|
|
|
|
|
ATATÜRK Diyor Ki; |
Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.
|
|
|
|
|
HABER |
|
Seviyorum bu çapulcuları…
09 Haziran 2013 Pazar, 09:23
|
|
Şiddetten uzak çapullarını…
Aydınlık bakışlarını…
A politik hallerini….
Hesapsız itirazlarını….
Plansız bir araya gelişlerini…
İddiaların aksine, gerçek olan iyi niyetlerini…
Sırt çantalarını…
Şortlarını…
Birbirlerine destek olmalarını…
Namaz kılan eylemcilere zarar gelmesin diye onlara siper oluşlarını…
Kandil günü ve gecesine nam salan saygılarını…
İçlerinden biri düştüğü zaman tutup kaldırmalarını…
Gazdan zarar görmüş kediyi, köpeği dahi bağırlarına basışlarını…
Bu güne kadar fark edemediğimiz zekalarını…
Edepsizlikten arınmış akılcı esprilerini…
Birden bire ortaya çıkışlarını…
Bizi şaşırtmalarını…
Onları uzaylı zannederken, gerçek olduklarını gözümüze sokmalarını…
Yardımlaşmalarını…
Paylaşmalarını…
Şiddeti sevmeyişlerini…
Şiddete itiraz edişlerini…
NEDEN? Diye soruyor olmalarını.
İtiraz etmelerini…
Varsa da şayet envai çeşit mihrak… Onları hiç mi hiç iplemeyecek oluşlarını…
Dertlerinin hakiki sebebini…
Üç beş ağaç için kendilerini tehlikeye atmalarını…
Kim ne derse desin, ne zannederse zannetsin.
Onları göndüm.
Niyetlerini, zihniyetlerini, doğayla olan muhteşem bağlarını gördüm.
İnandım.
Çünkü benzerlerini büyütüyorum.
Kim bilir, belki de bunun için çok iyi anlıyorum o çocukları…
O çocuklarda ve peşlerinden yetişenlerde art niyet arayanlar için gelsin bundan sonrası.
En çok da, o çocuklara kefil olabilmemin sebeplerini anlayamayanlar için…
Bizden sonrakiler farklı.
İnanın farklı.
Değişik.
Hatta bazen tuhaf..
Anlaması ve katlanması dahi zor.
Ama farklı!
***
Balkondaki Limon ağacı kurudu diye yas tutabiliyorlar.
Şaka değil.
Abartı yok.
Bildiğin hüzün…
Katıksız, gerçek…
Sen onları İstanbul’a götürüyorsun, gezip tozmak için.
Birden kendini, emrivakiyle aldırılmış kedi yemi poşeti elinde, Cihangir kedilerinin alayını doyururken buluyorsun.
İstisnasız hepsini!
Saatler sürüyor.
İflahın kuruyor.
Ama vazgeçemiyorsun.
Tek bir aç kedi bile kalmayacak. Aksi halde caddeyi baştan sona tekrar gezersin!
Eli kolu tutmayan pisiyi gördükleri vakit, hemen acile ötürmeye kalkıyorlar.
Hayattan haberleri yok.
Var sanıyorlar.
Sakat kedi görünce, “Gel pisi pisi… Hemen seni tedavi edelim” Diyecek birileri var sanıyorlar.
Bakıyorsun hüzünlü hüzünlü.
Elinden bir şey gelmiyor.
Dönüşte hikayeleri yazılıyor: Cihangir kedileri.
“Al anne, bitti. Artık bunu yayın evine gönder!”
???
Alt tarafı bir apartman dairesinde oturduğun için besleyebileceğin hayvanlar belli.
Üstelik sitenin yöneticisi Nusret Bey… (Sıkar… Anlamında.)
Bebek tavşanları oluyor.
Gecenin bir yarısı pat diye geliyorlar yanına.
“Anne kalk. Uykusu kaçtı. Al şu yastığı ayağında salla!”
Ya sabır çeksen de sallıyorsun.
Mübalağa yok.
Sallıyorsun bildiğin.
Yastığa koyup, hepsini birden uyutabilmek için dandini dandini dastana…
Gecenin biri olmuş.
İçin geçiyor.
Derken biri dürtüyor.
“Durma, daha uyumadı.”
***
Yavru ördekleri oluyor sıklıkla….
Yıka, yedir, yüzdür…
Neyse de…
E seni annesi sanıyor alayı.
Mutfağa gidiyorsun, üç kardeş peşinde…
Salona gidiyorsun, ardında vak vak vak.
İşe gidiyorsun. Aklın onlarda…
Sana da bir haller oluyor.
Yazının ortasında yavru ördekler geliyor aklına…
Seni annesi sanan ördekler…
Özlüyorsun bildiğin.
***
Besledikleri kuşlar ölüyor bazen!
Hayat duruyor.
Hatta bitiyor.
Sitede ne kadar çocuk varsa ağlıyor.
Yahu her biriniz ne zaman bu kadar anı biriktirdiniz bizim evdeki kuşa dair?
Ne zaman?
Nasıl?
Cümbür cemaat, hemen karşıdaki Aliş’in ormanına gidiliyor.
Alt tarafı beş, on ağaç…
Ama öyle değil işte.
Orası Aliş’in ormanı…
Fena kıymetli.
Huşu içinde törenle gömülüyor ölen kuş.
Başına tahta…
Yanına kafesteki en sevdiği oyuncağı…
Gittiği yerde mutlu olsun diye dualar ediyor her biri.
Şiir yazan var.
Konuşma yapan var.
Susturmak ne mümkün, ağlayan var.
O gece yüksek sesle oynanmıyor örneğin…
Ya da çok gülen-gülebilen yadırganıyor!
Malum, yas var.
Sevdikleri bir canlıyı kaybetmenin yasını tutuyor her biri…
***
Tatile gidiyorsun.
Sahilde kitabına dalmışsın.
Çat diye üzerinde buz gibi bir yengeç!!!
“Anne… Bir bacağı yok. Onu eve götürmeliyiz”
Kimi?
Neyi?
Neden?
Allah’ım aklımı koru!
“Anne çığlık atmayı keser misin? Herkes sana bakıyor! Bir bacağı yok dedik! Bize ihtiyacı var.”
***
Üçüncü kızım, İran pisimiz Sultan’ın evlilik çağı geliyor.
İlle de torun istiyoruz zira.
Yana yakıla eş arattırıyorlar insana!
Yerin dibine geçiyorsun!
Bulamayınca son çare veterinerini arıyorsun:
“Erol Bey, akşamın bu saatinde rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Şey… Biz Sultan’a eş arıyoruz da???”
“Olur Özlem abla da, bu akşam bulmamız şart mı?”
…..!!!
Hasbinallah!
***
Sonra eve papyonuyla Duman, elinde çiçeğiyle anası geliyor.
E kız tarafısın.
El aleme karışma zamanın gelmiş.
Çık işten, koştur koştur eve gel.
Hazırlık yap.
Dal lafa.
Böreğin altı yansın.
Rezil ol!
***
İster inanın, ister inanmayın…
Eksiği var, fazlası yok.
Böyle bir hayatı yaşıyoruz.
Ve ben şu ahir ömrümün öğrettikleri hasebiyle biliyorum ki, onlar farklı.
Sizden bizden farklı.
Biz, adam yanı başımızda karısını, 72 yerinden bıçaklarken dahi yolumuza devam ederiz!
Onlar bir limon ağacı için kahrolur.
Bir kuş için matem tutar.
Bir kedi için canınıza okur!
***
Bir anne deneyimi ve samimiyetiyle yazıyorum.
Bizim gibi değiller.
Değişikler.
Hatta laf aramızda, tuhaflar???
Kabineyi bilmeyebilirler.
Güncel siyaset umurlarında olmayabilir.
Ancak doğaya tutkuludur çoğu.
Kim bilir….
Belki bizi göre göre…
Bir tek ona tutunmayı bulmuşlardır çare olarak.
Tutunmuşlardır fena halde.
Cadılarımdan biliyorum masum isteklerini…
Bir anne olarak biliyorum, bir ağaca, bir dala nasıl sonsuz sevgi besleyebildiklerini…
Ve bu yüzden, ilk günden beri anlıyorum onları.
Ve bu yüzden, ilk günden beri, onların canı yandıkça yanıyor canım.
Onlar doğayla bizim olmadığımız ve olmayı akıl edemeyeceğimiz kadar barışık.
Onlar pire için yorgan yakar.
Çünkü onlar, bacağı olmayan bir yengeç için, annelerini korkudan ecelsiz göndermeyi dahi göze alabilirler.
Kabul edin.
Anlayın.
Bu nesil farklı.
Bizim gibi değil.
Algılayışları…
Bakış açıları…
Öncelikleri…
Tavırları…
Tepkileri…
Hepsi farklı.
Yaşadım, yaşıyorum, biliyorum.
|
|
Kaynak : Bursa Bağımsız |
|
|
|
|
|
|
Yazarlar |
|
AKP ‘darbeyi’ kapatacak
25 Ekim 2016 Salı, 12:14
|
|
AKP ‘suç ortağı' arıyor
Mustafa Ünal /ZAMAN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:28
|
|
Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Haziran 2015 Cuma, 09:21
|
|
Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez
Erhan BAŞYURT/BUGÜN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:16
|
|
Ya Koalisyon ya Başkanlık...
Eren Erdem/YURT
12 Haziran 2015 Cuma, 08:58
|
|
Kırılma noktası!
Güngör Mengi/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:45
|
|
AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?
İbrahim Kiras/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:42
|
|
Ali İsmail…
Bekir Coşkun - Sözcü
23 Ocak 2015 Cuma, 09:34
|
|
Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?
Mehmet Kamış/ZAMAN
14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39
|
|
Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi
Can Ertan /HABER
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57
|
|
Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik
Özgür Şen
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17
|
|
AKP’nin IŞİD çıkmazı
Hüseyin ALİ/Özgür Gündem
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10
|
|
Siyasi etik yasası çıkarılmalı
Serpil Çevikcan/Milliyet
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37
|
|
MİT’in sicili
Gültekin AVCI/BUGÜN
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17
|
|
İslamofobi ve provokasyon
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11
|
|
Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”
Hüseyin Özay/Taraf
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32
|
|
AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor
Zilar STÊRK/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25
|
|
Barışı, ancak özgürlükler besler
Hüda KAYA/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14
|
|
Bilim siyasetin elini öptüğünde...
Cüneyt Ülsever/YURT
11 Ocak 2015 Pazar, 10:19
|
|
Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı
Nazlı Ilıcak /BUGÜN
11 Ocak 2015 Pazar, 10:18
|
|
|
|
Son 20 Yazım |
|
CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI
|
|
AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN
|
|
GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.
|
|
ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..
|
|
12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?
|
|
Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?
|
|
Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'
|
|
Tüm Dostlara Teşekkür…
|
|
Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!
|
|
Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:
|
|
Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...
|
|
Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.
|
|
Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...
|
|
Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım
|
|
CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…
|
|
Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!
|
|
“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…
|
|
Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.
|
|
Sadece İnsan Olmak!
|
|
Annemin de Başını Ezerler mi?
|
|
|
|
Takvim |
Pt |
Sl |
Çr |
Pr |
Cm |
Ct |
Pz |
| 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
|
|
|
|
|
|
|
|