- Hoş geldin kaynak efendi.
- Hoş bulduk oynak bey.
- Geç otur şöyle lütfen... Sana cibiliyetsiz, yüz karası, seviyesiz, vizyonsuz, dik duramayan, çapsız, yeteneksiz, sığ ve iftiracı dediğim için kusura bakma n’oolur, miting atmosferi filan, malum.
- Rica ederim... Sen de sana ahlaksız, ikiyüzlü, zalim, omurgasız, gözü dönmüş, küstah, insanda biraz utanma olur, vicdansız, hayatımda bu kadar yalancı görmedim dediğime bakma lütfen, gönül koyma.
- Yok canım, siyasette küslük olmaz, sen bana din tüccarı, geri kafalı, ormanda mı yetiştin diye sorunca, ben de sana mecburen, sen ne diyorsun be, amatör şeyhülislam, fırıldaklığı bırak, kıvırmadan konuş, oy kullanmayı bile beceremedin, akşam ne yediğini hatırlıyor musun diye sormak zorunda kalmıştım, men dakka dukka hesabı... Ne ikram edebilirim?
- Orta kahve mümkünse... E tabii, sen bana, edepten adaptan uzaksın, bu tertemiz alnımı senin o lekeli dudaklarına sürdürmem, etrafa zehir saçıyorsun, ruh halin hastalıklı deyince, bana da, kul hakkı yiyenin alnı temiz olmaz, bunun elleri de temiz değil, yatacak yeri yok, kıvırma olur da 180 derecelik kıvırmayı bunda gördüm, tipik bi vaka, maskeni indireceğim demekten başka çare kalmamıştı haliyle... Bu kadar lafın üstüne, bi bardak da soğuk su rica edebilir miyim?
- İstersen psikolojik süt vereyim, sütlü kave olsun! Şaka şaka, suratını asma... Bak şimdiden söyleyeyim, havaya bakıcam, görüşmemiz olumlu karşılanmadıysa, salı günü sana giydiricem haberin olsun, dürüst ol dürüst, istismarcı falan diycem, aman diim darılma.
- Boşuna şark kurnazı demiyorum sana! Ben de iki tane konuşma hazırladım zaten salı derbisi için... Birinde umutlu olduğumu söyliycem, diğerinde umut simsarı olduğunu anlatıcam, duruma göre artık.
- Abi, arada sana da köstebek demiştim, kurban olayım kırılma, hakaret olarak şeyetme yani.
- Canın sağ olsun... Ahlak yoksunu, çirkin, müfteri, külliyen yalancı dememe cevap vermeyip, mevzuyu uzatmadığın için asıl ben sana teşekkür ederim kardeşim.
- Milleti de üzüyoruz bu halimizle...
- Halk da kahroluyor...
- Millet öfkeleniyor bizim yüzümüzden.
- Halk da dolduruşa geliyor.
- Benim milletim.
- Halkım.
- Toplum mu desek acaba?
- Onu öbürleri diyor.
- En güzeli Türkiyeli.
- O olabilir.
- Uzlaştığımıza göre, tamamız galiba. Ben benimkileri tembihledim, şahane şeyler konuştuğumuzu yazacaklar. Ama, sen de, hani sen seçildiğinde masaya çıkıp alkışlayan arkadaşın kulağını çek biraz.
- Merak etme, benimkiler seninkilerin tivit’lerini takip ediyor, ona göre pozisyon alacaklar... Ama, sen de şu gözlüklü şişko’yu uyar azıcık, yalakalık yapayım derken kantarın topuzunu kaçırıyor.
- E müsaade isteyelim yavaş yavaş.
- A-aaa, olur mu, oturuyorduk daha...
- Kalkalım kalkalım, anca gideriz.
- E peki madem, ama bak bunu saymayız ona göre, gene bekleriz.
- Eksik olmayın.
- Var olun.
- İyi ki varsınız.
- Buyrun çıkalım.
- Siz önden lütfen.
- Rica ederim.
- İstirham ederim.
- Allah aşkına...
- Ant verdim.
- Ölümü öp.
|