YIL 2006. Bir TV konuşmasında Tayyip Erdoğan Kürt liderlerini değerlendiriyor:
“Biz aşiret liderlerini muhatap almayız”.
Aşiret liderleri, Talabani ve Barzani. Arada aşiret liderlerinden Talabani Irak Cumhurbaşkanı, Barzani Kuzey Irak Özerk Kürt Yönetimi Başkanı oluyor.
İkisi de, zaman zaman Ankara’nın konuğu. İkisine de, zaman zaman güven duyuluyor, kucaklaşmalar birbirini izliyor. Kürtlere hoş gelen deyimlerle, “Mam Celal, Kak Mesut” diye hitap ediliyor.
Hem Mam Celal, hem Kak Mesut ara sıra Türkiye’yi memnun eden sözlerle, PKK terörüne karşı tavır alıyor. Ne zaman ki, PKK Kuzey Suriye’ye yerleşiyor, Kak Mesut baklayı ağzından çıkartıyor:
“PKK’yı biz eğittik”.
VURUCU GÜÇ
Şimdi Kak Mesut’la görüşmek üzere Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Kuzey Irak’a gidecek. Ne değişecek?
Kürt Devletini PKK kurmak istiyor. Kak Mesut da aynı düşüncede, üstelik o çok daha organize, devlet olmanın unsurlarını çok daha fazla o taşıyor. Kürt Devleti kurulmasını PKK’ya bırakmak istemiyor, ama onları yine de eğitiyor. Vurucu güce günün birinde nasıl olsa ihtiyacı olacağı gerekçesiyle.
Kak Mesut ve PKK el ele vermiş, devlet kuma hazırlığında, bizim stratejik ortak Amerika’dan çıt yok. ABD’nin Saddam sonrasında uyguladığı politika adım adım gerçekleşiyor. Kürt Devleti.
NEREYE DOĞRU
Son altı ay Ankara’nın politikasına bakalım. Çeşitli gelgitlerle dolu ve her adım Türkiye’yi biraz daha güç durumda bırakıyor.
Bunlar işin görünür yanı. Temelde farklı bir yön var. Bu hükümet etnik temelde değil, mezhep temelinde, Sunni bir politika izliyor. Mısır’da Müslüman Kardeşleri temsil eden yeni Cumhurbaşkanını ilk kutlayan Ankara.
Tesadüfe bakın ki, Cemevlerinin ibadet yeri olmadığına ilişkin Yargıtay kararı yine bugünlerde veriliyor.
Mezhep politikası da en az etnik politika kadar tehlikeli.
Çevreme bakıyorum, insanlar inanılmaz huzursuz, kaygılı. Bir yere doğru gidiyoruz da, orası neresi kimse bilmiyor. Hükümet ne kadar biliyor, orası da belirsiz.
Halep Türk kenti
KİLİS’ten yola çıkın, Suriye sınırını geçin, Halep’e uzanın. Yol boyunca ne kadar köy, kasaba görürseniz, her yerde Türkmenler var. Suriye değil de, Türkiye gibi.
Halep bombalanıyor, Halep alevler içinde, haberleri ön planda. Halep de, tıpkı oraya komşu köy ve kasabalar gibi, Türkmenlerin yoğun olduğu bir kent. Halep’te Arapçadan çok, Türkçe konuşuluyor. 1996’da Halep üzerine yapılan bir çalışma oradaki Türk varlığını her yönüyle sergiliyor.
Esad’ın Halep’i bombalaması tesadüf değil.
HSYK yanıtı, Atilla Kart’ın istemi
DANIŞTAY Başkanı Hüseyin Karakullukçu hayali ihracatçılarla bağlantılı bir haber nedeniyle, kendisini savunuyor o ayrı, yıpranmış durumda. Hakkında soruşturma açılır mı?
İki gün önce ben HSYK’nın tavrı ne olur diye bir soru sordum. HSYK’dan gelen yanıtta, “yasal açıdan HSYK’nın herhangi bir soruşturma yetkisi bulunmadığı, bu yetkinin Danıştay’ın ilgili kurullarına ait olduğu” belirtiliyor. Yasaya bakar mısınız, Danıştay Başkanı hakkında soruşturma açılıp açılmayacağı, yine Danıştay’ın kurullarına bağlı.
O bir yana, Karakullukçu hakkında ilk soruşturma istemi 18 Mayıs tarihini taşıyor. 18 Mayısta CHP Konya milletvekili Atilla Kart nükleer santral ve yürütmenin durdurulması üzerine açıklamalar yapan Karakullukçu hakkında Danıştay’a başvurarak, soruşturma isteminde bulunuyor. 18 Mayıs-27 Temmuz, iki aydır Danıştay’dan çıt yok.
Şimdi de hayali ihracatçılarla görüştüğü iddiaları tuz biber ekiyor. CHP Karakullukçu’nun peşini bırakmıyor. Hakkında suç duyurusu için CHP’liler harekete geçiyor.
Hayat böyle akıyor
GÖKOVA’da bir genç hasta, iğne yaptırması gerek. Eczaneye gidiyor, eczacı “bizim artık iğne yapamıyoruz, o yetkimiz yok” diyor.
Genç adam bölgedeki Sağlık Ocağı’na gidiyor. Oradakiler, “biz iğne yapamayız, doktordan reçete getirmeniz gerekir” diyor. Genç adam bölgedeki en yakın 112’yi arıyor. Oradakiler, “burası acil servis, sizin durumunuz acil değil, biz iğne yapamayız” diyor. Fıkra gibi. Adam sonunda iğneden vazgeçiyor. Hayır ölmüyor, durumunu hap alarak kurtarıyor. Her derde deva sağlık hizmeti vatandaşların sağlığına tur bindiriyor.
Bodrum, Gündoğan Jandarma Noktası. Akşam saatlerinde Gündoğan kıyısında trafik çok yoğun. Bir araba kötü park ettiğinde, onlarca araba yerinden kıpırdayamıyor. Tam da, Jandarma Noktası önündeki alanda.
Jandarmanın müdahale etmesi gerek, oysa izlemekle yetiniyor. O kadar ki, kendi resmi arabasına bile park yeri bulamayınca, belediyeye başvurarak, park yeri istiyor. Çözüm getirmekle görevli jandarma, çözümü başka yerde arıyor. Daha aktif davranması gerekmiyor mu?
Bodrum, Turgut Reis. Sözüm ona, bu mevsimde Bodrum’da inşaat yasağı var. Turgut Reis’de bir sitede inşaat harıl harıl sürüyor. İnsanlar şikayet ediyor, birileri gelip şöyle bir görünüyor, ama inşaat devam ediyor
|