Ey Tayyip Erdoğan, her ay “aziz millet” diye bir millete sesleniyorsun, yani kime seslendiğini saklıyorsun ama, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olduğuna göre Türk Milleti’ne hitap etmek durumundasın. Gerçi sen, Türk Milleti kavramını da millete çok görerek, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndan çıkarma girişimi içindesin, yani esas olarak Türk Milleti’ni tanımıyorsun.. Sadece bu sebeple bile Türk Milleti’nin 21. yüzyılda yaşayan fertlerinin de seni hiç tanımaması gerekirdi ama sana yüzde 50’ye yakın oy verdiklerini söylüyorsun. Durum gerçekten böyleyse, ortada 6 milyon sahte oy yoksa, yazık o Türk Milleti’ne ki Adalet ve Kalkınma Partisi hareketinin, kendisini ortadan kaldırmaya programlandığını görmek istemiyor.
***
Ey Tayyip Erdoğan, sen bilmez misin ki, Bilge Kağan’ın bahsettiği gibi Asya kavimlerinin bir kısmı, Türk adı altında toplanmış ve bugüne kadar o adla o şanla gelmiştir. Sen Türk Milleti’nden büyük müsün ki milletin adını Anayasa’dan kaldıracaksın?
Bakınız Bilge Kağan ne diyor:
“Doğu’da Şantung Ovası’na kadar ordu sevkettim, denize ulaşmamıza az kaldı. Güneyde Tokuz Ersin’e kadar ordu sevk ettim, Tibet’e erişmemize az kaldı. Batı’da İnci Irmağı’nı aşarak Demirkapı’ya kadar gittim. Kuzeyde Yir Bayırku’ların toprağına ordu sevkettim... Bunca yerlere Türk adını, Türk şanını alıştırdım...”
Bilge Kağan’ın hitabından, bütün halkının Türk milletini meydana getirdiği anlamı çıkmaktadır.
Ey Tayyip Erdoğan, sen bir olan milleti, uyguladığın Amerikan projeleri ile ateşe, suya düşürmek üzeresin. Bak, Bilge Kağan birliği sağlamak için başka ne yaptı:
“Yanılıp bize karşı gelen Türk kavimleriyle de savaştık ve onları da düzene soktuk. Artık, küçük kardeş büyük kardeşi, oğullar babalarını bilir oldu...
Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar ülkelerde yaşayan bütün milletler hep bana bağlıdır. Bunca milleti düzene soktum. Artık karışıklık yok. Türk Kağanı, Ötüken’de oldukça ülkede düzen bozulmaz.
Türk Milleti’nin beyleri, sözlerimi işitin! Birliğini korursan yurduna sahip olacağını, yanılırsan öleceğini buraya yazdım.
Türk Beğleri, millet, işitin!
Üstte gök basmasa, altta yağız yer delinmese, Türk Milleti, senin ilini ve töreni kim bozabilir? Ey Türk Milleti! Öykün (düşün) ve kendine dön!”
***
Ey Tayyip Erdoğan, sen Bilge Kağan’ı da dinlemediğin gibi Türklerin kutsal sularını, dağlarını, ormanlarını, yaylalarını 40 milyar dolara yabancılara sattın.
Ne diyordu Uygur destanında?
“Bir gün, Uygur tahtına yeni bir hakan oturdu. Bu hakan, Çinlilerle yapılan sürekli savaşlara bir son vermek için, oğlu Galı Tekin’e ‘Kiyu-Liyen’ adındaki Çin prensesini almayı düşündü. Bu prenses, sarayını Hatun Dağı’nda kurdu. O çevrede, ‘Kutlu Dağ’ adını taşıyan büyük bir kaya vardı. Çin elçileri, dediler ki: ‘Türk Devleti’ni güçsüz kılmak için, bu kayayı yok etmeli!’ Bunun üzerine Çinliler, prenseslerine karşılık, bu kayayı istediler. Yeni Türk hakanı, yurt içindeki bu taş parçasının Çinlilere verilmesinde bir sakınca görmedi. Çinliler, kayanın çevresine odundan tepeler yaptılar. Odunları ateşe verdiler. Taşı iyice kızdırdıktan sonra, üzerine keskin sirke dökerek parçaladılar. Parçaları arabalarına koydular. Birer birer Çin’e taşıdılar. Bu başarı, bütün Çin’i sevindirdi. Çünkü Türklerin kutsal taşı ele geçirilmişti.
Olay, büyük yankı yaptı. Türk vatanındaki kuşlar, hayvanlar ve bitkiler, kendi dilleriyle, bu kayanın gidişine ağladı. Bundan yedi gün sonra da hakan öldü. Türk ülkeleri üzerinden felâket yeli geçti. Türk milletinde rahatsızlık, huzursuzluk, bereketsizlik başladı. Türk illerinde bütün hayvanlar, yırtıcı ve uysal bütün kuşlar, hatta konuşmasını bilmeyen küçük çocuklar: ‘Göç, göç!’ diye bağırmaya başladı...”
***
Ey Tayyip Erdoğan, Türk Milleti’nin kutsal vatanını parça parça yabancılara satarken ve Libya, Suriye politikaları ile Türk Milleti’nin geleceğini de tehlikeye atarken, hatta Türk kimliğini yok etmeye çalışırken Türk Milleti’nden büyük olduğunu mu zannediyorsun?
Ya Türk Milleti birazcık düşünürse halin nice olur biliyor musun?
|