Yazı Boyutu Malatya’dan, “eğitim” ve “radar testi” amaçlı kalktığı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından Pazar (24 Haziran 2012) günü TRT 1’de açıklanan Türk savaş uçağının Cuma (22 Haziran 2012) günü saat 11.58’de Suriye hava sahası içinde düşürülmesiyle… Ustaca oynanan oyunlarla, bizden ve dünya kamuoyunundan gizlenen bir “ana gerçek” ve o ana gerçekle birlikte küçük birkaç gerçek ortaya çıktı!
Ana gerçek şu: Suriye yönetimi üzerinde oynanan oyunun özü, Beşar Esad yönetiminin devrilmesi değil, Rusya’nın, Suriye’de üzerinden Doğu Akdeniz’deki askeri varlığını oradan söküp atmak!.. Yani… Kavga, emperyalist ABD ve batı ile Rusya arasında!..
Bize ve dünya kamuoyuna yutturulan ise… Esad yönetiminin, yönetim karşıtı Suriyelilere zulüm etmesi!..
Uçağımızın düşürülmesi ile bu yalan, bu kandırmaca ortaya çıktı!
AKP’nin ve AKP iktidarının başı Başbakan’ın, “Kardeşim” dediği Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı ani sırt dönüşünün, düşman kesilmesinin anlaşılması gibi, bir başka gerçek de bilinir oldu: Rusya’nın yanında yer aldığı Beşar Esad da “oyunun içinde”! Şöyle ki: Emperyalist ABD ve emperyalist batının safında, yanında göründüğü Rusya’nın ise karşısında!..
Rusya bu ikili oynamanın ayrımında olduğu için, Esad’ın ve yönetiminin gitmesini ama Baas Partisi iktidarının sürmesini istiyor. Anlaşma sağlanırsa, Esad ve yönetimi gidicidir...
….
Askeri savaş uçağımızın, Suriye tarafından düşürüldüğüne inanmıyorum!
Suriyeli yöneticilerin sıcağı sıcağına “Biz düşürdük” diye açıklama yapmaları… Bir yerden emir aldıkları, aldıkları emri yerine getirdikleri ve emri verenle uçağı düşürenin aynı yer olduğu için onu veya orayı gizlemeye çırpınmaları “gerçeği” ile tanışmamızı sağladı!..
Bu noktayı lütfen gözden ve dikkatlerden kaçırmayalım…
Bu vurguya dayanarak… Savaş uçağımızı, Rusya’nın vurduğunu (Kimileri, provokasyon amaçlı olarak emperyalist ABD’nin yaptığını savunuyor; buna katılmıyorum) düşünüyorum! Düşünmenin ötesinde… Rusya’nın vurduğuna inanıyorum!..
Süreç içinde, bu düşüncem ve inancım doğruluk ve haklılık kazanacağı öngörüsündeyim.
Uçağımızı gerçekten Suriyeliler düşürmüş olsaydı, AKP iktidarı aynı anda karşılık verirdi…
….
Başbakan, ilk defa, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na yakışır biçimde davrandı. Ya da… Davrandırıldı... Kamutay’da grubu bulunan siyasi parti Genel Başkanları ile tek tek görüştü, onlara bilgilendirmelerde bulundu. “Dediğim dedik” demedi. Esip gürlemedi. Çamlar devirmedi. Diktatör gibi davranmadı. Başbakanı ve katkı verenleri, verdirenleri kutluyorum.
Başbakan’daki bu olumlu gelişmeyi merak ediyor, anlamaya çalışıyorum. İşbirliği içinde olduğu emperyalist ABD ve batı ülkeleri yöneticileri, “Aman öfkeli davranma, çıkarlarımıza zarar verirsin. soğukkanlı ol” mu dediler?
Bir şey oldu... Yoksa Başbakan, özel Genelkurmay Başkanı’na, Suriye’yi işaret ederdi.
Yoksa… Asker mi “duyarlı” davrandı?
….
Bir de… Şunu gözlemledim: Savaş uçağı düştü… Halktan kimse, eskisi gibi kıyameti koparmadı! AKP’nin, AKP’lilerin, yandaş yalakaların “çok istemelerine, kışkırtmalarına” –bakmayın “Aman sakin olun” çağrılarına, hepsi kandırmaca- karşın, toplumsal bir hareketlilik olmadı!
Kimse de bundan kendisine ve birilerine pay çıkarmasın. Türk halkı bu defa tepkisiz kaldı! Çünkü… Olmasını istemediği, olmasına karşı çıktığı ama Başbakan’ın ve çevresinin, yandaş yalakalarının “olması” için can attığı Türkiye – Suriye savaşına “bahane” arandığını düşündü! Böyle bir bahaneye katkı vermekten, tepkisiz kalarak, kaçındı, uzak durdu.
….
Başbakan, bu ulusal gerçeği gördü ya da Başbakan’a bu ulusal gerçek “ekibi” tarafından gösterildi…
Her ne nedenden olursa olsun, Başbakan’ın izlediği yol olumlu, doğru yoldur.
Ancak… Yaşanan “askeri uçağımızın düşürülmesi” olayı karşısında, Devlet Zirvesi” yapılıyor… Devleti en tepede temsil eden Cumhurbaşkanı yok! Neden?! Unutuldu mu, dışlandı mı?! Böyle bir gelişmede, böyle bir “unutma”, “dışlama” olur mu?! Olması, olabilmesi doğru mu?!
Cumhurbaşkanı dıştan biri gibi konuştu durdu!
Bunu yadırgadığımı söylemeliyim!..
….
Şunu da söylemeliyim: Başbakan’ın ve Bakanları’nın, “İstemem ama yan cebime koy” türü, “Aman sakin olun” çağrıları yaparken dahi savaş çığırtkanlığı ateşiyle yanıp tutuşan “adamları”nın sergiledikleri “olumlu hava” geçicidir ve ileriki süreçlerde doyasıya kullanacakları “malzeme”dir! İçte ve dışta öyle bir kullanacaklar ki!.. Kendileri bile şaş kalacaklar!
Kim bilir, belki de… Ellerine böyle bir malzeme geçtiği için “seviniyorlar”dır!..
….
Gene… Kim bilir, belki de… Uçağın düşürülmesi… Dağlıca’daki 8 askerin şehit olmasını, 18 askerin yaralanmasını; Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in “PKK terör örgütünün yuvası Kandil’e girerim ama… 1- Uluslararası toplumun tepkisi göze alınırsa, 2- Siyasi irade operasyon için net karar verirse, 3- Ağır kayıplara karşı halk hazır olursa…” biçimindeki sözlerini gündemden indirip unutturduğu için de seviniyorlardır!..
|