Halk özgürlük arıyorsa, kölelikten ve bu faşist rejimden kurtulmak istiyorsa, Kürdistan ve Türkiye’de bulunan halklarımız Kürdü’yle, Arabı’yla Lazı’yla, Alevisi’yle, asker analarıyla hep birlikte bütün ezilen kesimler birlik olmalı. Özürlük isteyen aydını olsun, sağcısı olsun, solcusu olsun bu Türkiye ve Kürdistan bizimdir.
Özgürce yaşama hakkı olan bütün insanlar, bizi yöneten kodamanlar nasıl refah içinde yaşıyorsa, bu halkların da kendi topraklarında özgürce, korkusuzca yaşama hakkı vardır.
Bizleri bu şekilde rencide etmelerine ve yönetmelerine izin vermeyelim. Bizler burada halk olarak ortak yaşıyoruz ama Tayyip Erdoğan’ın dediği tek dil, tek din, tek millet, tek bayrak, tek vatan cümleleri kabul edilemez. Milletin dili tek değildir, dinler de tartışılmaz ve tek değildir. Her insanın inandığı ve benimsediği dinler vardır. Her halkın bir dili, bir dini vardır. Tek vatan değil ortak vatan vardır.
***
Roboski Katliamı’nın üzerinden 5 ay geçmesine rağmen failleri bulunamamıştır. O anaların buna rağmen barış istemeleri karşısında isterdim ki asker anaları da hep birlikte ölüm olmasın barış olsun desinler.
AKP’nin süt projesinden zehirlenen çocuklar için Bakan Dinçer çocukların midesinin sütü kaldırmadığını ve evlerinde süt içmediklerini söylüyor. Bakan bey köylerde, kasabalarda, hayvancılıkla uğraşan köylüler şehirde süt yokken çocuklarımız küçüklükten beri süt içiyorlar, mideleri bozulmadı.
***
HPG gerillaları için 25 bin lira para ödülü koyup korucu eliye ihbar ve öldürme ödülü vermeleri akıl almaz bir şey.
1990’lı yıllara geri dönüşü andıran çatışma ve ölümler, baskılar, Pozantı Cezaevi’nde Kürt çocuklarına yapılan işkenceler, Osmaniye Cezaevi’nde sürgünler ve hasta tutsaklara yönelik uygulamalar, tedavi edilmemeleri, Sayın Öcalan’ın 10 aydır ağır tecrit altında olması bunların hepsi Türkiye’deki anti-demokratik ve savaş yanlısı politikaları gösteriyor.
Yine KCK adı altında gözaltılar, tutuklamalar, kendi vatanlarında çocuklarının yaşamından endişe ederek korkuyla yaşayan anneler, bunlar yaşanan gerçekler.
Kürt kadınları da 13-14 Mayıs’ta Diyarbakır’da Öcalan’ın özgürlüğü için özgürlük nöbeti tuttu.
Barış için, ölümlerin, operasyonların durması için, çocukları barış ortamında yaşasın diye yaptılar.
Hangi ana istemez ki çocuklarıyla huzurlu, özgürlükçü bir hayat, özgür Kurdistan olsun.
***
Tayyip Erdoğan başkanlık sistemini anayasaya geçirmek istiyor.
Türkiye ve Kurdistan’ı yönetecek başkan, yapılacak anayasayı tümüyle değiştirip bütün cezaevindeki tutsakları, genç yaşta cezaevinde olan çocukları özgür bırakmalı. Yeni anayasa vicdanı rahatlatacak bir anayasa olmalı. Başkan olmanın bir muhasebesi olmalı.
Bu sorunlar varken çocuk yaşta evlilik ile ilgili yasa ve düzenleme ortaya atılıyor. Bu düzenlemenin ne kadar zarar vereceği şimdiden ortaya çıktı.
Liseli bir genç kızın bir kızı ve annesini öldürmesi, polisin kadına karşı şiddeti, yediği dayak yüzünden intihar eden kadınlar, 9 aylık hamile bir kadının ve başka kadınların eşleri tarafından sokak ortasında öldürülmesi, kadınların ne kadar sahipsiz olduğunu gösteriyor. Aileden sorumlu Bakan Fatma Şahin bu sorunlarla ne kadar ilgileniyor. Bu tür olayların önünü açacak bir anayasa olmalı. Erkek egemen sistemin halen devam ettiği, böyle vahşetin ve bencilliklerin kadınlara dayatıldığı bir ortamda ilk çözülmesi gereken bu sorunlardır.
Kürt kadınları, barış anneleri bunun mücadelesini veriyor; savaşın ve ortaya çıkardığı her türlü şiddete karşı çıkarak toplumun her alanında barış istiyor.
Barış annelerinin bu mücaelesinin yanında olunmalı. Barış ve özgürlük Sayın Öcalan’a özgürlük dileği ile serkeftin û azadî...
|