Dini referans almak
GÜNCEL
Kamil Tekin Sürek
ktsurek@hotmail.com Kürtaj tartışmalarında tv ve gazetelerde boy gösteren AKP’liler laf arasında sık sık bir heyetten söz ediyor. Örneğin, bir kadının kürtaj olmasının zorunlu olduğuna sadece uzman doktor karar vermesin, üniversite ya da hastanede oluşturulacak bir heyet son sözü söylesin falan diyorlar. AKP’liler bu heyetin nasıl bir şey olduğunu açmıyor. Onları konuşturan gazeteci ya da televizyoncu da “Nedir bu heyet?” diye sormadan geçiştiriyor.
Söz konusu “heyet”in ne olduğunu daha önce Başbakan açıklamıştı. “Alimler Heyeti”. Yani, “din bilginleri”nin ya da en azından içinde bir iki “din bilgini” olan bir alimler heyeti.
Bu heyeti oluşturmadan önce, hastanelerde din adamı görevlendirilmesini gündeme getirdiler. Güya, bu din adamları hastaların moralini düzeltmek için görevlendiriliyordu.
AKP, birçok konudaki tartışmalarda, hukuk ve bilim yerine dini referans gösteriyor. Örneğin, kürtaj tartışılırken hukuk ve bilim yerine, Müslümanlığın kurallarında bu durum nasıl düzenleniyor tartışması yapılıyor. Bir Müslümanın inancından ötürü kürtaj yaptırmaması vs. değil tartışılan, Müslümanlığın kurallarına aykırı ise kürtaj yasaklanabilir önermesi tartışılıyor. Kürtaj tartışmalarına, hukukçulardan çok din adamları davet ediliyor. Ve nihayet Diyanet İşleri başkanı kürtaj aleyhine fetvayı veriyor.
Dini referans alan tartışmacıların bir de şöyle bir açıkgözlük yapmaları dikkat çekiyor. Dini belirlemeler “gerçek” oluyor, bilimsel, pozitif hukuka dair söylenen sözler ise “ideolojik”. Hangi ideoloji? Onu söylemiyorlar. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de aynı çarpıtmayı yapmış, Star Gazetesi’ndeki habere göre: “Kürtaj konusunun insanın, hayatın, dinin, bilimin, ahlâkın, hukukun, vicdanın kesiştiği ender konulardan biri olduğunu kaydeden Görmez, bu önemli konunun çağın dayattığı ideolojik bir zeminde değil, insan, bilim, ahlâk ve hukuk zemininde müspet bir diyalog kurarak konuşulması gerektiğini ifade etti. Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun bu konuda söyleyeceği çok önemli hakikatler bulunduğunu dile getirdi.”
Görmez’ e göre, bir “çağın dayattığı ideolojik zemin” var (laiklik de bu zeminde), bir de dinin söyledikleri (hakikatler) var.
Laik bir devlette; sosyal, toplumsal, siyasal ilişkilerin düzenlenmesinde dini referanslar esas alınamaz. Referans alındığı zaman o devlete laik denmez.
AKP’nin alıştıra alıştıra yapmaya çalıştığını, Mısır ve Tunus’ta Müslüman Kardeşler açıktan tartışıyor. Diyorlar ki, Anayasa ve yasalar şeriata ya da Kur’an’a aykırı olamaz. Yani, İslam dini hukuka temel referans olacak. Hukuksal düzenlemelerin dini kurallara uygun olup olmadığı konusunda ise “dini alimler” fetvalarıyla sorunları çözücü müessese olacak. Yani, bugün Anayasa Mahkemesi’nin yerini fetva kurumu alacak.
Tayyip Erdoğan’ın “dindar nesil” yetiştirme ülküsü ile “din alimleri”ne soralım önerisi uyum içinde. Bu konulardaki meşruiyeti, siyasi konulardaki icraatlarına aradıkları meşruiyetten daha güçlü. Onlara göre, siyasi icraat için yüzde elli destek onlara meşruiyet sağlarken, dinin referans alınması konusunda (Türkiye’nin yüzde doksan küsuru Müslüman söylemi ile) daha güçlü bir meşruiyete sahip olduklarını düşünüyorlar. Oysa, laik bir devlette, yurttaşlarının yüzde kaçının hangi dine bağlı olduğuna göre yasalar düzenlenmez
|