Günlerdir süren polis saldırılarını görmeyip belgesel yayınlayan, bununla da kalmayıp Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarını canlı olarak yayınlayan medya kuruluşlarına onları yetiştirenlerden; İletişim Fakülteleri'nden tepki geldi. “Haber alma özgürlüğü ne gerektiriyorsa onu yapın” denilen bir bildiriyle imza kampanyası başlatıldı.
İSTANBUL - Günlerdir süren polis saldırılarını görmeyip belgesel yayınlayan, bununla da kalmayıp Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarını canlı olarak yayınlayan medya kuruluşlarına onları yetiştirenlerden; İletişim Fakülteleri'nden tepki geldi. “Haber alma özgürlüğü ne gerektiriyorsa onu yapın” denilen bir bildiriyle imza kampanyası başlatıldı. İmza atmak için http://imza.la/medya-calisanlarina-cagri-sorumluluguna-sahip-cik
BİLDİRİN TAMAMI
\'TARİHE TANIKLIK EDİN!”
İLETİŞİM FAKÜLTELERİ ÖGRETİM ELEMANLARINDAN MEDYA ÇALIŞANLARINA: “Haber alma özgürlüğü ne gerektiriyorsa onu yapın”
Dünya medyası gözünü, kulağını açmış, Taksim Gezi Parkı direnişiyle başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan sivil inisiyatifler karşısında canlı yayınlara geçerken, Türkiye yaygın medyası, gözünü kulağını olup bitenlere kapatmış; ya da politik eğilimler-üstü bir halk muhalefetine dönüşmüş olan hareketi “bir avuç azınlığın, marjinalin işi” olarak sunmaya çalışıyor.
Hiçbir örgüte mensup olmayan, kendiliğinden sokağa dökülen halkın üzerine gaz atılırken, insanlar nefessiz bırakılırken, kör edilirken, öldürülesiye yaralanırken, halkın yanında olması, halkı haberdar etmesi gereken medya halkına sırtını dönmüş durumda...
Oysa medya mensupları sahip oldukları gücü halk adına, yönetilenler adına kullanırlar. Tıpkı Kolluk Kuvvetlerinin güçlerini halka karşı değil, halk için kullanmaları gerektiği gibi. Kolluk güçlerinin ifade özgürlüğünü ve eylem hakkını yerine getirmeye çalışanın üzerine sonuçlarını düşünmeden—yoldan geçen engelli, evinde uyuyan çocuk ya da hasta etkilenir mi demeden—kimyasallarla saldırması “emir kulu” denilerek nasıl meşrulaştırılamazsa, medya mensuplarının da “görmedim, duymadım, bilmiyorum” yayıncılığı yapması da aynı şekilde “emir kulu” olunduğu gerekçesiyle meşrulaştırılamaz!
Bu koşullar altında, medyaya mezunlar veren İletişim fakülteleri öğretim elemanları olarak bizler, bu durumu demokrasilerin vazgeçilmezi olan ‘doğru bilgilenme ve haber alma hakkı’nın ağır ihlali sayarak, kabul edilemez buluyoruz ve medyayı toplumsal sorumluluğunu kullanmaya çağırıyoruz.
Konuştuğumuz, tartıştığımız, derslerimize davet ettiğimiz, yanlarına stajyer, mezun öğrenci gönderdiğimiz, kimilerini ise, bizzat etik ve politik sorumlulukla habercilik yapmak üzere yetiştirdiğimiz tüm medya mensuplarına sesleniyoruz:
Bir gün sizin de demokrasiye ihtiyacınız olacak. O halde elinizdeki bu büyük gücü, giderek daha da otoriterleşen iktidar merkezlerinden patronlarınıza gelen emirlere göre, sansüre boyun eğerek, oto-sansür uygulayarak değil, pahası ne olursa olsun bulabileceğiniz tüm direngen, isyankar, stratejist ya da yaratıcı yollarla kullanmanın yollarını arayın. Halkın haber alma özgürlüğü ne gerektiriyorsa onu yapın. Yoksa, yarın kimselerin yüzüne bakmaya cesaretiniz olmayacak.
|