Her ne kadar iki gündür, bazı bölgelerde aralıklı yağmur yağmış ve ardından hava ısınmışsa da artık, mevsim sıcaklığına dönüş hızla başlamış durumda!..
Aslında siyasetin sıcağı, ortalama mevsim sıcaklığının çok üstünde olacak!…
Çünkü siyasetin içinde bulunduğu yüksek basınç, iklim baskısından daha güçlü!..
Gelişmelere bakınca siyasi tahmin yapmak, hava tahmini yapmak kadar önemli hale geldi!..
****
Aslında önümüzdeki günleri bu günden görme talebi, insanlık tarihi kadar eski…
İnançların yükselmesiyle birlikte, müneccimlikte gelişti…
Yıldızlara bakarak gelecekten haber verenlerin tapınağı, değişik dinlerin ibadethaneleri kadar görkemli ve kalabalıktı!..
Hatta gelecekten haber verenlerin tapınakları bazen tanrılara tapanlardan daha cazip hale gelmişti...
****
Demem o ki; “ölüm ötesi, yani öbür dünya değil, yaşamdaki gelecek,” her zaman insanı heyecanlandırmış ve cezp etmiştir…
****
Bugüne bakınca, hiç olmazsa yakın gelecekle ilgili bazı ipuçları görebiliyoruz!..
****
Başbakan Erdoğan’ın geçen akşam bir TV kanalında açıkladığı Özel Yetkili Mahkemelerle ilgi görüşleri, “iktidar/Cemaat” çatışmasının saklanamayacak kadar alevlendiğinin en net görüntüsünü oluşturuyor!..
Başbakan;” MİT olayında iyice çizmeyi aştılar, bana bağlı müsteşarı alırsanız ben durmam, alacaklarsa önce beni alırlar!..
ÖYM’nin haddinden fazla yetkileri var. Bu durum devlet içinde devlet anlayışını doğuruyor!.. Cumhurbaşkanı dahil herkesi buraya çağırabilirim anlayışını doğuyor!” diyerek açıktan bu mahkemelere karşı olduğunu söylüyor…
****
Bu sözlere çok şaşırmamalı!..
Başbakan zaman içinde, özellikle, MİT Müsteşarının savcılığa daveti sonrası aklı başına gelmiş, ÖYM’lere karşı bazı uyarılarda bulunmuştu…
Örneğin; Başbuğ’un yargılanmasının yerinin “yüce divan” olduğunu söylemişti.
28 Şubat gözaltı dalgaları için; \'bu dalgalar çoğalırsa Türkiye boğulur” diyerek bu mahkemelerin uygulamalarına karşı tutumunu açıklamıştı!..
Erdoğan’ın bu uyarıları, “Tek adam” anlayışının olağan tepkisi olarak değerlendirilmezse, “hukuk açısından” doğrudur!..
****
Sonunda Erdoğan, “hedefin kendisi olduğunu, yapılanları görünce anladı!” diyebiliriz!..
Geç de olsa bu sonuç sevindiricidir!..
Çünkü yıllardır başta AB olmak üzere, Türkiye hakkında rapor düzenleyen uluslararası kuruluşların ortak kanısı, “Türkiye’de adil yargılamanın olmadığı” şeklindeydi!..
Tüm belgelerde; ”Savunma hakkının verilmediği, tutuklamanın otomatiğe bağlandığı, delillerin saklandığı, sanık lehine delillerin kullanılması hakkının kullanılmadığı gibi,” temel hukuk ilkelerinin yok sayıldığı dile getiriliyordu…
****
Her platformda dile getirilen bu düşüncelerin Erdoğan’ı etkilediği açık!..
Ama asıl Başbakanı etkileyen anlayışın, Genar Araştırma şirketinin Nisan 2012'de yayımladığı, “herhangi bir suçtan dolayı tutuklansanız adil yargılandığınızı düşünür müsünüz? sorusuna halkın verdiği cevap olmalı!..
Türkiye’de insanların yüzde 67.6’sı adil yargılanmayacağını düşünüyor!
Bu sonuç çok vahim!..
Samimiyeti bir kenara bırakalım, Cumhurbaşkanlığını hedefleyen ve popülizme önem veren bir siyasetçinin bu uyarıyı değerlendirmesi doğaldır!..
****
ÖYM’ler hukuk ve adalet açısından bakıldığında “bağımsız ve tarafsız değildir!.. CMK 250’nin verdiği yetkilerle “kendi başlarına buyruk hale gelmişlerdir!”
****
Referandum sonrası oluşan HSYK’nin uygulamaları da bu bağımsızlığı daha da belirginleştirmiştir. HSYK, ÖYM’ye atadığı savcı ve hâkimlerin kıdem ve uzmanlıklarına bakmadığını açıklamaktadır. O zaman bu mahkemelerin “uzman” olduğu söylenemez!.. Nitekim Dünya'da 32 bin terör tutuklusunun 13 bini, Türkiye’de bulunmaktadır.
Mahkemeler, önüne gelen herkesi “terörist olarak” değerlendirmekte, değilse bile zorlama terörist yapmakta, böylece tutuklama işlemini sürdürmektedir.
****
Durumun şimdi çok yakıcı hale gelmesinin tek nedeni; “Başbakan'ın ÖYM’lerle ilgili görüşüne Cemaatin çok sert cevap vermiş” olması!..
Cemaat, bilinen klasik “darbe, darbe girişimi, terör, çete ve mafya“ korkusu salarak, demokrasi dışı faaliyetlerin harekete geçeceğini söyleyerek, “mahkemelere sahip” çıkmaktadır. Bir nevi ÖYM’lere hamilik yapmakta, Başbakan ve AKP’ye yazarlarıyla karşı durmaktadır.
Körüklenen “bu ateşin” havayı daha da çok ısıtacağı açıktır!..
****
Isınan havanın yüksek basıncı, unutulan Cumhurbaşkanlığıyla ilgili yasanın Anayasa Mahkemesi'ndeki rövanşını körükleyecek gibi görülüyor!..
Bilindiği gibi, CHP’nin başvurusuyla açılan davada şayet “yasa bozulursa” 24 Ağustos’ta Türkiye, Cumhurbaşkanlığı seçimine gitmek konusunda zorunlu kalacaktır!..
Bu durumda; ya mevcut Anayasaya bir ek madde eklenerek “Cumhurbaşkanlığı seçimi son bir kez daha, Meclis tarafından” yapılacak ya da “ivedi şekilde halk oylamasına gidilecektir!..”
****
Her iki şıkta Erdoğan’ın tüm hesapları değişecektir!...
Bu durumda AKP’nin yol haritası bozulacak, siyaset başka bir heyecanın içine girecektir!…
Beklenmeyen bu müthiş fırtınadan yeni partiler ve liderler çıkacağı da açık!..
****
Haziran sıcak geçecek!..
Herkes tedbirini şimdiden alsın!..
|