Suriye’de kan dökülmesinden Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ı sorumlu tutarak “Büyük Şeytan’ın savaş planlarına yardımcı olmak, Suriye’ye komşu ülkeler için doğru bir temel değildir. Eğer onlar bu temelde hareket ediyorlarsa, o zaman şunu bilmeliler ki, bir sonraki seferde, sıra Türkiye ve diğer ülkelere gelecektir” ifadelerini kullandı.
Bu haber, Türkiye’deki Amerikancı basın tarafından, “İran Türkiye’yi tehdit etti” diye sunuldu. Derken Dışişleri Bakanlığı da AKP döneminde bir moda haline gelen herkesi kör alemi sersem yerine koyma mantığıyla, İran’ı kınadı. Kınamada, Türkiye’nin tehdit edildiği iddia ediliyordu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ile yaptığı görüşmede, hiç kimsenin Türkiye’yi Suriye’deki gelişmelerin sorumlusu olarak gösteremeyeceğini ve bu gibi açıklamaların kabul edilemeyeceğini belirtti. Tayyip Erdoğan da İran’a lüzumsuz sözler söyledi. Oysa, Suriye’deki isyancılara Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın destek olduğunu bütün dünya basını yazıyor. En son Guardian’ın köşe yazarı Seumas Milne, “Son aylarda ABD, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye gibi ülkelerden gelen silah, fon ve teknik desteğinde meydana gelen ani artışın, isyancıları güçlendirirken kayıpların da önemli ölçüde çoğalmasına yol açtığını” yazdı.
Milne, yazısında “Otokratik Suudi Arabistan ve Katar nakit ve silah sağlarken NATO üyesi Türkiye, İncirlik hava üssünün içinde veya yakınlarında Özgür Suriye Ordusu için bir lojistik ve eğitim üssü kurdu” dedi..
***
İran, daha önce Kürecik’teki Amerikan radar sistemini vurabileceğini söylemiştir. Bu tehdit karşısında sesini çıkaramayanlar, İran Genelkurmay Başkanı’nın sözlerinden niçin alındı acaba?
Öyle ya adam, Türkiye’yi tehdit etmiyor. Sadece “Amerika’nın Suriye’yi bölme politikasını uygularsan sıra sana gelir, seni de bölerler” diye uyarıyor. Bunu İran Genelkurmay Başkanı’ndan önce bu sütunda defalarca yazmadık mı? Banu Avar, “Suriye düşerse Türkiye düşer” demedi mi?
Nitekim İran’ın Fars Haber Ajansı da “ABD’nin Suriye politikası sanıldığı kadar sadece Suriye’yle ilgili ve sınırlı değil. Bizzat ABD strateji merkezlerinin siteleri ve medyasında bunların BOP projesinin parçası olduğu ve Suriye’den sonra sırada Türkiye ve İran’ın bulunduğu açık şekilde yazılıyor. Ve ne ilginçtir ki şimdi Türkiye’nin arası hızla İran’la da açılıyor” diye yazdı.
Haberde “Dost üzen, düşman sevindiren politikalar, şimdi Müslümanları vuruyor. Memnuniyetle ellerini ovuşturan ise ABD ve İsrail tarafı. Bu ikili kimin dostu, kimin müttefiki? Bu durum ne zamana kadar gerçekten böyle sürebilir? Sahiden de büyük zahmetlerle kazanılan ‘komşularla sıfır sorun politikası’ neden birdenbire bırakılıp ‘herkesle sorun’ politikasına dönüştü” diye soruldu.
İran’ı PKK politikası yüzünden de eleştiremiyorlar. Osman Pamukoğlu, “İran, PKK’yla uğraşmayı bıraktı. Siz Malatya Kürecik’e füzeler verirseniz. Şemdinli’ye gelen PKK’lılar İran’daki kamplardan geliyor. Diplomasiyi bilirseniz İran’ın böyle davranacağını bilmeniz gerekir. İran kendi siyasetinde haklı” diyor.
***
İktidar ve onun yalaka takımı, İran’ın uyarısından niçin bu kadar rahatsız oldu?
Çünkü biliyorlar ki bu Suriye meselesinde, AKP’nin hataları artık Türkiye’nin menfaatlerini haleldar etmektedir. AKP’nin ABD, İngiltere ve İsrail çıkarları adına çalıştığı, artık halk tarafından görülmektedir.
Yine Osman Pamukoğlu’nun söylediği gibi “Bu terör olayları anayasa çalışmalarıyla doruğa çıkacak. Bu hükümeti götürecek olan, büyük sıkıntıya sokacak olan, parçalayacak olan bu olay olacaktır.”
İşte bu yüzden kime saldıracaklarını şaşırdılar.
|