Bravo CHP delegesine…

21 Temmuz 2012 Cumartesi, 09:49

Yavuz Semerci/Gazeteport

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 2 gün süren tartışmalı kurultayı bende ne iz bıraktı? Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, eski lider Deniz Baykal’ın kaset skandalı üzerine istifası ardından liderliğe seçildikten sonraki belki de en kritik ve anlamlı kurultayını, her türlü aksaklığına karşın, bence büyük ölçüde başarı ile geride bırakmış oldu.

Başarılı, çünkü, ilk kez delegelerinin büyük bir kısmını kendi arkasına alabildiği bir kurultay gerçekleştirdi.

Başarılı, çünkü, liderlik koltuğuna oturduğundan bu yana ilk kez partide ‘kavga-dövüş’ yaşanmayan bir kurultaya imza attı…

Başarılı çünkü, hatası ile sevabı ile ‘delege iradesinin’ sandığa yansıdığı bir Parti Meclisi seçiminin gerçekleşmesine izin verdi. (ya da vermek zorunda kaldı. Renk vermedi…)
CHP’yi pek çok yönden eleştirebilirsiniz.
AKP’nin tek parti iktidarını, geniş kitleleri arkasına alacak nitelikte eleştirememekle suçlandığına tanıklık ediyoruz. Demokrasiye katkısının anlaşılamaması üzerine değerlendirmeler yapıyoruz.
Yapıcı muhalefet tarzına bürünememesine takılıyoruz.
Ama bir konuda arkamıza yaslanıp, CHP’nin ve liderinin hakkını teslim etmemiz gerek…
Önce başkanlığı Oğuz Kaan Salıcı’nın seçildiği İstanbul İl Kongresi’nde, ardından bu hafta gerçekleştirilen 34’ncü Kurultay’da yaşama geçirilen “çarşaf liste’ uygulaması, demokratik siyasi yaşam açısından son derece önemli bir gelişme.
Bu olaya sadece CHP bazında bakmıyorum.
Biz değil miyiz, her ağzımızı açtığımızda “siyasi partiler içinde demokrasi olmadan ülke çapında gerçek demokrasinin yeşeremeyeceğini” söyleyen? (Yine de siyasi partiler yasası değişmeden ideolojik partiler dışında hiçbir partinin uzun ömürlü olamayacağını düşünüyorum…)
Biz değil miyiz, her kürsüye çıktığımızda, “tek bir adamın, liderin iradesi dışında kuş uçurtulmayan bir siyasi hareketin, ülke siyasetinde söz sahibi olmasının, hatta iktidar olması veya iktidara talip olmasının sakıncalarından” dem vuran?

Biz değil miyiz, “delege iradesinin yansımadığı kongreler, kurultaylar ve oralarda seçilen organlarla demokrasiden söz edilemeyeceğini” savunan?

Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun kontrolü dışında isimlerin listeye girebilmesi, “eski tüfek” diye nitelenen bazı isimlerin, CHP çizgisine ters denen isimlerin seçilmesi delegenin son sözü söyleyebilme becerisini göstermiştir.
CHP’nin kurultayını, bu açıdan son derece önemli bir dönüm noktası ve demokratik siyasi yaşamımız için bir mihenk taşı olarak görüyorum. Temennim, CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun bu demokratik başarıyı, şimdi hem tutarlı ve daha demokratik bir tüzük ve program oluşturarak daha ileri taşıması, seçmen kitlelerinde alternatif görünüme kendini getirerek, bir başarıya imza atmasıdır.

Bence, CHP’ye oy versin ya da vermesin, herkesin bu tecrübeyi iyi izlemesinde yarar var.




Sonuçta, ne kadar demokrasi o kadar ilerleme..

Yeri gelmişken, AK Parti’nin parti tüzüğünde yer alan başkanlık ve milletvekili seçilme şartlarının Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından değiştirmeyeceğinin açıklanması da yeni ve olumlu bir gelenek yaratacaktır.
Siyasetçilerin zamanı geldiğinde kurullara uygun “bırakma” eylemine boyun eğmesi, yeni yüzlerin siyasete girmesine ve parti ömrünün uzamasına katkı sağlayacaktır. Lidere bağımlı bir parti ile lider çıkarabilen parti arasındaki fark böylece ortaya çıkacaktır.