AKP Mardin Milletvekili Abdurrahim Akdağ önceki gün ilginç bir açıklama yapmış ve hükümetin PKK’lı teröristleri de kapsayacak bir “genel af” çıkarmaya hazırlandığını söylemişti.
Onun bu sözlerine verdiğimiz tepki daha size ulaşmadan; PKK, dün sabah 07.45’te Hatay’ın Dörtyol İlçesi’ne bağlı Kuzuculu Beldesi’nden roketatarlı saldırıyla yanıt verdi:
Amanos Dağları’nda göreve giden jandarma özel harekât timindeki İskenderun Jandarma İstihbarat Şube Başkanı Binbaşı Erhan Dikmen, Jandarma Üsteğmen Aytaç Kaya ve Jandarma Teğmen Ahmet Tarım şehit oldu.
İki askerimiz de yaralandı.
Hatay Valisi arkalarından ilk açıklamayı yaptı:
“Şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize sabır ve başsağlığı dileriz.”
Sonra...
Sonrası belli...
Al bayrağa sarılı tabutlar bugün memleketlerine gönderilir, sonra belki Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, bakanlardan bazıları,
Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, muhalefet liderleri cenaze törenlerine katılırlar...
Siyah gözlüklerini takıp kameraların karşısında aynı cümleyi yinelerler:
“Şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize sabır ve başsağlığı dileriz.”
Eskiden bir cümle daha
kurarlardı:
“Şehitlerimizin kanları yerde kalmayacak, katillerden hesap
sorulacak...”
Elbette yitip giden canların ardından fazla bir önemi yoktu bu cümlenin; ama en azından (inanmasak da) devletin terörle mücadelede ne kadar kararlı olduğunu (!) söylemiş olurlardı...
Sonra da cenaze namazının kılındığı camiden çıkıp, yemeğe
giderlerdi!
***
Bu ikinci cümle artık genellikle kurulmuyor...
Kurulsa da “zorlama” olduğu belli oluyor!
Çünkü devleti yönetenler, “terörle mücadele” yerine, “terörle müzakere”yi tercih ediyor...
Devletin en önemli kurumlarından biri olan MİT’in müsteşarları, müsteşar yardımcıları; dün Amanos’ta katliam yapan katillerin ağababalarıyla kapalı kapılar ardında, hem de “Başbakan’ın özel temsilcisi” sıfatıyla pazarlık yapıyor.
Yasa dışı bu pazarlıklar gün ışığına çıkınca da “jet bir yasa” çıkarılarak, o müsteşarların, müsteşar yardımcılarının, Başbakan’ın hesap vermesinin önüne geçiliyor!
Bir de...
Dağdaki eli kanlı yaratıklara “genel af” planlanıyor...
***
Affetmek Allah’a özgüdür...
Bir de öldürülenlerin yakınlarına!
Devlet ise “affa hakkı bulunanlar” sıralamasında ilk ona bile giremez...
Girmemeli...
Eğer hukuk devletinden, haktan, adaletten söz ediliyorsa; hiçbir haksızlık, hukuksuzluk, hele hele cinayet, yaptırımsız kalmamalı...
Devlet, olsa olsa “kendisine başkaldıranları” affedebilir...
Ama o asiler suça bulaşmışsa, elini kana bulamışsa, can yakmışsa, yakıp yıkmışsa... Bunlara af olmaz!
Olursa, devlet “hukuk devleti” olmaz!
***
Ben de “Şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize sabır ve başsağlığı” diliyorum.
Bir de içimden kopup geldiği gibi, bu yazıları yazıyorum.
“Bir garip muhalif kalem” olarak başka ne yapabilirim ki?
*****
MERSİN!
Yarın 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı...
İktidarın ulusal bayramları kutlama programını değiştirmeye kalkışmasıyla, “bayram kutlamaları” farklı bir önem kazandı.
Görünen o ki devletin yapmaktan vazgeçtiğini, bundan böyle sivil toplum örgütleri üstlenmek durumunda...
Yarın bütün kentlerimizde farklı etkinlikler düzenlenecek...
Ben de Mersin Makine Mühendisleri Odası’nın ev sahipliğinde düzenlenecek konferansta, “Demokrasinin neresinde olduğumuzu” anlatmaya çalışacağım.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda yarın saat 14.00’te başlayacak etkinlik herkese açık...
Konferansın ardından kitaplarımı imzalayacağım ve Mersinli okurlarımla hasret gidereceğim.
Mersin’deki ve yakın illerdeki tüm dostlarımı beklerim.
*****
Günün Sorusu
Sorum Ordu’da yaşayan emekli öğretmen Yalçın Kılıçkaya’yı yakasında Atatürk rozeti olduğu için camiye almayan ve “Hem senin, hem de cemaatin namazı kabul olmaz” diyen Akkise Camii İmamı Fazlı Şahin’e:
Kaç yıllık imamsın bilmiyorum ama bugüne kadar namaz kılarken cebindeki banknotları çıkarıp bir kenara koydun mu? Koymadıysan; o banknotların üzerindeki Atatürk resimleri yüzünden kıldığın namazların kabul olmaması da söz konusu olabilir mi?
*****
Orduevlerinde sarık, cübbe!
Haberi devletin ajansı geçmese; inanmayacağım!
Milli Savunma Bakanlığı; Orduevleri, Askeri Gazinolar ve Sosyal Tesisler Yönetmeliği’ni değiştirmiş...
Buna göre orduevlerinde düğün yapacakların uyacağı kurallar yeniden belirlenmiş...
Bu tesisler sakallı erkeklere ve eşarba bir de yabancı uyruklulara açılmış...
İyi de olmuş... Çünkü bu konu yeterince istismar edilmişti...
Ama... Yönetmelikteki, “Cübbeli, sarıklı, takkeli, türbanlı vb. çağdaş olmayan kıyafetlerle gelenler giremezler” ibaresi de kaldırılmış...
Devrim yasalarından biri olan Kılık Kıyafet Kanunu’na aykırı bir şekilde; cübbeye, sarığa, takkeye de yeşil ışık yakılmış...
***
Sorum Genelkurmay Başkanı’na:
Bu durumda bugüne kadar bu kıyafetlere izin vermeyen eski komutanlar suç mu işlemiş oluyor?
Ve Kılık Kıyafet Kanunu’na aykırı bu yönetmeliği uygulamanız durumunda; yasa dışılığa ortak olacağınızın farkında mısınız?
Not: Sadece soru sordum. Yanıt verecekseniz verin, erdemimi sorgulayıp, kınamaya kalkışmayın...
|