İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZAR YAZI

Ayrışan iki gazetecilik!

Ayrışan iki gazetecilik!

23 Haziran 2012 Cumartesi, 08:32

İhsan Çaralan/Evrensel

Gazeteciler, Haziran başından beri her gün, tutuklu yüz dolayında gazetecinin, gazeteci olduklarına dair, İstanbul-Çağlayan Adliyesi önünde toplanıp “tanıklık” ediyorlar.
Adliye önünde gazeteciler her gün toplanıp, “Biz şu şu adlı tutuklu arkadaşımın gazetecilik yaptığına tanığız. Şu şu haberleri onlar yapmıştır!” diye tanıklıklarını tutuklu arkadaşların yaptığı haberleri de kanıt göstererek destekliyorlar. Ve bu eylem, 28 Hazirana kadar da sürecek.
Hani her gün yapılan bu eylemi, demokrasi ve basın özgürlüğünün az çok olduğu ülkelerden gelen birileri izlese, bunun bir eylem değil bir tiyatro gösterisi olduğunu sanır. Çünkü az çok basın özgürlüğünün olduğu bir ülkede gazeteciler, yaptıkları işten dolayı tutuklanamazlar. Ya da tutuklandıklarında gazeteci olduklarını tanıklarla ispat etmek zorunda kalmazlar.
Ama Türkiye’de basın özgürlüğünün ayaklar altına alınması sadece tutuklu gazeteciler için söz konusu değil, dışarıdaki gazetecilerin de, basın özgürlüğünün korumasında olduğu söylenemez. Tersine uzunca bir zamandan beri siyasi iktidarın hoşuna gitmeyen yazılar yazan gazeteciler bir bir gazetelerinden tasfiye ediliyorlar. Emin Çölaşan’la başlayan süreç, Ayşenur Aslan’ın CNN Türk’te yaptığı “Medya Mahallesi”nin yayından kaldırılmasına kadar geldi. Ve daha da Hürriyet’ten Yeni Şafak’a Zaman’dan Sabah’a kadar hükümetin hoşuna gitmeyen yazılar yazan gazeteciler (İçlerinde uzun zamandan beri hükümete çok yakın duran ama bir tek kez hükümeti eleştirdikleri için işlerine son verilenler de var.) tasfiye ediliyor. Ve gazeteler bugün tıpkı darbe dönemlerinde olduğu gibi, manşetlerini atarken de köşe yazarları yazılarını yazarken de aynı, “Acaba ben de tutuklanır mıyım; acaba ben de işimden edilir miyim” korkusuyla hareket ediyorlar.
Nitekim Avrupa Konseyi Türkiye Raportörü Josette Durrieu, Türkiye’de yaptığı inceleme ve görüşmelerden sonra şu sonuca vardığını açıklıyor: “Gazeteci ateşe yaklaşır, uzaklaşmaz. Ancak Türkiye’de Ergenekon nedeniyle gözlemlediğim ve kaygı duyduğum bir eğilim var. Gazeteciler hapisteki meslektaşlarına baktıkça, aynısının kendi başlarına da geleceğini düşünerek araştırmacı, sorgulayıcı gazetecilikten uzaklaşıp oto sansüre yöneliyorlar!”
Türkiye’de basın özgürlüğünün durumu, elin Avrupalısının, böyle birkaç gün gelip bir kaç görüşmeyle “Kaygı duyulacak düzeyde bir otosansür” olduğu sonucuna varabileceği kadar açık bir gerçek.
Ancak bu baskılar ve otosansür bile son Dağlıca çatışmasından sonra bir kez daha gördüğümüz manşetlerin atılmasını, haberlerin böyle hiçbir gerçek kaygısı duymadan yapılmasını, şoven, milliyetçi demeyle bile açıklanamayacak pespaye metinlerin haber metni olarak yayınlamasını, duygu, inanç ve milliyetçilik sömürüsünü açıklayamaz.
Örneğin kendi gazetesinde yayın yönetmenliğinden hükümet baskısıyla tasfiye edilmiş ama köşe yazmaya devam eden Ertuğrul Özkök’ün dünkü yazısı basının ve gazeteciliğin nereye geldiğini göstermesi bakımından ibretliktir! Özkök, Genelkurmay Başkanı Özen’in, Dağlıca’daki çatışmada yaşamını yitiren askerlerin cenazesinde ağlamasını; “Paşa zırlama savaş!” (*) diye haykıran bir militarizm ve savaş üslubuyla eleştirmesi, paşalardan daha paşa savaş çığırtkanlığına soyunması ne otosansürle ne basın üstündeki baskılarla açıklanamaz.
Evet Türkiye bir sansür otosansür ülkesidir; Türkiye’yi yönetenler belki pek az ülkede rastlanacak düzeyde basını baskı altına alan yönetmeler geliştirmişlerdir. Ama şu da bir gerçek ki Türkiye’de hep iki tür gazeteci olagelmiştir. Bunlardan birisi, gerçeğe bağlı kalmak, halkın gerçeklerden haberi olması için hayatın vermekten çekinmeyen, cezaevlerine girmeyi göze alabilen, adliyeler önünde tutuklu arkadaşlarına “tanıklık” eden gazetecilerin bağlı olduğu damardan gelenlerdir. Öteki tür gazeteciler ise iktidarların yaptıklarını bile az bulan, iktidarların amaçları için hiçbir basın ahlakı, hak, hukuk, tanımayan çıkarcılıkla el etek öpmeyi, bağnazlıkla kıvraklığı birleştiren gelenekten gelen gazetecilerdir!
İktidarlar belki baskıyla otosansürle bazı haberlerin yazılmasını, bazı gerçeklerin duyurulmasını önleyebilirler ama çatışmaların olduğu, asker cenazeleri geldiği günlerde sıkça gördüğümüz, nerdeyse bütün sermaye basının kapsayan “haberleri” yazdırıp, böyle manşetler attıramazlar. Bu haberleri yazan, bu manşetleri atan, TV haberlerindeki o iğrenç içerikli “dış ses” metinlerini yazanlar, “Bunlar gazeteci olamaz” diye öfkelendiğimiz kişiler de gazetecilerdir ne yazık ki!
Ve ne yazık ki, sınıfların olduğu bir dünyada her şey gibi gazeteciliğin de iki türü olması kaçınılmazdır. Özellikle de haberin, gerçeği ifade etmenin belirleyici olduğu günlerde bu iki gazetecilik anlayışı daha derinden ve çok daha çarpıcı bir biçimde ayrışmaktadır.

(*) Özkök elbette açıkça “Zırlama paşa, savaş!” demiyor. Yazının başlığını, “Paşam sen ağlarsan Türkiye zırlar” diye atmış ama içerikten anlıyoruz ki, Özkök, paşaya “zırlama” diyemediği için vatandaşa diyor

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız