Türkiye, gelişmelere gözünü yumarak, her şeyi dünün anlayışıyla çözmeye çalıştığı için sorunlar yaşıyor. Bunun adı \'statüko\'.
Atatürk, inkılâp kanunlarını çıkardığında, zamanın ihtiyacını karşılama amacını güdüyordu. Ama aradan 80 yıl geçtikten sonra, hâlâ bu yasaların devamı için ısrar etmek \'anakronizm\' yaratıyor. (Geçmişin yargılarıyla bugünü değerlendirmek, ya da bugünün değerleriyle dünü yorumlamak. Yanlış zamanlandırma.)
Atatürk, Şeyh Sait isyanı sonrasında, tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması kanunu çıkardı. (30 Kasım 1925) O günkü söylemi de buna uygundu: \'Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler memleketi olamaz. Biz uygarlığın bilim ve fenninden güç alıyoruz. Ona göre yürüyoruz.
Başka bir şey tanımayız.\'
Bu kanun, sadece tarikatların kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin değildi. Aynı zamanda, şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık gibi unvanları da yasaklıyordu. Nutuk'ta, Atatürk, \'Bir takım şeyhlerin, dedelerin, seyitlerin, çelebilerin, babaların emirlerinin arkasından sürüklenen, falcılara, büyücülere, üfürükçülere hayatlarını emniyet eden insanlardan oluşan bir kitleye medeni bir millet nazarıyla bakılabilir mi?\' diye de soruyordu. Ama aradan 85 yıl geçti. Zaten, türbeler açıldı. Ayrıca, insanlar, fiilen bu unvanları kullanıyor. Gizli kapaklı tarikatlar da devam ediyor. Buna rağmen, anayasanın 174'üncü maddesi inkılâp kanunlarını koruyor; bu kanunların anayasaya aykırı olduğunun ileri sürülemeyeceğini kabul ediyor. Anayasaya aykırılığı ileri sürülememekle birlikte, söz konusu yasalar değiştirilebilir. Nitekim türbeler resmen açıldı. Fakat bunun haricinde, her şey olduğu gibi kaldı. Kimse, değiştirmeye cesaret edemedi. Edemezdi de! Bu konular tabuydu; eli değenin eli yanardı. Ne cumhuriyet düşmanlığı, ne Atatürk karşıtlığı kalırdı. Muhtemelen, bu istikamette adım atan parti hakkında kapatma davası açılırdı. Ama geldiğimiz noktada, Alevilerin haklı taleplerini karşılamak için, devrim kanunlarına dokunmak gerekebilir. Cemevleri, tekke olarak kabul edilse, kolayca bir statü kazanırlar. Tekkeler zaten ibadet yapılan yerlerdir.
Yeni bir anayasa gündemde. Bakalım, inkılâp kanunları üzerindeki koruma sürecek mi? Sürse dahi, AK Parti çözüm için kanunlarda bir değişikliğe gidecek mi? Değişiklik teşebbüsüne karşı, CHP'nin tavrı ne olur? Hatta Alevi vatandaşlarımız acaba inkılâp kanunlarına dokunulmasını, Atatürk'e düşmanlık olarak mı değerlendirir?
|