Delil Üretme Şebekesi İş Başında

12 Haziran 2013 Çarşamba, 09:34

Bunu açıklasınlar kolaysa!!! Molotofçu hiç de gözaltına alınırmış gibi durmuyor. Kayıttayız amirim diyenin de kamerası elinde!!!
Gezi Parkı Eylemleri’yle baş edemeyen AKP’nin “Delil Üretme Şebekesi” vasıtasıyla “kara propaganda” çalışmalarına ağırlık verdiği anlaşılıyor.
11 yıldır yapılanlar hep aynı.



Önce olmayan şeyleri gündeme getir; ardından söylenenlere uygun deliller(!), görüntüler üret ve kamuoyuna sun.

Erdoğan günlerdir, alanlarda hiç olmamasına rağmen “molotof” atıldığından, kamu binalarının ve araçların yakıldığından söz ediyordu. Devlerin derinlikleri kendine görev edinmiş olacak ki, Erdoğan’ın söylediği her sözün videosunu hazırlamaya başladılar.

Taksim’de, Gezi Direnişçileri’yle ilgisi olmayan küçük bir grubun, tiyatro oyunu sahneler gibi kameralar önüne geçmesi, günlerdir ortada olmayan “molotofların” bir anda ortaya çıkması, İstanbul Polisi’nin, özenle hazırlanmış masalara dizilmiş satır, bıçak, tabanca görüntülerini basına servis etmesi; hep Erdoğan’ı rahatlatacak hamleler.

Hemen bu akşamdan itibaren bütün yandaş televizyonlarda ve gazetelerde molotoflu karelerin, fotoğrafların binlerce defa gösterileceğinden emin olabilirsiniz.



Sadece bu mu peki?
Elbette hayır! Erdoğan ne diyor ısrarla?

Camilerde içki içildiğini, türbanla kızların yerlerde sürüklendiğini anlatıyor.

Demek ki, derin ağabeylerin ev ödevi bu!

Pek yakında özenle hazırlanmış, halkın gözüne sokulacak şekilde kurgulanmış videolar görürseniz sakın şaşırmayın.

Kim bilir, belki de AKP’nin ısrarla yapacağını duyurduğu mitinglerde böyle görüntüler sahnelenir!



Sonrası malum: “Bakın gördünüz mü?” diye başlayan, “İşte bunlar çapulcu!” sloganlarıyla devam eden, “Camilere saldırdılar. Türbanlı kızları yerlerde sürüklediler!” şeklinde devam edecek bir karalama kampanyası…


Amaçsa ortada. Demokratik haklarını kullanmak için sokağa çıkan, özgürlük ve adalet talep eden gençleri “haksız göstermek”, provokatör masalları ile kitleleri sindirmek.


Oysa bir çocuk bile yaşananları kolayca anlayabilir.
AKP, otoriter rejimini sürdürmek için fethedilecek son kale olarak sokağı görüyor.



Sokağı da susturduktan sonra, açılım sürecinde yeni bir perde açılacak, Hükümet-APO-ABD hattında inşa edilen yeni model devreye sokulmuş olacak.


Sokak susturulabilirse, o günlerde kimse ülkeyi bölünmeye götürecek olan bu tezgâha karşı sesini yükseltemeyecek.
Bu noktada, demokratik haklarını kullanan bütün kesimlerin çok dikkatli olması gerekiyor.



Karşılarında “kara propaganda” ve “delil(!)” üretme uzmanı bir anlayışın var olduğunu hiç unutmasınlar.
“Derin Abiler” göreve başladıysa, o zaman çok daha uyanık olmak gerekiyor.



Öncelikle, CHP milletvekillerinin molotof olaylarının peşine düşmesi şart…


Bu adamlar kimler? Ele geçirildiği iddia edilen materyallerde parmak izi testi yapılmış mı? Emniyetle ya da MİT’le bağlantıları var mı? Taksim’e ve diğer alanlara nasıl ve hangi yoldan girmişler? Sergilenen satır, bıçak gibi malzemeler nereden satın alınmış?... vb soruların peşine düşmeliler.


Alanlarda demokratik haklarını kullanan yurttaşlarımızsa, şüpheli her olayı kaydetsinler.

Bu garip adamlar kimlerle konuşuyor, polisle ya da başka birimlerle iletişim halindeler mi diye anlamaya çalışsınlar.



Anti-Kapitalist Müslümanlar bölgedeki tüm camileri kontrol altında tutmalı.


Kameraların ya da MOBESE’lerin çalışmadığı(!) bir anda herhangi bir tezgâhın kurulabileceğini hatırlamalılar.


Ama en önemlisi, özgürlük talebini daha fazla yükseltmek gerek.

Baskılara boyun eğmeden, demokratik protesto haklarını kullanmaya devam etmeli herkes.



Bu direniş, ülkenin geleceğini de etkileyecek.

Bu direniş çok ama çok yaman geçecek.
Diğer yazıları...

Kaynak : ABBAS CEMİL/MUHALİF