‘Gerçek yürüyor’

04 Ağustos 2012 Cumartesi, 08:47

Hasan KIYAFET

Malatya-Doğanşehir, Sürgü beldesinde farklı bir Madımak yangını kıl payı atlatıldı. Bu kez yangın, ya da kırıma bahane olarak Ramazan davulu gösterilmek istendi. Daha önce Malatya-Zirve Kitapevi katliamına da misyonerlerin Hıristiyanlık propagandası yaptığı gerekçe yapılmak istenmişti. Sivas’ta diri diri yakılan 35 sanatçı-aydın can için ise, ne olduysa Aziz Nesin’in yüzünden oldu gibi akıldışı nedenler uydurulmuştu. Pekiyi Maraş, Adıyaman, Çorum olayları için ne söyleyeceğiz?.. Kuyucu Murat Paşa’nın öldürüp kuyulara attığı 40 bin Alevi için ne diyeceğiz? O Murat Paşa ki, bugün halen Antalya merkezde varlığını koruyan Murat Paşa Cami’nin finansörüdür. Birçok uyduruk dindar gibi o da, bir cami ve bir Hac ile günahlarından arınabileceğini sanmıştı...

Özünde birçok din gibi İslamiyet de antikapitalist bir inançtır. Ama İslam’ın bu yapısını içine sindiremeyen zenginler, güçlüler, despotlar, bu anlamda yükü Aleviliğe yüklemek istemişlerdir. Çağlardır Aleviliğe yönelik kan davasının altında yatan gizli öfke büyük ölçüde bundandır. Çünkü Alevi inancının amaçladığı eşitlik, hümanist anlayış ve ezilenden yana tavır yönetenlerin işine gelmemektedir. İslam’ın bu yanını bir günah gibi gösteremeye güçleri yetmeyince de vurun abalıya hesabı Alevi-Bektaşiliği günah keçisi yapmışlardır.

Kapitalizmin sermayeden başka tanıdığı değer ve kutsal yoktur. Geçmişte Osmanlı’nın zaman zaman Alevi-Bektaşiliğe taviz veriyor görünmesi de emperyalist çıkarları içindir. İslam’ı kabullenmekte zorlanan Hıristiyanlara karşı Alevi-Bektaşiliği bir geçiş köprüsü olarak kullanmak istemişlerdir. Bu tez bir ölçüde tutmuş, devşirme Hıristiyan çocukları olan Yeniçeriler büyük ölçüde Bektaşi olmuşlardır.

Bir gece yarısı Çamlıca Kızlisesi’nden eski bir öğrencim Azize Koç, telefonda çığlık çığlığa:

“Hocam haberiniz var mı Malatya’da bir Alevi aileyi Ramazan davulu için linç edecekler, yakacaklarmış...” dedi.

Çocuğun sesi titriyordu. Belli ki endişesini paylaşmak istemişti. Toplumda bir kuşku, korku, yarına güvensizlik duygusu almış başını gidiyor. Çünkü bilinçaltlarında birikmiş bir sürü kötü olaylar tortusu var. İyiye, güzelliğe, barış ve rahata ilişkin önalgı birikimi ne yazık ki yok denecek kadar az. Ne demek istiyoruz: Sürgü beldesinde geceyarısı evi basılan Alevi “Evli ailesi” beldeden sürülmek isteniyor. Köyü terk edin gidin, deniyor. Ama nereye belli değil. Adı Mustafa Evşi olan Ramazan Davulcusu: “Evli ailesi ezana, bayrağa laf söylediler... Bu benim davam değil İslam’ın davası. Gerekirse taşınm,a ev bulma paralarını biz verelim ama o aile buradan gitsin” diyor. Pekiyi bu Ramazan davulcusu Mustafa Evşi kimdir? Gazeteci Ayça Örer’in tespitine göre:

Mustafa Evşi, 25 yaşında bir yıl önce evlenmiş, yeni bebeği olmuş biri. Babası Hacı Mevlut iki yıl önce marangozluk yaptığı inşaattan düşerek ölmüş. Normalde hızarcılıktan para kazanan Mustafa, geçim sıkıntısı iyice artınca bu yıl ilk defa Ramazan davulculuğuna talip olmuş. 1986 yapımı deprem yardım konutlarında oturuyor vb... Hangi kisve ve görünümde olursa olsun, bütün savaşların kaynağının ekonomi olduğu ezelden beri bilinir. Malatya’ya kayısı toplamaya gelen yabancı işçiler özellikle işsiz yerli halkın gözüne batmaktadır. Oysa ucuz çalıştıkları için patronlar yabancıları tercih etmektedirler. Benzer çelişki Karadeniz’de fındık, İçanadolu’da nohut, mercimek işçileri için de geçerlidir. Birkaç gün önce Ayazağa’da Kürt işçilerine saldırılmadı mı? Yok kadınlara kızlara ıslık çalmışlar, yok laf atmışlar tümü yalan ve iftiradır...

Alevi-Bektaşilere, Kürt işçilere yönelik saldırıların altında yatan gerçek neden egemenlerin doymak bilmez çıkar özlemleridir. Fakat ne yaparlarsa yapsınlar gerçek yürüyor...