İnsan evladı ne tuhaf bir düzen kurmuş kendine! Hayata değil, ölüme endeksli bir sistem bu. Binlerce yıldır savaşlardan ders almadığımız gibi hep savaşa, silaha yatırım yapmaya devam ediyoruz. Kısa dönem hafızamız da maşallah pek zayıf... 2. Dünya Savaşı gibi bir insanlık felaketini yaşadıktan sonra, savaşkan zihniyetin hala hüküm sürmesini başka nasıl açıklayabiliriz?
Usta yazar Stefan Zweig, “Birisi barış başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi” demişti. Zweig kendi eliyle hayatına son verdiğinden bu yana dünyada fazla bir şey değişmedi...
Sahi, bu kadar çok savaş uzmanı varken, savaş üzerine bin bir türlü eğitim verilirken, neden barış konusunda çalışma yapan yok denecek kadar az? Neden “barış istiyoruz ” diyenler, alaycı yorumların hedefi olurken, “savaşalım” diyenlerin sesi her daim daha baskın? Baskın olmasa bile neden savaşkanların “hassasiyeti”, savaşmayalım diyenlerden daha değerli bulunuyor?
Kim ki bu “savaşalım” diyenler, kendileri mi savaşıyor? Oğullarını, kardeşlerini, dostlarını mı savaşa gönderiyorlar? Yoksa kendi konfor alanlarını garantiye aldıkları için mi bu kadar rahat konuşabiliyorlar?
Stefan Zweig
Casus belli!
Suriye’nin Türk uçağını düşürmesiyle birlikte bu sorular tekrar gündemde. Üç gündür konuşulanları tekrarlamanın, askeri ve diplomatik uzmanlık gerektiren, fevkalade zor bir hadise üzere teknik yorum yapmanın manası yok. Ancak “savaş” değil “barış” gözlüğünden bakmaya çalışan biri olarak, devletin savaşa körükle gitmemesini ümit ediyorum. (Ki, uçağın düşürülmesine kadarki süreçte Suriye ile böyle bir agresyon içindeydik.)
Bazılarına göre “savaşa hayır” demek naif bir tutum, zira durum net: Muhtemelen uyarı yapmadan, “eğitim uçuşu” yaptığı söylenen uçağın, uluslararası hava sahasında vurulması “casus belli”, yani savaş sebebi. Nokta.
Ancak olaylara bu bakış açısıyla yaklaşacak olursak, Mavi Marmara’da dokuz sivilin öldürülmesi üzerine de İsrail’e savaş açmamız gerekirdi...
Gerek İsrail’le, gerek Suriye ile yaşanan sorunlarda “Derslerini veremedik, rezil olduk, aşağılandık” yaklaşımını son derecede tehlikeli ve ilkel buluyorum.
Evet, Mavi Marmara saldırısı korkunçtu ve infial yarattı. İsrail hükümeti resmi bir özür bile dilemedi. Ama bu hadise, AKP hükümetinin iktidarına bir halel getirmedi, hatta parti oy artırdı...
Soğukkanlılık iyidir
Objektifi kendimize çevirmeyi unutmayalım. Kendi savaş uçaklarımız, daha altı ay önce Uludere’de 34 sivili vurdu. Peki savaş gözlüğünden bakarak bu olayda haklılık aranabilir mi? Haklılık aranacaksa, “casus belli” kimin için işler?
Suriye’yi “kendi halkıyla barış içinde yaşayamayan bir devlet” diye kınarken dikkatli olmakta fayda var. Benzer eleştiriler bizim için de geçerli!
Suriye’deki iç savaşın tarafı olduğumuzu herkes biliyor. Hal böyleyken hükümeti “çok ağırdan alıyorlar, krizi yönetemiyorlar” diye eleştirmekten kolayı yok. Bırakın da böylesine büyüyebilecek ve korkunç bedeli olabilecek bir krizde, iç politikada davranamadıkları kadar soğukkanlı ve dikkatli davransınlar! Mümkün olan tüm diplomatik yolları denesinler...
Ne kendi, ne başkalarının çocuklarını toprağa gönderecek politikalara destek verelim. Bedel ödeyecek olan, savaşkan kafalar değil, halklar olacak.
10 MİLYAR DOLARCIK
* Manşetlerde savaş uçakları uçuşurken, Milliyet’in dünkü manşeti güme gitmesin: “10 milyar dolar verdi mi, verdiyse nerede?” İmza, Güngör Uras.
* Suudi Kralı Abdullah’a Sevda Tepesi’nde imar iznini savunan Çevre Bakanı Bayraktar’ın, “Bize 10 milyar dolar yardım yaptı” demesi, öyle böyle değil, büyük bir skandal. Başka ülkede olsa siyasetçiyi de hükümeti de koltuğundan eder!
* Sağolsun Güngör Bey, kimsenin çıtı çıkmazken sormuş: “10 milyar doların karşılığı ne? Gelen 10 milyar dolar nerede?”
* “Eğer Sevda Tepesi izni, hatır için, gönül için, sevda için verilmiş ise eyvallah diyeceğiz. Geliniz görünüz ki işin içine para girmiş!” diye yazmış usta kalem...
* Burada küçük bir itirazım var: Devletin “hatır ve gönül işi” diyerek hukuku çiğnemesi kabul edilemez.
* Bu haberle, her para basanın memlekette arazi sahibi olabileceğini veya villa yaptırabileceğini öğrenmiş bulunuyoruz. Bahane de hazır: Nakit sıkıntısı yaşanıyormuş dünya piyasalarında! Ne güzel! Sırada ne var acaba?
* Şu işe bakın ki bize, kayıtlara düşmeyen “hibe”yi veren Suudi Arabistan, Suriye’deki muhalifleri silahlandırmak için de para akıtıyor. Vallahi ne şahane politikalar! Alkış!
|