0ğlum, Atatürk bu ülkenin ışığıdır, onun ilke ve devrimlerinden sakın ayrılma.
Oğlum namuslu ol, sakın namussuzların parlak laflarına kanma.
Oğlum erdemli ol, aç da kalsan, yoksulluk da çeksen kendinden taviz verme.
Oğlum ne olursa olsun yalan söyleme, bir kere ile bir şey olmaz diye düşünme sakın.
Oğlum paylaşmayı bil, yoksa hayatın zevkini çıkaramazsın.
Oğlum ahlaklı ol, ahlakını kaybetmekle ölmek arasında fark olmaz.
Oğlum vicdanlı ol, başını yastığına rahat koy, huzurlu uyu.
Oğlum çalışmadan kazanmayı düşünme, unutma ki emek vererek kazandığın her kuruş çok bereketlidir.
Oğlum kimse hakkında dedikodu yapma, dedikodu seni sevgisiz yapar.
Oğlum başkasını kıskanma, kıskanarak başkası gibi olamazsın kendinden kaybedersin.
Oğlum kimse hakkında kötü söz söyleme kötü düşünme, onlara bir şey olmaz kötülükler sana yönelir.
Oğlum öfkelenme, keskin sirke küpüne zarar verir.
Oğlum akıllı ol, akılsız kararlar seni uçuruma götürür.
Oğlum mantıklı ol, mantıksız attığın adımlarla mutluluğu asla yakalayamazsın.
Oğlum seni sevenleri asla ihmal etme, iki elin kanda olsa yine ara sor.
Ve babam dedi ki:
Oğlum herkese çok güvenme, sonra üzülme.
Oğlum yalancılarla, ahlaksızlarla, vicdansızlarla, namuzsuzlarla birlikte olma, sana bulaştırmalarına izin verme.
Ve babam hep der ki:
Oğlum dikkatli konuş dikkatli yaz.
Oğlum dikkatli arkaba kullan.
Oğlum sigara içme.
Oğlum bağırma, sağır değilim.
Oğlum üşütme.
Oğlum biraz zayıfla.
Oğlum her şeyi söyleme.
Oğlum söylediklerimi unutma.
Sevgili babacığım, iyi ki varsın!
Babalar günün kutlu olsun!
Tüm babaların Babalar Günü kutlu olsun.
*****
Gani Yıldız’dan
“Direksiyon başında uyku” can almaya devam ediyor. Trafiğin bir bilinç işi olduğu konusunda “uyuyanlar”ın ülkesinde bu tip kazalar normaldir.
***
“Milletvekili cezaevinde olur mu?!” deyip kızanlara cevap verelim: Bal gibi olur. Madem milletvekili demek, “milletin temsilcisi” demek, o zaman onlar da fikirleri yüzünden baskı görenleri, özgürlükleri kısıtlananları temsil etmek için cezaevindeler.
***
Afet riski altındaki alanların yıkılıp yeniden yapılmasını öngören kentsel dönüşüm projeleri “rant projeleri”ne dönüşebilirmiş. Yok canım! Koskoca kentleri dönüştürenler için bu projeler olsa olsa birer noktadır. Tabii köşe dönüm noktası.
***
Başbakan’la basın özgürlüğü konusunda tartışma yaşayan yazar Paul Auster, bir üniversitemizin hazırladığı toplantıya görüntülü konuşmayla katılmayıp ifade özgürlüğünü “banttan” anlatmış. Alışkın olduğumuz bir durum. Zira uzun zamandır ifade özgürlüğünün “canlısına” tanık olmadık, “banttan” idare ediyoruz.
***
Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Sami Selçuk, “Demokrasimiz nefes darlığı çekiyor. Yokuşa geldiği zaman durmak zorunda kalıyor” demiş. O da durduğu yerde dursaydı, kim kendisine o kadar “ilerlemesini” söyledi ki?!
***
Cezaevlerindeki üniversiteli sayısı 700’ü geçmiş. Desenize, “İki üniversiteli gençlerimizin sayısı” hızla artıyor!
*****
Hasta: İntihara meyilliyim Doktor: O zaman para peşin
Yıldırım Tuna’dan bu hafta gelen fıkralardan birini başlıkta okudunuz. Gerisini okumak için şimdi devam edebilirsiniz. Keyifli pazarlar...
Kaç dolar eder
Afrika seyahatinde rehber, adamı ilkel yaşam sürdüren yamyamların köyüne götürmüş. Adam, hayatında ilk defa orada kiloyla ‘kadın göğsü’ satıldığını görmüş. Zenci kadın göğüslerinin kilosu 200 dolar, beyaz ırk kadınlarının göğüslerinin kilosu ise 300 dolara satılmaktaymış. Sırf gırgır olsun diye satıcı zenciye karısını gösterip, “Bu tiplerin göğüslerinin kilosu ne kadar eder?” diye sormuş. Zenci adamın karısına bakıp, “En az 1000 dolar eder“ demiş cevaben. “Nee?” demiş adam şaşırarak, “Neden bu kadar fazla?”demiş. Zenci satıcı, “Eeee, bir kilo göğüs toplayabilmek için seninki gibilerinden en az 10 tane yakalamak gerek.”
Günlükler
KADININ GÜNLÜĞÜ: Bu gece kocam çok garip davranıyor. Akşam güzel bir restoranda buluşmak üzere sözleşmiştik. Bütün gün arkadaşlarımla alışveriş yapıp geç kaldım diye mi böyle acaba? Bu konuda bana hiçbir şey söylemedi. Konuşmuyoruz. “Sessiz bir yere gidip konuşalım” dedim kabul etti ama yine de benimle konuşmadı. “Ne var?” diye sordum “Yok bir şey” dedi. “Seni üzecek ne yaptım?” dedim. “Bir şey yapmadın” diye cevap verdi. Eve dönerken “Onu sevdiğimi” söyledim hafifçe gülümsedi ve arabayı kullanmaya devam etti. Neden “Ben de seni seviyorum” demedi anlayamıyorum. Eve geldiğimizde onu tamamen kaybettiğimi hissettim. Aklı başka bir yerdeydi. Sessizce TV seyretti. Ben de yatağıma gittim. 15 dakika sonra o da geldi. Kendini kaybetmiş bir vaziyetteydi. Uyudum. Ne yapacağımı bilemiyorum. Bu hayat çekilmez artık.
VE KOCASININ GÜNLÜĞÜ: Yahu şu yediğimiz 4 gol de yenecek gol mü? Yahu insanın aklı almıyor ya. Delirmemek vallahi işten değil!
Peşin
Doktoruma “ intihara meyilliyim “ dedim, “Kardeşim, o halde tedavi ücretini peşin ödeyin “ dedi.
Sihirli araba
Babası 18 yaşını doldurunca kızına bir araba almış. Doğum gününde arabanın anahtarını kızına uzatırken, “Bu sihirli bir arabadır” demiş. “Sihirli mi? Nasıl?” diye heyecanlanmış kız. “Evet bir tanem” demiş babası, “Eve bir ceza makbuzu geldiğinde bu araba anında ortadan kayboluverir.”
Merak
Geleceği öğrenmek için falcıya gittim. Işıklı kristal topuna bakar bakmaz suratı bembeyaz oldu. Birden sandalyesinden kalkarak kaçmaya başladı. Kaptım o cam topu fırlattım ense köküne. Çenesi önde yüzükoyun merdivenlerden aşağı kaydı gitti. Sıvıştım oradan. Acaba o ışıklı topta ne gördü? Meraktan çatlayacağım.
Yaş meselesi
Doktor, muayene ettiği kadına “Ensenizde bir ağrınız olduğunu söylüyorsunuz. Bitmeyen bir baş dönmeniz var ve sürekli mideniz bulanıyor. Tamam mı? Bunların hepsini not ettim. Bir de şuraya kaç yaşında olduğunuzu yazmam gerek” demiş. “N.. Neden?” demiş kadın, “Önümüzdeki ay 40’ıma giriyorum işte?” Doktor, “Hadi ya?” demiş şaşırarak, “Mmmm, demek biraz hafıza kaybınız da mevcut.”
Dertli
Doktor, çok mutsuzum. Hiç arkadaş edinemiyorum. Yo-yo oynuyorum, o bile bana geri gelmiyor. Anlayın artık.
|