Facebook’un yaratıcısı Marc Zuckerberg, bir iş adamıyla ilk önemli anlaşmasına imza atmış. 12 milyon dolarlık bir anlaşmaymış bu.
Akşam olunca, yeni yatırımı kutlamak için bir lokantaya gitmişler.
Yeni ortak, şerefe kadeh kaldırmayı, bir içki içmeyi önermiş. Zuckerberg içemeyeceğini söylemiş ve eklemiş “Çünkü henüz 21 yaşında değilim.”
Bilindiği gibi ABD’de 21 yaşından küçük olanların içki içmesi yasak. Bu çocuklar, (sahiden çocuk yaşlarda) bir iletişim devrimine imza attılar. Milyarlarca insan “sosyal paylaşım” denilen bir ağda birbirini duyar oldu. Bu işin meraklısı olmayan yok gibi.
Herkesin elinde bir telefon, yazıp çizip duruyor.
Karanlık bir salonda film oynarken bile telefonlar ateş böceği misali yanıp sönmekte.
Facebook, Twitter gibi ağlar bu alanda başı çekiyor. Galiba Twitter, artık Facebook’tan da önemli hâle geldi.
Bunlar elbette olumlu gelişmeler.
Ama her teknolojik yenilik gibi, kendi sakıncalarını da birlikte getiriyor. Sosyal çevreye çıkamayan, bütün gününü bilgisayar başında geçiren, güneş yüzü görmeyen, radyasyon dolu odalarda inzivaya çekilen çocuklar meselesini biliyorsunuz.
Ama bir başka sakınca daha var. O da dünyadaki her konuyu 140 harfle ifade etmek ve kanaat bildirmek.
İnsanların bir ömür vererek koca koca ciltler yazdığı, araştırmalar yaptığı konularda size sadece 1 dakika ve 140 harf yetiyor.
Mesela Einstein’ın “Görecelik Teorisi” hakkında, (Twitter diliyle) “Hadi lan. Bu herif manyak. Hiç, zaman eğilir mi?” diyebilirsiniz. Birçok kişi de buna inanır.
***
Bir örnek vereyim: George Soros’u hiç sevmem ama adamın 8 milyar dolarlık servet sahibi olduğunu, ülkeler batırdığını bilirim.
Geçenlerde bu adam “Euro bölgesi yok olabilir” demiş.
Bizim bir genç de sarılmış Twitter’a, “Bu moruk paradan puldan ne anlar lan” yazmış.
***
İşte anlatmak istediğim bu.
Din, ideoloji, felsefe, bilim, siyaset, tarihsel kişilikler, ekonomi gibi gayet zor ve kılı kırk yararcasına incelemeler gerektiren her konu, 140 harflik ‘kanaat bildirimleriyle’ hallediliyor.
Böyle bir ortamda hangi gencin oturup kitaplar devirmeye, felsefe okumaya, dünyayı daha derinden kavramaya gereksinimi olabilir ki?
Atar bir tweet; ona saldırır, buna iftira atar, midesi ağrıyorsa, babasına kızmışsa, yemeği beğenmemişse basar küfrü, olur biter.
Milyonlarca kişinin bilgiyi kitaptan değil Twitter’dan aldığı bir dünyada herkesten daha etkili olur.
Bu, demokrasi mi, nihilizm mi?
Siz karar verin.
|