İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

HABER

Korkunun ‘ahlaksızlığı’

Korkunun ‘ahlaksızlığı’

19 Ağustos 2012 Pazar, 10:01

Bir gazete patron temsilcisi ya da “genel yayın yönetmeni”, Yıldırım Türker’e “ya yazını değiştir, ya da yayınlamam” deme cüretini göstermişse, bilin ki o adamda “haya damarı” patlak vermiştir.

İşte Eyüp Can karşımızda cismani bir misal olarak abideleşiyor.

Yıldırım Türker’in ahlaki “baskısından” kurtulur kurtulmaz, kendi gazetesinde Hüseyin Aygün’le yapılan röportajı “tahrif” ediyor; Hüseyin Aygün’ün konuşmasından bir bölümü, tıpkı Yıldırım Türker’e yaptırmak istediği gibi “değiştiriyor” ve konuşuyor...

Malum, Radikal’de Hüseyin Aygün’le uzun bir röportaj yayınlandı. Ertesi gün de Yıldırım Türker’den kurtulan Eyüp Can bu röportajı konu edinen bir yazı yazdı. Yazısında gazetesinin sorduğu soruyu ve Hüseyin Aygün’ün yanıtını şöyle dile getirdi:

“Peki, eylem Kandil’den bağımsız mı yapıldı? Aygün’e göre bu imkansız...”

Aygün aslında, soruya “yok” demiş. “İmkansız” filan değil, “yok” demiş ve hiçbir şekilde de bu eylemin “Kandil’in emriyle yapıldığına” dair tek bir cümle kurmamış.

Neden?

Çünkü Hüseyin Aygün bu eylemin Kandil “merkezinden habersiz” yapıldığını bilen en önemli tanık da ondan.

Radikal’de yayınlanan röportajında, öyle “yok”, “var”, “imkansız” filan gibi tek bir kelimelik cümleyle değil, öznesi, yüklemi, tümleci yerli yerinde bir cümleyle aynen şöyle demiş: “Benim anladığım merkezin çok haberi yoktu. Şaşırdılar. Başka bir gücün yapıp yapmadığını sordular.”

Malum Bahoz Erdal telsizle konuşmuş. Belli ki “şaşırmış”. Ve “başka bir güç mü yaptı yoksa” demiş. Kime? Kime olacak Aygün’e...

Yıldırım Türker’in yokluğu görüldüğü gibi büyük bir “ahlaki boşluk” yaratmış. Eyüp Can kendi gazetesinde yayınlanan röportajı bile “eski patronununun” işine yarayacak hale getirmiş.

Başbakan korkusu ahlaksızlaştırıyor...


Yıldırım Türker’in ‘boşluğu’

“Yıldırım Türker’in boşluğunu Radikal’de hangi yazar doldurabilir?” Soruyu tartışan iki arkadaştan biri, “Oral Çalışlar” deyince, diğeri buna sert bir şekilde itiraz etmiş. Ve bu “itiraz” eden Medya Diyalog’a “elden” şu yazıyı verdi:

“Yıldırım Türker’in yokluğuyla oluşan ‘boşluk’ta ‘solcu’ ahlak da kaybolup gidiyor.

Oral Çalışlar, yazısına şöyle başlamış: “Gönül Erdem, Büyükadalı’dır. Onu sosyalist mücadele günlerinden hatırlıyorum.”

Ve sonra KCK davasından tutuklu Av. Gönül Erdem’in bir mektubuna yer vermiş.

Belli ki, “hatırladığı” bu insanı “kurtarmak” istiyor.

Tutuklu Avukat, “‘Muhalifim, soldan yana bir duruşum var. (...) Bir yanlışlık, bir eksiklik, bir hata ya da tahakküm, nerede olursa olsun orada dik durdum. (...) Ben bu kişiliğimi unutup çevremdekilerin de etkisiyle kendimi BDP’de buldum” diye yazmış ve devamla: “Bir yıllık avukatlar İmralı sırasına girerken, ben bir anne, bir sosyalist duyarlılığıyla Kürt çocukların yanında yer aldım.” Ve sonuç olarak: “Ben BDP’de topu topu 8-9 ay siyaset yaptım.

BDP’de iken de partinin daha çok inisiyatif alması, PKK’ya mesafe konulması tavrı içinde oldum. ‘PKK da eleştirilmeli’ dediğim için tutunamadım.”

Bu durumda biz de tutuklu Av. Gönül Erdem’in derhal serbest bırakılmasını isteriz. Onun orada işi ne?

Ama daha önemlisi böyle bir mektubu Oral Çalışlar kendi sütununda neden yayınlıyor? Doğru tutum, mektubu “elden” mahkemeye iletmesi olabilirdi... Bir genç kadını “itirafçılıktan” kurtaran bu insanı “yarı itirafçı” gibi kamuoyuna tanıtmanın ne anlamı var?

“O masum, PKK ile araya mesafe koymaktan yana, serbest bırakılsın”, “mesafe koymaktan yana olmayan diğerleri ise...”

Ne?

İşte akla bu soruyu getiren bir yazının Radikal’de yayınlanması Yıldırım Türker’in “boşluğunu” bize hatırlatıyor...”

Misafir yazarımıza katılıyoruz. Oral Çalışlar bu boşluğu dolduramaz... Boşlukta kaybolur...


Anlayana sivrisinek...

Ruşen Çakır, şu Hüseyin Aygün olayından belli ki çok şey beklemiş. Ama olmamış. Dünkü yazısında bu konuyu istismar imkanı elinden alındığı için “pes” demişe benziyor. Umutsuz bir şekilde yazıyor. Okuyalım:

“BDP’nin kaçırma olayındaki tavrı başlıbaşına ilginç ve trajiktir. Aygün’ün de yakındığı gibi, BDP yönetimi kaçırma olayını açıkça kınama yoluna gitmedi, hatta bunu bir ‘kaçırma’ olarak da görmedi, ‘Nasıl olsa bir şey olmaz’ diyerek olayı hafife almak istedi. Silahlı bir gücün halkın iradesine ipotek koymaya çalışmasını açıkça onaylamasalar da makulleştirmeye çalışan BDP’lilerin bu yolla kendi meşruiyet zeminlerini de tahrip etmiş oldukları açıktır. Öte yandan BDP’ye yakın bazı isimlerin Aygün’ün PKK tarafından rehin alınmasıyla bazı milletvekillerinin cezaevlerinde bulunmasını aynı şeylermiş gibi sunması da anlaşılır gibi değildi.”

Demek ki, Ruşen Çakır’a göre, birinci olarak BDP “kaçırma” dememiş, kınamamış; ikinci olarak, Aygün’ün “rehin” alınması ile “bazı vekillerin cezaevlerinde bulunmasını aynı şeylermiş gibi sunmuş...

Önce birincisi: PKK Aygün’ü serbest bıraktıysa, bu MHP’nin, CHP’nin ya da Dersim’de Aygün’e oy verenlerin “tepkisi” yüzünden mi oldu? Bu temelsiz bir iddiadır. Adı geçenlerin “tepkisi” böyle bir “mutlu” sonuca yol açacak ölçüde “etki” yaratacak olsaydı, bunların “tepkisiyle” PKK’nin çoktan dağdan inmesi gerekirdi. Çakır bir çağrı yapsın; bu sayılanları, örneğin Şemdinli alanından PKK’nin çekilmesi için tepki göstermeye davet etsin. Bakalım bu “tepki”ler ne işe yarıyor.

Ama Çakır, şu konuda çok ayıp ediyor. Eğer PKK bir “tepki” nedeniyle Aygün’ü bırakmış olsaydı, herhalde bu “tepki” BDP’nin “tepkisi” olurdu. Çakır yalan söylüyor. BDP olayı “kınamamış”. Yalan. BDP bu eylemi “kabul edilemez” bir eylem olarak ilan etmiştir. “Kaçırma” yerine “alıkonma” demiştir. “Alıkonma” “kaçırılmanın” sonucudur ve hukuki bir terimdir.

İkinciye gelince; Çakır bu konuda haklı. “Aygün”ün gözaltına alınması ile “bazı milletvekillerinin cezaevlerinde bulunması” aynı şey değil. Ama şöyle: Kendisini hiçbir Türk hukuku, yasası ve Anayasası ile “bağlı saymayan”, silahlı bir isyan örgütünün Türk devletinin bir parlamenterini “gözaltına” alması anlaşılır bir şeydir; ama o devleti yöneten bir iktidarın, kendi hukukunu, anayasasını ve yasalarını çiğneyerek seçilmiş vekilleri bir haydut devlet gibi hapiste tutması asla kabul edilmez bir şeydir.

Anlaşıldı mı Ruşen Çakır!...


Bunlar ne anlama geliyormuş!

Bugün yazarı Ahmet Taşgetiren gerillaların Aygün’ü “dağdan inmek istiyoruz” mesajını iletsin diye kaçırdıklarını yazınca, biz gülmekten neredeyse katılıyorduk. Siz de gülün:

“Peki bütün bunlar ne anlama geliyor?

Belki bu noktada bir karara varabilmek için, eylemin merkezi iradeden bağımsız olarak icra edildiğini de dikkate almamız gerekiyor. ‘18-25 yaş arasında’ bir grup, merkezden bağımsız çarpıcı bir eylemle ‘Eve dönmek istiyoruz, yürüttüğümüz mücadelenin anlamsız olduğuna inanıyoruz’ mesajı veriyor. Bu, bir anlamda kendisini kaçıranları ‘ülkenin genç evlatları’ diye tanımlayan bir ‘elçi’nin taşıdığı mesaj niteliğinde.”

Tam bir gün boyunca güldükten sonra, dün, Zaman yazarı Mümtazer Türköne’yi okuyunca gülme “modundan”, “hayret” moduna sıçradık. Prof. bakınız neler yazmış:

“Benim yorumum: Aygün’ü kaçıran PKK militanları, Aygün üzerinden kendi örgütlerinin yönetici kadrosuna mesaj veriyorlar. Aygün’ün söylediklerinden ve kendisini kaçıran PKK’lılardan naklettiklerinden çıkartılacak tek bir sonuç var: Aygün’ün kaçırılması eylemi, sadece Şemdinli kalkışmasını planlayan ve icra eden PKK’nın yönetici kadrosuna yönelik bir protesto eylemi niteliği taşıyor.”

Allah herkese akıl fikir ihsan eylesin şu mübarek günde. Amin!


Aygün’e ‘Havet’!

CHP, Aygün’ün gözaltına alınması olayında iki arada bir derede kaldı.

Bir yanda Aygün’ün bırakılmasından sonra yaptığı “konuşma”; diğer yanda ise, bu fırsattan istifade Dersim’de BDP’yi zayıflatma ve CHP’yi güçlendirme telaşı, CHP Genelbaşkanı’nın konuşmasına da yansıdı. Kılıçdaroğlu, Dersim oylarını cebe indirmek için Aygün’ün “arkasındayım” dedi; ama diğer yandan da Aygün’ün sözlerinin “parti tutumu olmadığını” da ilan ediverdi. Yani Aygün’e hem “evet”, hem “hayır”, yani “Havet” demiş oldu.

Oldu da, bu iş hiç de CHP’nin istediği gibi olmadı. Kürt düşmanlığı ile gözü dönmüş eski “CHP sempatizanı” gazeteciler Aygün’e cepheden saldırmaya başladılar. Bu gidişle Kılıçdaroğlu Aygün’ün arkasında zor “duracağa” benzer.

İşte örnek. Milliyet’te Fikret Bila bakınız neler yazmış? “PKK’lı terörist bir grupça kaçırılmasına rağmen olayı, ‘dağ maceram’ biçiminde tanımlaması, terör örgütü ve terörist dememesi; gerilla, gerilla gömleği giydim diye konuşması partisinden de tepki aldı.

Aygün, genç arkadaşlar diye masumane bir tasvirle yansıttığı insanların mayın döşeyen, yol kesen, dağa adam kaldıran, bombalama yapan, asker, polis ve sivil şehit eden teröristler olduğunu unutmuş görünüyordu. Kendisini kaçıran terörist grup için, empati yapmanın ötesinde kullandığı üslup da sempati taşıyordu. Aygün’ün PKK’lı olmadığı, şiddete karşı olduğu biliniyor. Ancak, ‘Kürtlerin haklarını savunmak’ adına PKK’nın bazı görüşlerini ve taleplerini destekleyen bir söylemi olduğu da bir sır değil.”

Evet. Aygün’ün BDP karşıtı sözleri, onu eleştirilerden koruyamıyor. Mücadelenin kanunu açık: Ya oradasın, ya da burada... Ara yerde “hem ona, hem buna karşıyım” demek kimseyi kurtarmıyor... Aygün bırakılmasaydı ya da başına Allah muhafaza bir hal gelseydi; Türk milletinin milli kahramanı yapılırdı. Serbest bırakılınca işler değişti. Bila da neredeyse “tutuklayın Aygün’ü” diyecek...

Kaynak : Muhittin CEMİL - Ender KARADENİZ

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız