İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

HABER

İdealistin cüzdanı hiç dolu olmadı.Mustafa Dönmez Yarbay'ın, oğlunun cenazesi için bile 2 bin 500 lira parası çıkmıyor

İdealistin cüzdanı hiç dolu olmadı.Mustafa Dönmez Yarbay'ın, oğlunun cenazesi için bile 2 bin 500 lira parası çıkmıyor

09 Eylül 2012 Pazar, 10:56

Doğru veya yanlış, bir siyasi davaya gerçekten kendini adamış bir dava insanının parayla işi olmaz. Mustafa Dönmez Yarbay da öyle. Oğlunun cenazesi için bile 2 bin 500 lira parası çıkmıyor

Öyle acılara tanık oluyoruz ki hangi birine yanalım. Daha defnettiğimiz şehitlerimizin acısı bitmeden Antep kurbanları geldi. O yaraları sarmadan, bu kez Afyon şehitleri geldi. Her biri ayrı dram, her biri ayrı bir hüzün... Hangisine yanalım? Hangisinin hikayesini okusanız ayrı bir acıyla yüreğiniz kabarıyor. Umarım bu kabus gibi günler kısa sürer.
Bu acı dalgasının içinde bir fotoğraf karesi beni tarihte bambaşka yerlere götürdü. Ergenekon sanığı Yarbay Mustafa Dönmez'in bir fotoğrafı. Bitkin, tükenmiş ama yine de kravatlı ve tıraşlı bir halde... Mezarlıkta sivil kıyafetli askerler arasında yürüyor. Mezarlığı oğlunun cenazesine yetişmenin verdiği dramatik 'sevinç'le adımlıyor.

TUTUKLUYKEN OĞLUNUZ ÖLÜYOR
Nasıl bir acıdır düşünebiliyor musunuz? Cezaevindesiniz... Gencecik, henüz hayatının baharında yavrunuzu kaybediyorsunuz. Son bir kez yüzünü görememişsiniz. Ve cenazesine yetişmeye çalışıyorsunuz.
Ama ben haberin detayındaki bir başka noktaya takıldım. Yarbay Dönmez'in cenazeye gidebilmesi için Adalet Bakanlığı'na bir seyahat bedeli yatırması gerekiyordu. 2 bin 500 liralık bedel Dönmez'in hesabında yoktu. Bin 700 liranın üzeri avukatlar ve ailesi tarafından tamamlandı.

EMEKLİ MAAŞI DA YOK
Başından itibaren şöyle bir düşünelim... Ve diyelim ki iddialar doğru. Mustafa Yarbay ülkenin siyasal düzenini darbeyle veya başka metotlarla değiştirmek için bir faaliyet içerisine girdi. İddianameye bakacak olursak bu konuda da oldukça etkili bir konumda. Ama bakar mısınız maddi durumuna? Ülkenin kaderini değiştireceği iddia edilen adamın hesabında çıkan paraya? Oğlunun cenazesi için bile 2 bin 500 lira parası çıkmıyor. (Hemen belirteyim. Mustafa Dönmez Yarbay iki ay önce askerlikten tart edildi. Ve dolayısıyla emekli maaşı da alamıyor.)
Ama şaşırmayın... Bizim tarihimizde hep böyle oldu. Yolunu yöntemini fikirlerini beğenin ya da beğenmeyin. Siyasi bir davanın takipçisi olan adamların hep para sıkıntısı oldu. Bakın anlatayım...
Enver Paşa... Ülkenin en kudretli noktalarında bulundu. En genç paşa unvanını aldı. Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili oldu. Koca imparatorluğun en güçlü adamıydı. Ama hep maddi sorunlarla boğuştu. Saraya damat olmasına karşın hazineden tek kuruş para istemedi. Başka yolları denemedi. En son Sarıkamış seferinden önce Talat Paşa ile yaptığı diyalog çok çarpıcıdır.
'Evin iaşesi ve çocuklar için para lazım. Şu bankerden alsak mı yine? Evi rehin gösterelim.'
Talat Paşa daha tedbirliydi:
'Paşam sen sefere giderken bu işleri düşünme. Ben bankalardan temin ederim. Haneye yollarım. Merak buyurmayın lütfen.'
Talat Paşa Osmanlı Bankası'ndan, imparatorluğun en güçlü adamı için faizle borç para istedi.
Devamı daha dramatiktir.
YENİK KOMUTAN RESSAM
Enver Paşa, ağır askeri ve siyasi yenilgilerden sonra yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. Avrupa ve Orta Asya günleri tam bir film konusu olabilir. Ama Buhara'da geçimini sağlayabilmek ve arttıracağı üç beş kuruş olursa da Berlin'deki karısı Naciye'ye yollamak için resim yapıyordu.
Resim yeteneği vardı. Özellikle karakalem çalışmaları beğeniliyordu. Ama düşünsenize, bir ordunun yenik komutanı, yepyeni bir cephe açıp turan ülküsünü gerçekleştirmek için sefere çıkmış. Çoluk çocuk ondan ayrı Berlin'de... O resim yaparak para kazanmaya çalışıyor.
Öldüğünde tek kuruş parası yoktu.
CEBİNDEN 1 DOLAR ÇIKTI
Peki ya 1930'larda Doğu Türkistan seferine kalkışan ve oranın sultanı olmaya çalışan Şehzade Abdülkerim Efendi?
Şehzade 1933'de Japonların da desteğiyle tahtı almak için Asya'ya gitti. Amaç Doğu Türkistan'ın başına İslam aleminin saygın bir ismini geçirmekti. Böylelikle Doğu Türkistan, Çin'den uzak tutulabilirdi. Ancak beklenen olmadı. 1934'de Çin birliklerinin saldırısıyla Doğu Türkistan düştü. 1932'de kurulan devlet sadece 2 yıl yaşayabilmişti. Tabii bizim şehzadenin de imparatorluk hayalleri suya düşmüş oldu. Uzak Asya seferinden mağlup halde Amerika'ya dönmek zorunda kalan Şehzade, iki yıl sonra kaldığı otel odasında intihar etti. Cebinden sadece 1 dolar çıktı.
Devam edelim.
ATATÜRK FAİZLE BORÇ ALMIŞTI
Cumhuriyet dönemini bir tarafa bırakalım. Ama milli mücadelenin ilk günlerinde Atatürk'ün durumu da benzerdir. Sürekli faizle borç para aldığı kişi Sezai Ömer Madra'dır. Hatta o kadar ki Anadolu'ya gittiği günlerde İstanbul'daki Kara Vasıf'a imzalı senet bırakmıştır. 'Validemin paraya ihtiyacı olursa bu senedi Madra'ya veriniz. O kırıp size gereken miktarı verir. Valideme iletirsiniz' demişti.
İSMET PAŞA'NIN ÇOCUKLARI
Peki ya İsmet Paşa? Atatürk mirasında neden 'Ömer ve Erdal'ın eğitim masrafları üstlenilsin' dedi? 13 yıl başbakanlık yapmış İsmet Paşa'nın çocuklarının eğitimini sağlayacak parası yok muydu?
Örnekleri uzatabilirim. Doğru veya yanlış, bir siyasi davaya gerçekten kendini adamış bir dava adamının parayla işi olmaz. Bunu yakın tarihimizden görüyoruz. En kudretli noktada olsalar dahi parayı pulu, evi, arabayı hiç düşünmediler. İnandıkları dava uğrunda mücadele ettiler.
SİYASETÇİNİN İKİ GÖMLEĞİ
Mustafa Dönmez Yarbay da öyle. Ülkeyi altüst edeceği söylenen adamın hesabından sadece bin 700 lira çıktı. Neredeyse oğlunun cenazesine yetişemiyordu.
Ha bir de tüccar-terzi modeli olan siyasetçiler var. Yani hem dikip hem satıyorlar. Her sabah idealleri için değil, dükkanın cirosunu hesap ederek, el ovuşturarak güne uyanıyorlar.
Siyasetçinin iki gömleği olur: Biri bayramlık biri idamlık...
Peki, biz de soralım o zaman. İki gömlek tamam ama kendini milletine adamış siyasetçinin cüzdanı şişkin olur mu?
Twitter.com/gurkanhacir

FİKRİ TAKİP: Haritalar çizilirken Türkiye'de bombalar patlar!
AFYON'da yüreğimizi dağlayan cephane patlamasına kimse kaza gözüyle bakmadı. Gerçi daha soruşturma tamamlanmadı. Gerçekler ortaya çıkmadı. Ama olayın oluş biçimi üzerine pek çok soru işareti ortalık yerde duruyor. Bir çok okurum hem bana ulaştılar hem de sosyal medyada yoğun bir şekilde paylaştılar. Tam 2 hafta önce yazdığım yazının başlığı 'Haritalar Çizilirken Türkiye'de Bombalar Patlar' idi. Ortadoğu'da yeni bir devlet için yer açılırken (İsrail) İstanbul, Sütlüce'deki Nuri Kılligil Paşa'nın (Enver Paşa'nın kardeşi) silah fabrikasının havaya uçtuğunu anlatmıştım. Ve patlamanın hemen sonrasında İsrail'i diplomatik olarak nasıl tanıdığımızı yazmıştım. (İsrail'i tanıyan ilk Müslüman ülke Türkiye.1949)
Böyle kahredici bir olayla haklı çıkmayı asla istemem. Ama yakın tarihimize bakınca pek çok şeyi apaçık bir şekilde görüyoruz. Başımıza ne geleceğini de... Çünkü ne metotlar değişiyor, ne de ülkeler!

TÜRBÜLANS DÖNEMİ BİTİYOR ŞOK DOKTRİNİ BAŞLIYOR
HAFTA içi Tvnet televizyonuna konuk oldum. Gazeteci arkadaşımız Veyis Ateş'in 'Son Baskı' programında gelişen olayları analiz ettim. Veyis, geçen haftaki 'El Kaide artık İsrail'in ordusudur' sözümü çok sert ve iddialı bulduğunu söyledi. Ama anlattıklarıma da hak vermekten kendini alamadı. Kapanış anonsunda komplo teorisyeni olduğumu söyledi.
İtiraz ettim. 'Artık biz komplo teorisyeni değiliz. Artık sadece vaka-i nuvis olabiliriz' dedim. Yani olabilecekleri kurgulamıyoruz, gördüğümüz yaşadıklarımızı doğru bir şekilde anlatsak ve alt alta sıralasak yeter. 'Ben de onu yapıyorum' dedim. Evet, çünkü artık her şey gün gibi ortada... Ne Amerika ne de İsrail, artık kendilerini saklıyor. Bir Müslüman ülkeye karşı daha köktendinci bir İslami örgüte para ve silah yardımını açıktan yapıyorlar.
(Not: Kaddafi'yi boğazlayan Libyalı 'muhalifler'i görmek isteyenler İstanbul'daki beş yıldızlı otel lobilerine bakabilirler. ABD'den aldıkları dolar ve sırtlarına geçirdikleri Juventus formalarıyla kampa ve tatile devam ediyorlar.)
Son 6 aylık gazete manşetlerini alt alta koyun. Bilim kurgu bir filmde bile bu kadar çarpıcı olayla karşılaşamazsınız. Bunun adı Şok doktrini'dir. Bu teoriyi ilk kez kaleme alan Naomi Klein adlı Kanadalı bir yazar ve gazetecidir. Tıkanan kapitalizmin yeni 'alan'lara açılabilmesi için sürekli bir felaket dalgasına ihtiyacı vardır tezinden hareket eder.
Klein'a göre dünyadaki siyasi atlasa şekil veren büyük şirketlerdir. Ve onlarla felaketler ve savaşlar arasında mutlak bir bağ vardır. (Beni sürekli okuyan okuyucularım bilir. Aynı tezin üzerinde duran onlarca yazı yazdım. En ünlü yerel tatlarımızdan olan Arap kahvesinin yerine her yerde Starbucks olmasını istiyorlar. Niye?)
Yeni ve bakir alanlara açılmak isteyen azgın dev şirketler her türlü siyasi komplo darbe ve savaşı çıkartırlar.
Klein 'kolektif şok yaşayan bir halk, tıpkı işkence altında arkadaşlarının adını veren birey gibi, pek çok değerinden vazgeçebilecek hale gelebilir' diyor.
Evet şu an 'Türbülans' dönemi bitiyor, 'Şok Doktrin' dönemi başlıyor. Hergün yeni bir felaket, her gün yeni bir saldırı haberi bütün algı sistemimizi ve moral değerlerimizi çökertecek. Biz de pek çok değerimizden vazgeçeceğiz. Ve 'Allah kahretsin' deyip ne istiyorlarsa vereceğiz.

Kaynak : Gürkan Hacır/Akşam

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
282930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2025 Bursa Bağımsız