|
|
|
|
|
ATATÜRK Diyor Ki; |
Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.
|
|
|
|
|
YAZAR YAZI |
|
Zulme karşı çıkmak ile yargıya müdahale etmek arasındaki fark
10 Temmuz 2012 Salı, 08:42
Ruşen Çakır/Vatan
|
|
Uzunbir süredir Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yakından tanıdığını bildiğim Prof. Büşra Ersanlı, daha doğrusu onun KCK kapsamında tutuklanması hakkında herhangi bir açıklama yapmaması üzerine eleştirel bir yazı yazmayı düşünüyordum. Cuma günü üç gazetede onun “Kendinizle barışık olun. Özgürlükçü aydınlar bari Suriye’de de özgürlükçü olsunlar...” şeklindeki çağrısını okuyunca o yazının artık zamanının geldiğini düşündüm. Sonuçta Cumartesi günkü “Hem Suriye’de, hem Türkiye’de özgürlükçü olmak” başlıklı yazı ortaya çıktı.
Güzel bir raslantı sonucu, benim “Davutoğlu’nun Büşra Hoca’yı tanıdığını biliyoruz. Tanıdığına göre ondan terörist filan olmayacağını da herhalde biliyordur. Ama bugüne kadar bir kez bile Prof. Ersanlı konusunda rahatsızlığını dile getirmiş değil” diye yazdığım Cuma günü akşamüstü saatlerinde Davutoğlu, Paris dönüşü uçakta aynı meslektaşlarımıza içini şöyle döküyormuş: “Büşra Hanım, 28 Şubat’ta da çok demokrat bir tavır almış bir akademisyendir. Terörist olduğuna inanmıyorum. Ama bu durumu bir bakan olarak kabullenmiyor olmam, bana yargıya müdahale hakkı vermiyor. Yargı ayrı bir süreç. Eleştirenler kimi yerde ‘Neden müdahale ediyorsunuz’, başka davada ise ‘Niye müdahale etmiyorsunuz’ diyor.”
Aradan 7 ay geçmiş olsa da Bakan’ın bu açıklaması son derece önemlidir. Özgürlükçü kimliğine inananları ve kendisini samimi olarak sevenleri mahçup etmediği için Ahmet Davutoğlu’nu tebrik etmek istiyorum. Ve aynı duyarlılığı, hem kendisinin, hem “özgürlükçü” olma iddiasına sahip diğer etkili ve yetkili kişilerin her türlü adaletsizlik ve zulüm karşısında göstermesini diliyorum.
Şık-Şener olayı
Gelelim Davutoğlu’nun sözlerindeki “yargıya müdahale” bahsine: Öncelikle, MİT krizinde “alenen” olduğu gibi, AKP hükümetinin sicilinde yargıya müdahalenin örnekleri mevcut. Hatta o kriz patlak verdiğinde ilk ve en sert açıklamalardan birinin Davutoğlu’ndan gelmiş olduğunu da hatırlıyoruz. İkinci olarak, bu ülkeyi yöneten seçilmişlerden talep edilen, özel yetkili mahkemelerin evrensel hukuk kurallarını ve insaf sınırlarını hayli zorlayan bir dizi uygulaması nedeniyle yargıya müdahale etmeleri değil, bu türden adaletsizliklerle aralarına mesafe koymalarıydı. Çünkü “hukuki” gibi gözüken bu uygulamaların aslında “politik” olduğunu hükümet de fazlasıyla farkındaydı. Seçilmişlerin bu tür aleni hak ihlallerine mesafeli davranması söz konusu yargı mensuplarının yaptıklarını siyasi açıdan meşrulaştırmalarını imkansız kılacaktı.
Bu konuda en çarpıcı örnek, Cumhurbaşkanı Gül’ün, Ahmet Şık ve Nedim Şener’in gözaltına alınmalarının hemen ardından Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le görüşüp kamu vicdanının rahatsız olduğu yolunda açık ve net bir çıkış yapmıştı. (Gül’ün sözlerini “yargıya müdahale” olarak gördüğü anlaşılan soruşturma savcısı Zekeriya Öz ilk kez yazılı bir açıklamayla ellerinde “gizli kanıtlar” olduğunu söyleyip geri adım atmadı.) Gül’ün bu hızlı çıkışı, Şık ve Şener’in tutuklanmasının siyasi meşruiyet zeminini ortadan kaldırmıştı.
Başbakan Erdoğan ise ilerki günlerde Gül’ün tam tersi bir pozisyonu tercih etti ve “bazı kitaplar bombadan tehlikelidir” gibi temel hak ve özgürlüklerle hiçbir şekilde bağdaşmayacak cümleler kurdu. Ne var ki onun bu türden çıkışlarının Gül’ün ortadan kaldırmış olduğu meşruiyet zeminini yeniden inşa ettiğini söylemek pek mümkün değil.
Gül ve Erdoğan’ın tutumları “yargıya müdahale” olarak değerlendirilebilir mi? Şık-Şener olayına farklı açılardan bakanlar, bunlardan birininin “müdahale”, diğerinin “samimi beyan” olduğunu ileri sürecektir. Ama esas soru, neyin müdahale olup neyin olmadığı değil, hangi duruşun “kamu vicdanı” tarafından haklı çıkarıldığıdır.
Şık-Şener olayında kimin haklı çıkmış olduğunu sormanın gereği var mı? Tıpkı Prof. Ersanlı olayında kimin haklı çıkacağını sormanın olduğu gibi.
|
|
|
|
|
|
|
Yazarlar |
|
AKP ‘darbeyi’ kapatacak
25 Ekim 2016 Salı, 12:14
|
|
AKP ‘suç ortağı' arıyor
Mustafa Ünal /ZAMAN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:28
|
|
Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Haziran 2015 Cuma, 09:21
|
|
Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez
Erhan BAŞYURT/BUGÜN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:16
|
|
Ya Koalisyon ya Başkanlık...
Eren Erdem/YURT
12 Haziran 2015 Cuma, 08:58
|
|
Kırılma noktası!
Güngör Mengi/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:45
|
|
AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?
İbrahim Kiras/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:42
|
|
Ali İsmail…
Bekir Coşkun - Sözcü
23 Ocak 2015 Cuma, 09:34
|
|
Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?
Mehmet Kamış/ZAMAN
14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39
|
|
Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi
Can Ertan /HABER
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57
|
|
Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik
Özgür Şen
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17
|
|
AKP’nin IŞİD çıkmazı
Hüseyin ALİ/Özgür Gündem
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10
|
|
Siyasi etik yasası çıkarılmalı
Serpil Çevikcan/Milliyet
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37
|
|
MİT’in sicili
Gültekin AVCI/BUGÜN
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17
|
|
İslamofobi ve provokasyon
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11
|
|
Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”
Hüseyin Özay/Taraf
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32
|
|
AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor
Zilar STÊRK/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25
|
|
Barışı, ancak özgürlükler besler
Hüda KAYA/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14
|
|
Bilim siyasetin elini öptüğünde...
Cüneyt Ülsever/YURT
11 Ocak 2015 Pazar, 10:19
|
|
Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı
Nazlı Ilıcak /BUGÜN
11 Ocak 2015 Pazar, 10:18
|
|
|
|
Son 20 Yazım |
|
CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI
|
|
AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN
|
|
GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.
|
|
ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..
|
|
12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?
|
|
Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?
|
|
Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'
|
|
Tüm Dostlara Teşekkür…
|
|
Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!
|
|
Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:
|
|
Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...
|
|
Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.
|
|
Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...
|
|
Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım
|
|
CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…
|
|
Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!
|
|
“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…
|
|
Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.
|
|
Sadece İnsan Olmak!
|
|
Annemin de Başını Ezerler mi?
|
|
|
|
Takvim |
Pt |
Sl |
Çr |
Pr |
Cm |
Ct |
Pz |
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
|
|
|
|
|
|
|
|