İDO, “İDO indirim değil bindirim yapmış” (03.08.2012) başlıklı yazıya açıklık getiriyor:
“Bilindiği üzere İDO olarak, yolcularımızdan gelen yoğun talep doğrultusunda uygulamakta olduğumuz esnek fiyatlandırma sistemini 20 Temmuz 2012 itibarıyla değiştirmiş ve 2012 yaz tarifesini yeni fiyatlar üzerinden düzenlemiş bulunuyoruz. Yolcumuz Sayın Fatih Beten’in belirttiği, bugünkü seviyeye göre daha düşük olan fiyat, esnek fiyatlandırma dönemine ait özel bir fiyattır.
Bu özel fiyat, yolcu trafiğinin daha az olduğu hafta içi günlerde, ENECO adını verdiğimiz ekonomik koltuk kategorisinden promosyonlu bilet alındığında ortaya çıkan avantajlı bir fiyattır.
İDO olarak daha önce de defalarca belirttiğimiz gibi esnek fiyat kategorisi tam da bu örnekte görüldüğü üzere, yolculara, bilet talebinin daha az olduğu günlerde daha düşük fiyatlardan bilet sunabilen, bu şekilde hafta sonunun yoğunluğunu hafta içine de kaydırabilmeyi amaçlayan bir sistemdi.
Yeni fiyatlandırma sisteminde de son bir yılda maliyetlerimizde artışlar yaşanmasına karşın, özelleştirme öncesi seviyelerde tutmaya çalıştık.
Ancak tabii, yaz tarifesi için yeni fiyat sistemine geçmemizle birlikte, daha önce esnek fiyatlandırmada uygulayabildiğimiz promosyon kampanyaları, erken satın almalarda, hafta içi seyahatlerinde ortaya çıkan istisnai bilet fiyatları da ortadan kalktı.
Esnek fiyatlandırma sistemi, hafta sonunun yoğun saatlerinde daha yüksek bilet fiyatlarını gerektirdiği gibi, talebin az olduğu günlerdeki erken bilet alımlarında da çok uygun fiyatlardan bilet satışı sağlıyordu. Ancak yolcularımızın esnek fiyatları tercih etmemesine bağlı olarak sistemimizi revize ettik ve özelleştirme öncesi döneme ait rakamları baz alarak yeni fiyat tarifemizi oluşturduk.
Okurunuzun belirttiği rakamlar doğru olmakla birlikte ‘İDO indirim değil bindirim yaptı’ sonucunu doğurmamakta, sadece esnek fiyat sistemine ait düşük yoğunluklu günlerde erken alıma dayanan istisnai fiyatın geçerli olmaması anlamına gelmektedir.
Öte yandan araç içi yolcu için 10 TL, yaya yolcu için ise 5 TL alındığı hususu, Pendik-Yalova hattındaki ekonomi adı verilen sadece yaya yolcular için 144 adet çok ucuz fiyatlı (5 TL) bölümde uygulanan fiyatlar ile ekonomi sınıfı için hafta sonu kullanılan fiyatın (10 TL) karşılaştırılmasından kaynaklanmaktadır. Ekonomi sınıfı için kullanılan fiyatlar, özelleştirme öncesi fiyatlar seviyesinde olup, ekonomi bölümü ise bundan da ucuz fırsat koltuklarına aittir. Konuyu bilgilerinize sunarız.”
İDO’nun da, müşterinin de menfaatleri çelişince kafalar karışıyor.
Saygun’un ‘son söz’üne sağlık engeli çıktı...
İSTANBUL Özel Yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan sözde Balyoz davasının tutuklu sanığı emekli Orgeneral Ergin Saygun’a, 6 Ağustos 2012 Pazartesi günü yapılacak duruşmaya katılma izni çıkmadı.
Kızı Ece Saygun: “Babam, duruşmaya katılmak ve ‘son söz’ünü söylemek istiyordu. Ancak özel izin isteğini doktorlar uygun bulmadı. Pazartesi (yarın) avukatımız tahliye talebinde bulunacak. Babam şu anda bir yandan hastalıklarının, diğer yandan duruşmaya katılıp son sözünü söyleyemeyecek olmanın verdiği sıkıntı ile hastanede yatmaya devam ediyor. Doktorlar babamın duruşmaya çıkmasını bile hayati açıdan tehlikeli bulurken, 3. Yargı Paketi ile tutuksuz yargılanma mümkünken, hâlâ tutuklu olarak yargılanması haksızlık ve hukuksuzluktur.”
Simge değerimizdi
ACI bir kaza sonucu maddi yaşamı son bulan değerli insan Ülkü Adatepe, Büyük Atatürk’ün insanlığa yol gösteren Uygarlık Dizgesi’nin simge değerlerinden biriydi ve bu niteliği ile sonsuza dek yaşayacaktır. Çünkü Atatürk’ün Küçük Ülkü’sü, aynı zamanda O’nun ulusumuza kazandırdığı “Çocuklara sevgi ve saygı”, özellikle “kız çocuklarının değerini bilme” ülküsünün de simgesi olageldi. Sevgili ‘Ülkü’müzün yattığı yerin sonsuza dek bu ülkülerle ışıldaması dileğiyle...
Prof. Dr. Özer OZANKAYA
Camide imam hatip ilanı kimin emridir
Diyanet eleştiri köşesi de koymalı
OKUR Serap Erdinç yazıyor: “Ankara Cevizlidere Fatih Camisi’nin imamı tarafından cuma hutbesinin sonunda ‘Sn. cemaat, Kara Harp Okulu’nun karşısında Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün yanında imam hatip okulu açılmıştır, kayıtlar başlamıştır velilere duyurulur’ diye iki cumadır duyuruluyor. Devlet işlerinde bürokrasi kalkıyor herhalde, memurlar ya istediklerini yapıyorlar, veya bunlara bir yerden emir geliyor anlaşılan. Aynı imam aylar öncede bir cuma namazından sonra Diyanet Vakfı’na yardım toplamıştı, ben de bu durumu Diyanet İşleri’ne yazmış ama maalesef hiçbir cevap alamamıştım. Zaten Diyanet gibi, bir ülkenin din hizmetlerini dizayn eden ve mensupları vasıtasıyla uygulayan, çok büyük bütçeli bir kurumun internet sitesinde icraatlarını tenkit edeceğiniz bir linki yok. Sadece dini konularda soru alıp bunları cevaplandırıyor, diğerlerini dini soru değildir diye reddediyorlar. Üstelik bir soru sorarsanız adınız, soyadınız, TC kimlik numaranız, telefon numaranız, mail adresiniz isteniyor! Neymiş istatistik amaçlı kullanılacakmış!”
Sağlıkta ‘pembe masal’ bitti, sözler tutulmadı
Hastane ve sigortalara ballı börek!
SEÇİM meydanlarında halka “Cebine nüfus cüzdanını koy, istediğin hastaneye git” diyen Başbakan, daha sonraki uygulamalarıyla “Bir cebine nüfus cüzdanını, diğer cebine para cüzdanını koy, istediğin hastaneye git” demeye başlamıştı, şimdi ise Sağlık Bakanı “Artık pembe masal bitti, kimin hangi hastaneye gideceğine ben karar vereceğim” diyor. 28.07.2012’de Resmi Gazete’de yayımlanan bir tebliğ ile SGK, özel hastanelere başvuruları kısıtlayabilme yetkisi aldı. Halk şaşkınlık içinde Başbakan’a mı, Sağlık Bakanı’na mı inanacağını şaşırdı.
Başbakan sözünü tutmadı. Oy alana kadar halkı kandırdı. Sağlık sistemi bu şekilde devam ederse, finanse edilemeyeceğini bildiği halde vatandaşa pembe bir tablo çizerek vatandaşlarla alay etti.
Şimdi de ‘tamamlayıcı özel sigorta’ sistemini kurgulayarak yapılan yanlışların faturası halka yükleniyor. Özel hastanelere gitmesi engellenen ve kandırılan halka ‘tamamlayıcı sigorta’ dayatılarak cebinden daha fazla para alınacak. Böylece bazı (!) sigorta şirketleri ve hastaneler ihya edilirken halka yine perişan olmak düşecek. İktidar bir an önce halkın ödediği vergilerin hakkını vermeli, katkı paylarını kaldırarak sağlığı bir hak olarak sunmalıdır.
Sağlıkla geldiğini iddia eden AKP hükümeti sağlıkla gidecektir.
Prof. Dr. Aytuğ ATICI
CHP Mersin Milletvekili
|