CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk'te Ece Üner'in sorularını yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Eğer bir başbakan çıkıp kamuoyu önüne 'Öcalan'la görüşülmeli' diye bir beyan deklare ediyorsa kendisinin muhatabı artık Öcalan'dır. Ben bunu kabul etmiyorum. İçime de sindiremiyorum'' dedi.
Kılıçdaroğlu, Haber Türk Televizyonu'nun canlı yayınına katılarak, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, bir konuşmasında kullandığı ''hain'' ifadesi nedeniyle kendisine açtığı tazminat davasının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, bu ifadeyi daha önce de 22 Eylül 2003'te Dubai'de yapıldığını ileri sürdüğü anlaşmayla ilgili olarak kullandığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, ''Beni korkutmak istiyor. Ben Recep Tayyip Erdoğan'dan korkmam. Ben inandığım şeyi sonuna kadar söylerim. Tazminat davası açıyor. Açsın istediği kadar. Sanıyorki tazminat davası açacak, biz söylemlerimizi değiştireceğiz, geri adım atacağız'' ifadesini kullandı.
Daha önce Erdoğan'a ''kalpazan'' dediği için tazminata mahkum edildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, iddiasının arkasında olduğunu, bu davayı ve tazminata mahkum edilmesi halinde ''hain'' sözü nedeniyle açılan davayı da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar götüreceğini söyledi.
-''AİHM'e götüreceğim''-
Kılıçdaroğlu, TBMM'den izin alınmadan Türkiye topraklarında yabancı ülkenin silahlı güçlerini bulundurmanın ''vatana ihanet'' anlamına geldiğini, ''Yüce Divanlık bir suç olduğunu'' ileri sürdü. İddialarına ilişkin belgeleri olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bütün belgelerim var, bütün dokümanlarım var. Kalpazanlık suçlamasıyla ilgili de var. Doğru tazminat ödedim. Ama ben haklıyım orada. Kendi imzaladığı metin var. Öbüründe de haklıyım. Bütün televizyonlardaki haberleri götürüp mahkemeye koyacağım. 2003 yılında yabancı bir ülkenin askerleri hangi gerekçeyle nasıl geldiler buraya. Bana birinin bunları açıklaması lazım. Onun için vatan hainliği sözünü ilk kullanan kişiyim Recep Tayyip Erdoğan hakkında ama ilk kullandığım yer Dubai'de imzaladıkları anlaşmadır. Ve karşılığı da Yüce Divan'dır.
O zaman da söyledim. Dava açtı mı- Açamadı, açamaz. Şimdi dava açıyor. Ben geri adım atacağım diye. Yargıyı kendine göre düzenledi. İstediği kadar düzenlesin ama ben Türkiye'de olmasa bile Avrupa'da hukukçular vardır, onlara güveniyorum.''
-Oslo görüşmeleri-
''Oslo görüşmelerine'' ilişkin soruları da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, görüşmeleri ve süreci eleştirdi.
Kılıçdaroğlu, ''Bu süreç sadece Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'nin tekrar iktidar olması için seçimlerde PKK'nın eylemsizlik kararı alması öngörülen süreçtir'' ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, terör sorununun çözümü konusunda terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan ile görüşülmesine nasıl baktığının sorulması üzerine ise şöyle konuştu:
''Eğer bir başbakan çıkıp kamuoyu önüne 'Öcalan'la görüşülmeli' diye bir beyan deklare ediyorsa kendisinin muhatabı artık Öcalan'dır. Ben bunu kabul etmiyorum. İçime de sindiremiyorum. Kimse kusura bakmasın. Bir devlet yönetiminde böyle bir şey olabilir mi-
Siz kalkıyorsunuz kendi muhatabınızı belirliyorsunuz. Kim- 'Efendim omuzunda silah olan benim muhatabım olur ama Meclis'te milletvekili olan benim muhatabım olmaz. Çelişkiye bakın. Böyle saçma şey olur mu- Kucaklaştıkları kişilerden birisi silahsız, öbürü silahlı. Silahsızın dokunulmazlığını kaldıracağım, cezalandıracağım, benim muhatabım olmayacak, silahlıya diyor ki 'gel otur karşıma, biz seninle oturup konuşacağız'. Biz bunu kabul etmeyiz.''
Oslo sürecinin ilkesiz, ahlaki olmayan, yalanlar üzerine kurulu, halkı kandırmaya yönelik bir süreç olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, ''Tek amacı vardır, AKP'ye seçim kazandırmak için PKK'nın eylemsizlik kararı almasını sağlamaktır. Ve o da sağlanmıştır'' dedi.
''Bu dönemde gündeme gelmesinin benzer bir nedeni mi var-'' sorusuna ise Kılıçdaroğlu, ''Benzer bir neden, cumhurbaşkanlığı seçimi var. Kendisi aday ya deklare etti ya. Eylemsizlik kararı alınsın, beyefendi cumhurbaşkanlığı makamına otursun. İkinci süreçtir. Bu karanlık sürece destek vermeyiz. Doğru değildir, ahlaki değildir'' karşılığını verdi.
-''Türkiye'de iç savaş tetiklenebilir''-
Sorunun çözümü için terör örgütleriyle görüşmenin ancak istihbarat örgütleri tarafından yapılabileceğini, buna bir itirazları olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, görüşmenin başbakanın temsilcisi düzeyinde yapılmasının ise kabul edilemez olduğunu kaydetti. İlk Oslo görüşmelerinin ardından Türkiye'nin kan gölüne döndüğünü savunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Korkum şu, ikinci Oslo görüşmelerinden sonra Türkiye'de iç savaş tetiklenebilir. Herkesin bu gerçeği görmesi lazım. Sayın Başbakan ülkeyi yönetemez. Her şeyi kendi çıkarları, kendi partisinin çıkarları üzerine inşa eden, ülkenin çıkarlarını göz ardı eden bir başbakanın bu süreci yönetmesi mümkün değildir.''
Kılıçdaroğlu, Oslo görüşmelerinde hakem devlet tarafından imzalanan bir mutabakat metni olduğunu ifade ederek, hakem devlet tarafından imzalanan metnin her an uluslararası bir boyut kazanabileceğini ancak Başbakan Erdoğan'ın bu riskin farkında olmadığını iddia etti.
Oslo sürecini desteklemelerinin söz konusu olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, ''Cumhurbaşkanlığı süreci için bu süreci başlatıyor ve korkarım ki Türkiye bir iç savaş tehlikesiyle karşı karşıya kalsın... 'Ben cumhurbaşkanlığımı garanti altına almak için Oslo'ya gidip masaya oturacağım' diyor. Kimse kusura bakmasın ama biz bu numarayı yemeyiz. Doğru değil bu'' dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Oslo görüşmelerine ilişkin CHP içinde bir fikir ayrılığı olmadığını da vurguladı.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın, ''Biz terörle mücadele edeceğiz, siyasetle de müzakere'' sözlerini anımsatarak, ''Geldiğimiz sürece bakın. Süreç şu; terörle müzakere yapıyor, siyasetle de mücadele. Yüz seksen derecelik bir görüş farklılığı. Geldiğimiz tablo bu ve bu tablo diyor ki 'Ben terörü önleyeceğim'. Siz terörü önleyemezsiniz, terörü büyütürsünüz'' ifadesini kullandı.
-''Tazminatlar parti kasasından ödenmez''-
Kendisine yönelik açılan tazminat davalarının kaybedilmesi halinde paranın parti kasasından mı ödeneceği sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, ''Hayır tazminatların hiçbirisi parti kasasından ödenmez'' dedi.
Kılıçdaroğlu, başka bir soruyu yanıtlarken de Anayasa Mahkemesi'nin, CHP'nin 2008 ve 2009 yılları kesin hesabı incelemesi sonucunda, 2008 yılından 1 milyon 434 bin 42 liranın, 2009 yılından ise 1 milyon 257 bin 30 liranın Hazine'ye irad kaydedilmesi kararının haksız bir karar olduğunu belirterek, kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götüreceklerini söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Balyoz davasına bakan mahkemede görevli yargıçlar, Türk hukuk tarihine kara bir sayfa armağan ettiler'' dedi.
Başbakanın, cumhurbaşkanlığına aday olduğu takdirde kazanıp kazanamayacağı yönündeki soruya Kılıçdaroğlu, ''Hayır. Ülkeyi kan gölüne döndüren birisini, hangi ülkenin insanları cumhurbaşkanı yapacak ki. Halkına doğruları söylemeyen, kendi çıkarı için ülkenin çıkarlarını gözardı eden bir kişi bu ülkede nasıl cumhurbaşkanı olur-'' diye yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Başbakan Erdoğan'a karşı aday olup olmayacağı sorusunu Kılıçdaroğlu, ''O süreci bilmiyorum. Aralarındaki ilişkiyi de bilmediğim için...'' diye cevapladı.
Eğitimli, bilgili, kültürlü bir kadının Türkiye'de cumhurbaşkanı olmasını tercih ettiklerini belirten Kılıçdaroğlu, şu anda bir adayları olmadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, MHP ile ortak bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmalarının söz konusu olup olmayacağının belirtilmesi üzerine, ''Koşullar ne olur bilmiyorum ama sonuçta cumhurbaşkanı seçilecek kişi hepimizin cumhurbaşkanı olacak. O makama hepimiz saygı duymak zorundayız. O nedenle eğer bir isim üzerinde bütün siyasi partiler anlaşırlarsa bundan ayrıca mutluluk duyarız'' ifadesini kullandı.
Siyasi parti anketleri konusundaki bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, ''Bizim AKP gibi sürekli anket yapma şansımız yok. Yani bizim Hazine'den aldığımız para bellidir, onu nasıl harcadığımız bellidir. Dolayısıyla o kadar olağanüstü bir paramız söz konusu değil. Ama bütün anketlerden şu veya bu şekilde yararlanmaya çalışıyoruz'' dedi.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın ''İmam hatiplerden terörist çıkmadığı için mi kapattınız'' ve ''Bunlar Kur'an-ı Kerim'den kaçarlar'' sözlerinin hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti:
''Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı olmak istiyor. Cumhurbaşkanı olacağını kamuoyuna deklare eden birisi, okul bahçesinde öğrencileri topladığı zaman ayrışmayı mı yapar toplumda, yoksa onların kucaklaşmasına yol açan söylemlerde mi bulunur- Oturdu oraya kalktı imam hatip dışındaki öğrencileri suçladı. 'Bunlar terörist mi yetiştiriyordu-' Her okuldan terörist çıkabilir. Nitekim imam hatipten de çıkmış. Niye böyle bir ayrım yapma ihtiyacı duyuyor Sayın Başbakan- İmam hatipte okuyanlar da bizim çocuklarımız. Eğer bilgi toplumu olursak dünyada çok daha saygın bir konumumuz olur. 'Bilgi toplumu olmanın yolu eğitimden, sevgiden, hoşgörüden geçiyor', bunları anlatır. Ama siz toplumda fay hatları yaratıp o küçük çocukların beynini başka şekilde yıkıyorsunuz. Sonra bu kişi kalkıyor, 'ben cumhurbaşkanı olacağım' diyor. Allah korusun. Cumhurbaşkanı olursa bu ülkenin başına ne gelir, doğrusunu isterseniz ben de merak ediyorum.''
-''Musalla taşına yaslanmış ahkam kesiyor''-
''Hiçbir kitaptan kaçmadıklarını'' ifade eden Kılıçdaroğlu, ''İfade, tırnak içinde söylüyorum aşağılık bir ifadedir. Neden- Hiçbir ülkede bir başbakan kendi insanlarına dönüp onların kutsal bildikleri kitap ne ise 'sSiz bundan kaçıyorsunuz' diye bir ifade kullanamaz'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, ''Onun tek amacı var. Bütün inançları, bütün değerleri kendi çıkarları için istismar etmek. Tıpkı Neşet Ertaş'ın cenaze törenini istismar ettiği gibi... Musalla taşına yaslanmış ahkam kesiyor. İmam orada, namazı kılacağız, kıldık namazı, defnedeceğiz. Hayır efendim, bir de konuşma yapacak. Hiç böyle bir olaya tanık olmadım ben hayatım boyunca. İlk kez oluyor böyle bir olay. Neden- 'Neşet Ertaş'ın toplumda yarattığı sevgiyi ben nasıl istismar edip oya dönüştürebilirim' diye'' ifadesini kullandı.
''Neşet Ertaş'ın naaşının başında, orayı miting alanına dönüştürüp orayı istismar etmeniz hangi ahlakla, inançla bağdaşır-'' diyen Kılıçdaroğlu, Ertaş'ın, toplumun ortak paydası olduğunu, herkesin sevdiği biri olduğunu belirtti.
Zamlar konusu sorulan ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın ''En başarılı olduğumuz alan ekonomi politikaları'' sözleri anımsatılan Kılıdaroğlu, ''Sayın Bülent Arınç'tan bir isteğim olacak. En yakın çiftçiyi gidip bulsun. Ya da bir besi üreticisini bulsun. Kendi başarılarını ondan öğrensin. Baksın bakalım başarı nedir'' dedi. Başarılı bir ekonomi politikasının faturayı halka çıkartmayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, faturanın halka çıkmasının, ''ekonominin krizde olduğu'' anlamına geldiğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, bir ülkede demokrasi isteniyorsa halkın, ödediği vergilerin hesabını iktidara sorması gerektiğini belirterek, ''1 trilyon 397 milyar dolar para kullandılar bunlar kendi iktidarlarında. Altını çiziyorum. Nereye gitti 1 trilyon 397 milyar dolar-'' dedi.
-''O yargıçların çocukları utanacaktır''-
Balyoz davası konusundaki değerlendirmesi de sorulan Kılıçdaroğlu, mahkemenin verdiği kararın hakkaniyete uygun olmadığını savundu.
Darbeye karşı olduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Ama bir insanı yargılayacaksan hukukun üstünlüğü kavramı içinde yargılayacaksın. Özel mahkemeler olmaz. Özel mahkemeler, iktidarın emrinde olan mahkemedir'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, davada Hilmi Özkök'ün ve Aytaç Yalman'ın tanık olarak ifade vermemesine, sanık ailelerinin kırgın olmalarına da katıldığını anlatarak, şu görüşleri dile getirdi:
''Ben şundan çok eminim. Balyoz davasına bakan mahkemede görevli yargıçlar, Türk hukuk tarihine kara bir sayfa armağan ettiler. O yargıçların çocukları hiçbir zaman 'benim babam Silivri'de görev yapmıştı' demeyecektir, diyemeyecektir. Çünkü utanacaktır. Bu kadar ağır bir mirası kendi çocuklarına bıraktılar. Hukuk bir vicdan işidir. Vicdan kabul etmezse sizin kararınızın hiçbir geçerliliği yoktur. Adnan Menderes'in idamı. Mahkeme yok muydu- Vardı. Bu toplumun vicdanı kabul etti mi- Etmedi. Adına üniversite kuruldu, adına havaalanı yaptık. Çünkü o yargı, o yargılama sistemi doğru değildi, özel yargıydı. Şimdiki de özel yargı. Deniz Gezmiş ve arkadaşları bir adam mı öldürdüler- Hayır. İdam edildiler. Toplumun vicdanı kabul etti mi- Hayır, kabul etmedi. Her zaman anıyorlar. Hepsinin, özel mahkemelerde yargılananların, onurunun iade edilmesi lazım.''
Adnan Menderes'in kabrini ziyareti anımsatılan Kılıçdaroğlu, ''Ezber bozmaya devam edecek misiniz-'' sorusu üzerine, ''Elbette. Eski algılarımızdan kurtulmak zorundayız artık. Yeni bir anlayışla yola çıkmak zorundayız'' ifadesini kullandı.
-''Devletin müsteşar yardımcısı terör örgütü ile bir masaya oturmaz''-
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine Türkiye'nin özgürlükçü bir anayasaya sahip olması gerektiğini, anayasa çalışmalarına da samimi katkı verdiklerini söyledi.
''Anayasa değişirse her şey değişecekmiş'' gibi bir algı yaratılmaya çalışıldığını, bunun da doğru olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, ''darbe yasalarının da değişmesi'' gerektiğini söyledi.
MİT Müsteşarı ile ilgili yasanın apar topar çıktığını savunan Kılıçdaroğlu, ''Hiçbir demokraside devletin müsteşar yardımcısı terör örgütü ile bir masaya oturmaz. Oturursa suçtur. Hukuk bunu öngörür. Eğer altında bir de hakem devletin imzaladığı anlaşmalar varsa bu da ikinci bir suçtur. Çünkü siz bu olayı artık uluslararası bir alana taşıyorsunuz demektir. O açıdan baktığınız zaman Sayın Başbakan 'yargılama bana ulaşacak' diyor. Sayın Başbakan bunun hesabını verecek zaten. Şimdi ulaşamadılar, güçlü olduğu için. Yarın devran dönecek, birisi bunun hesabını soracak. 'Sen bu anlaşmayı nasıl yaptın' diye soracaklar ona. Göreceksiniz, o zaman da vatana ihanetle yargılanacak bunlar'' diye konuştu.
''Yeni CHP söylemi partinin tamamı tarafından kabul gördü mü-'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ''Değişim her zaman zordur, değişime her zaman direnenler olur. Çünkü statükodan beslenen gruplar vardır, önemli olan bu statükoyu değiştirmektir. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz'' dedi.
Kılıçdaroğlu, ''Güneydoğuda oy oranlarında artış oldu mu'' sorusu üzerine, ''Gözle görülür bir artış olmadı'' yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, Türkiye'de barışı, huzuru sağlamayı oya endekslemenin de yanlış olduğunu kaydetti.
''Sizde de yeni transferler olacak mı-'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, partilerinde önemli değişiklikler yaptıklarını, kadroların neredeyse yüzde yüz yenilendiğini söyledi.
Daha demokratik bir anlayışı egemen kıldıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, gençlerin mutlaka siyasete girmesi ve siyasetin gençleşmesi gerektiğini söyledi.
Var olan belediyelerini korumak, yeni belediyeler de kazanmak istediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, yerel seçimlere hazırlıklı olduklarını kaydetti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi için Gürsel Tekin'i aday göstermeyi düşünüp düşünmediğinin belirtilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, kamuoyu yoklaması yapacaklarını, bu yoklamada Tekin'in çıkması üzerine aday yapabileceklerini söyledi.
''Aziz Kocaoğlu'nu düşünüyor musunuz'' sorusuna ise Kılıçdaroğlu, Kocaoğlu'nun kente büyük hizmetler yaptığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, Ankara için de isimler olduğunu ancak nihai karar vermediklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine Mustafa Sarıgül'ün parti üyesi olmadığını, partiye gelmesinden memnun olacaklarını bildirdi.
-''Erbakan'a haksızlık yapıldı''-
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine 28 Şubat sürecinde Necmettin Erbakan'a haksızlık yapıldığını, o sürecin iyi tahlil edilmesi gerektiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, ''Perdenin arkasında neler oldu onların iyi tahlil edilmesi gerek. Çünkü o süreç AKP'ye kapıyı açan süreçtir. Tarih bunu iyi tahlil edecektir. O dönem yazışmalar, bazı kriptolar, bize pek çok olayın aydınlanmasına belki olanak sağlayacaktır'' değerlendirmesinde bulundu. Kılıçdaroğlu, dini kanaat önderleri ile bir araya gelerek iftar yapmanın yanlış olmadığını söyledi.
''ABD'ye gittiniz mi, gitmeyi düşünüyor musunuz-'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ''ABD tabii ki önemli, güçlü bir ülke. Ama 'ben iktidara geleyim' diye asla gitmem Amerika'ya, halkıma giderim. Recep Tayyip Erdoğan gitti, konuştu, güvenceler verdi. Ben bunu yapmam. Güvence vereceksem halkıma veririm. Başka birisinin desteği ile iktidar olursam, ona borçlu kalırım, dik duramam. Siyaset bunu kabul etmez. Ben de kabul etmem. ABD ile ilişkilerimiz bozulsun anlamında söylemiyorum, ABD ile saygın, tutarlı, kararlı ama düzgün bir ilişkimiz olacak'' dedi.
''Başkanlık sistemi ve partili cumhurbaşkanı'' ile ilgili soru üzerine Kılıçdaroğlu, ''Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi bir tercihtir. Ama sorun yaratacağı açık. Cumhurbaşkanının uzlaşma ile parlamentodan seçilmesi gerektiğini söyledik. Biz hala aynı düşüncedeyiz. Başbakanlık sistemi farklı bir şey, vatandaş biliyor mu acaba. Kişilerin kaprisi ile anayasa değişmez'' diye konuştu.
''Hükümetin Suriye politikasında değişikliğe gittiğini düşünüyor musunuz-'' sorusuna Kılıçdaroğlu, ''Hükümet, Suriye konusunda bataklığa saplandı'' cevabını verdi.
Hükümete Suriye konusunda öneriler sunduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, ancak hükümetin bu önerileri dikkate almadığını, başbakanın Ortadoğu'da ağırlığının ise kalmadığını savundu.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun BBC'ye verdiği röportajın hatırlatılarak, ''Suriye'de güvenli bölge oluşturulması için savaş riskinin göze alınabileceğini ima ediyor röportajda, olay nereye doğru gidiyor'' yönündeki soruya Kılıçdaroğlu, ''Sayın Davutoğlu artık uluslararası mizah konusu. Nereye giderseniz gidin. Suriye konusunda gideceksiniz BM'de Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı orayı ağlama duvarına çevirecek, itibar görmeyecek... Sayın Davutoğlu, Suriye'ye savaş mı açacakmış... Bir ara 'Çin'i ve Rusya'yı bizim izole etmemiz gerekir' diye de bir laf etmişti'' değerlendirmesinde bulundu.
-Terör olayları-
Terör olaylarındaki artışın hatırlatılıp, ''İhmal mi var, köstebek mi var- Size bu olayların arka arkaya olması ne anlatıyor'' denmesi üzerine Kılıçdaroğlu, ''Askerleri taşıyorsanız, yerini ve zamanını karşı taraf bildiği içindir ki ateş ediyordur. Konuşlanmıştır, demek ki bilgi alıyor. Nedir bu, bir istihbarat zafiyeti var demektir. Her şey meydanda zaten. Bir devriye aracı gezerken, bir yere mayın konmuş o farklı bir şeydir. Ama askerlerin ne zaman taşınacağı bellidir'' dedi.
Kılıçdaroğlu, ''TSK'nın kriz yönetimini iyi yaptığını düşünüyor musunuz-'' sorunu yanıtlarken de kendilerinin siyasetçi olduğunu ve muhataplarının hükümet olduğunu, kurumlarını hedef alamayacaklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, gelinen noktada iktidarın her kurumu itibarsızlaştırdığını da savundu.
''(MİT ailemi dinliyor) demiştiniz, bu anlamda MİT'ten bir açıklama geldi mi size'' sorusuna da Kılıçdaroğlu, ''Hayır'' yanıtını verdi. ''Bekliyor musunuz'' denmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Hayır. Bekliyorsak ne diyecek, 'böyle bir dinleme yoktur' diyecekler. Sadece beni değil, bütün CHP milletvekillerinin dinlendiğini ve izlendiğini biliyorum. Yeri, zamanı gelir, bununla ilgili ayrıntılar da verilir kamuoyuna'' değerlendirmesini yaptı.
|