ESKİ milletvekili ya da eski parti yöneticisi, onların evine özel davetiye gönderiliyor, bugün yapılacak CHP Kurultayına katılmaları ricasıyla.
Ressam, oyuncu, yönetmen, müzisyen, heykeltıraş, yazar-çizer, Türkiye’nin önde gelen sanatçılarına özel davetiye gönderiliyor, bugün yapılacak CHP Kurultayına katılmaları ricasıyla.
Partiye emek vermiş olanlara,Türkiye’nin aydınlarına jest olmak üzere. Davetiyelerdeki imza Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na ait. Eski deyimle, bu bir kadirşinaslık, hatır sayma örneği.
Ancak, iktidar hatır sayma ve jestlerle elde edilmiyor. Genel Başkan ve program yanında, sıkı bir örgüt işi. Yönetim işi. O nedenle, bu kurultayda seçilecek Parti Meclisi seçme bir kadrodan oluşmalı. Bir yanda, dünyayı bilen ve izleyenler, öte yandan örgütten, parti çekirdeğinden gelenler, ikisi arasında denge oluşacak.
ÖRGÜTÜN SESİ
Böyle bir denge için Kılıçdaroğlu geçen hafta gençlik kolları, kadın kolları, milletvekilleri ve il başkanlarıyla toplantılar yapıyor. O toplantılarda aynı şeyi söylüyor:
“Parti Meclisi için bana kendi aranızdan seçeceğiniz isimler önerin”.
Her guruptan topladığı isimlerden oluşacak bir liste hazırlıyor. Doğrudan örgütün sesi olmak üzere.
Yeni CHP Tüzüğü bu kurultayda ilk kez işlerlik kazanıyor. Kadın ve gençlik kolları başkanları parti yönetiminin egemenliğinden arınıyor. Hem kadın, hem gençlik kolları başkanları aynı zamanda genel başkan yardımcısı oluyor. Özerkliğe kavuşuyor. Parti içi demokrasinin işlerliği açısından bizde başka siyasal partilerde olmayan bir konum.
Belli protokol dışında bu ne sağlıyor? Kadın ve gençlik kollarının çalışmasını sağlıyor. CHP’de en eksik olanı tamamlıyor.
ANAHTAR LİSTE
Genellikle her parti kurultayında olduğu gibi, bugünkü CHP Kurultayında da, partililerin merakı Parti Meclisi listesinde odaklanıyor. O liste nasıl oluşacak?
Partinin değişik organlarından aldığı isimlerden hareketle, ayrıca kendisinin Parti Meclisi’nde görmek istediği isimlerle birlikte Kılıçdaroğlu’nun anahtar liste hazırlaması bekleniyor.
Altmış kişilik Parti Meclisi için Kılıçdaroğlu büyük olasılıkla seksen, doksan ismin yazılı olduğu anahtar bir liste çıkartacak. Partililere, “benim tercihim bu isimler, ama onların arasında istediklerinizi siz seçin” demiş olacak.
Blok liste hazırlayıp, “işte benim istediklerim” demiyor. Örgüte dayatmıyor. Tersine, örgütü rahat bırakıyor. Bugün rahat bıraktığı örgütten yarın iktidar çalışması talep etmek üzere. Genel seçimde sorumluluğu örgütüyle paylaşıyor.
Genel Merkez ve örgüt şimdi daha yakın. Genel başkan üzerinde de bir tartışma yaşanmadığı için CHP’yi sancısız bir kurultay bekliyor. CHP’de bu her zaman olmaz.
1135 gazeteci 1250 delege
EN hırslı, en kavgalı genel başkan seçiminin yaşandığı CHP Kurultaylarında bile ilgi böylesine yüksek değil.
Yerel, ulusal, uluslararası olmak üzere CHP Kurultayını izlemek için dün saat 14 itibariyle 1135 gazeteci başvuruyor. Bir kurultayı izlemek açısından bu bir rekor. Herhangi bir zamanda, herhangi bir parti kongresine duyulan ilgi hep, o partinin “iktidar adaylığı” ile yorumlanır. Parti ya iktidardadır ya iktidar adayıdır. CHP iktidara o kadar yakın mı, bilmiyorum. İlgi sürpriz denecek ölçüde ortada.
1135 gazeteciye karşın, kurultaydaki delege sayısı 1250. Neredeyse, delege başına bir gazeteci düşüyor.
68 general ve amiral tutuklu ise
TAZE taze, sıcağı sıcağına, daha ilk gün Suriye’nin düşürdüğü… On beş gün sonra, Suriye’nin düşürdüğünü iddia ettiği... Yirmi gün sonra, olur mu hiç, yeniden Suriye’nin düşürdüğü...
Füzeyle düşen... Sekiz gün sonra, hayır, uçaksavarla düşen... On iki gün sonra, o da değil, elde füzeyle düştüğüne ilişkin bilgi yok... Yirmi gün sonra, uçaksavarla düştüğüne ilişkin elde bilgi yok...
Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan birbiriyle taban tabana zıt bu açıklamalar komediyi çoktan aşıyor. Zıt olması bir yana, uçağın ne ile ve nasıl düştüğü bile belirlenemiyor. Uçak sapanla düştü, motoruna kuşlar girdiği için düştü, tekerlemelerinin ötesine taşıyor. Devlet yönetiminde benzerine rastlanmayan bu şaşkınlıkta galiba bir kasıt var.
Acaba Genelkurmay Başkanlığı şunu mu söylemek istiyor:
360 general ve amiralden yüzde yirmisi, 68’i tutuklu ise, olacak olan budur.
Üçüncünün amacı başkaymış
UZUN tutukluluk süreleri ile birlikte, önce yargılama yerine hemen tutuklamanın kural haline gelmesi iktidar sahiplerini de, görünüşte rahatsız ediyor. Asıl rahatsız olan AB ve AİHM.
Bunu düzeltmek amacıyla Üçüncü Yargı Paketi altında yeni bir düzenlemeye gidiliyor. İktidar sahiplerinin söylemleri hep bu yönde. Paket çıkıyor, bakıyoruz ki, uzun tutukluluk süreleri filan dikkate alınmıyor. Hapis yatanlar yine hapiste kalıyor. En azından uygulama şu anda eskisi gibi.
Tek fark, ülkücü katiller serbest kalıyor.
|